Milliyetçiliğin bu en ilkel halini reddediyorum! Vatanın bütünlüğünü tehdit eden bu bölücü politikaları reddediyorum. Mehmetçiğin kanını, Allah’ın kelamını siyasi menfaatlerine alet eden bu hamasi dili reddediyorum.
Türk’ün töresine, bozkırın tezenesine
Yunus’un sözüne, Veysel’in sazına
Selam olsun
Oğuz’un her bir boyuna
Biz Türklerin, bize vatan olan bu topraklara ve bu toprakların halklarına karşı mesuliyetimiz var. Tarih ve insanlık gelecekte bizi nasıl yargılar bilmiyorum ama bir yurttaş olarak bunca acıdan kendimi mesul hissediyorum. Onca zulüm karşısında siyasetin “Türk” kanadının takındığı tavır ağrıma gidiyor. Korkum o ki bu kayıtsızlık artık insanların canına tak ettiriyor ve adım kadar eminim ki Allah’ın da gücüne gidiyor.
Türkiye’de çeşitli sağ partilerde dile gelen ve eyleme dökülen milliyetçiliğin bu en ilkel halini reddediyorum! Türk’ü ve Türklüğü erozyona uğratan, vatanın birlik ve bütünlüğünü tehdit eden bu bölücü politikaları reddediyorum. Mehmetçiğin kanını, Allah’ın kelamını siyasi menfaatlerine alet eden bu hamasi dili reddediyorum. Yetimin malını yiyen, yoksulu istismar eden, yalanı şiar edinen bu zihniyeti reddediyorum. Reddediyorum bize dayatılan yalanları tekrar ederek yurdum insanını zehirlemeyi.
Türk’ün töresinin temeli adalettir. Kürt siyasetçi haksız ve hukuksuz yere rehin alınırken hiç sesimiz çıkmıyor! Bu mu Türklük? Bölücülüğü uzaklarda arayarak hata yapıyoruz.
Bizleri kibir ile uyutup korku ile sindiriyor ve faili olmadığımız suçlara iştirak ettiriyorlar. Bu zulme en büyük katkı da maalesef Türk milliyetçisiyim diyen kimi politikacılardan geliyor. Türk’ü karikatürize ederek onurumuzu ayaklar altına alıyorlar. Tarihte 16 Türk devleti kurduk, hiçbiri bu kadar az Türk olmamıştı. Kökü devlette değil halkta olan siyasi partilere ihtiyacımız var. Artık yeni şeyler söylemek, ezberleri bozmak, duvarları yıkmak ve cesaretle yürümek iktiza ediyor.
Asırlık nifak tohumlarının beslediği zehirli sarmaşıkların kökünü bir günde kurutamayız elbette. Yakıtı korku olan bu rejimin boyunduruğu altından çıkmak kolay değil. Ama buna dur demezsek bize kendimizi, özümüzü ve sözümüzü unutturuyorlar. Bu hal öylesi bir tükeniş ki bırakın bölünmeyi, yok olmaktan farksız.
Türk’ün töresinin temeli adalettir. Riyakârlık sel olmuş dört bir yandan akıyor. Bizim içimizden bir siyasetçi iftiralara maruz kalıp evi basıldığı zaman isyan ediyor, menkıbeler yazıyoruz ama aynı esnada ülkenin başka bir köşesinde binlerce Kürt siyasetçi haksız ve hukuksuz yere rehin alınırken hiç sesimiz çıkmıyor! Bu mu Türklük?
Bölücülüğü uzaklarda arayarak hata yapıyoruz. Elbette bir başbakan ülkesinin her kesiminin desteğini alamaz, almak zorunda da değil. Lakin hiçbir başbakan ülkesinin herhangi bir kesimini yok saymaz, sayamaz. Bu şekilde mi koruyacak bizim içimizden çıkan başbakan ülkenin birlik ve beraberliğini?
Memleket evlatları siyasetçilerin kurşun askeri değildir. Şehit düşen Mehmetçik’in adını köprülere vermekten yorulduklarını iddia eden kimi sözde politikacılar her nedense yitip giden on binlerce cana dair hamasi nutuk atmaktan hiç yorulmuyorlar. Mehmetçik’in canı için siyaseten parmaklarını dahi kıpırdatmadı bu şovenistler. Bu mu milliyetçilik?
Hem toplumun farklı kesimleri arasına duvarlar örüldüğünü iddia edeceksiniz hem de hiç çekinmeden o duvarların harcını bizzat karacaksınız. Sonra da kalkıp biz olmasaydık muhalefetin umudu kalmazdı diyeceksiniz. Ne kendinizi ne de toplumu kandırın. Sizin derdiniz olanla değil yapanla.
HDP’ye sahip çıkmayı hem insani hem de vatani bir görev telakki ediyorum. Zira Allah korusun olası bir zihni bölünmenin kaçınılmaz şekilde er ya da geç fiili bölünme getireceğini ve büyük felaketlere sebebiyet vereceğini tarih bizlere acı acı fısıldıyor.
Tüm bu sebeplerle, HDP’ye sahip çıkmayı hem insani hem de vatani bir görev telakki ediyorum zira Allah korusun olası bir zihni bölünmenin kaçınılmaz şekilde er ya da geç fiili bölünme getireceğini ve büyük felaketlere sebebiyet vereceğini tarih bizlere acı acı fısıldıyor. Üstelik böylesi bir bölünmenin önüne geçecek silah icat edilemedi, edilemez. Bu açıdan HDP’ye sahip çıkmanın aslında bastığımız toprağa, soluduğumuz havaya ve içtiğimiz suya sahip çıkmaktan farklı olmadığını idrak etmemiz gerekiyor.
Tek kanatlı kuş uçabilir mi? Kürt’ün isyanına Türk’ün uyanışı eşlik etmedikçe bu topraklara hürriyet, adalet, eşitlik, huzur ve refah gelmeyecek. Taş-kâğıt-makas üçgeninde taş devlet, kâğıt rejim, makas ise siyaset. Devlet eliyle rejimi demokratikleştiremezsiniz lakin siyasetle önce rejimi ve nihayetinde de devleti demokratikleştirebilirsiniz. Bunu başarabilecek siyaseti ise ancak ve ancak birlikte yapabilirsiniz. Halklardan bir millet sadece bu şekilde zuhur edebilir.
Elhamdülillah Türk’üm ve Türk milliyetçisi olduğum için, Türk’ü tıpkı bir kurt misali içerden çürüten bu ilkel, köhnemiş ve bölücü milliyetçiliği reddediyorum.
Boyum bulmuş aşireti
Bir olmuş Alparslan ile Selahattin’i
Dili ayrı özü bir
Sözü ayrı yurdu bir