On yıllardır devletlerin sermaye sınıfı için işlev görmesi, devletler ortadan kalkmıştır yalanını ve küreselleşme sevdalılarının tezini bugün yine çürütüyor. Sovyetler birliğinin çözülüşünden sonra Devlet ortadan kalktı ise işçiler için yoksullar için kalkmıştır. Sermaye sınıfının refahı ve devamlılığı için varlığını sürdürmektedir. Dünyada ’da böyle Türkiye’de de, AKP=Devlet, Devlet=Sermaye sınıfı virüs öncesi ile sonrasından iktidarın buna göre tedbirler geliştirmesi, 2018 yılında dövizdeki yükselişle patlak veren ekonomik krize çareyi savaş politikalarıyla ararken işçi sınıfına düşen krizin yükünü çekmekti. Yoksullukta virüs gibi yıllardır yayılıyor, açlıktan ölenler, savaşlarda ölen yüzbinler (sadece Suriye’de ki savaşta 450 bin kişi ölmüştür.) çalışırken alınmayan önlemler nedeniyle ölen binler, yirmili yaşlarda gelecek kaygısı nedeniyle psikolojisi bozulup intihar eden gençler varken, gündemimize virüs salgını da girdi. Bu salgınla birlikte devlet halk için varmış gibi yapıyor. Uyarılarda bulunup, yasaklar getiriyor. Salgınla mücadelede televizyonlarda yayınlanan idealist iyi kalpli dizi karakterlerine reklamlarda yer verip önlem almamız isteniyor. Yani herkes kendinin doktoru olsun deniyor. Çünkü devlet sağlık alanında da çekilip sağlığı sektör haline getirdi. Yeterli sayıda hastane, sağlık çalışanı yok. İlerleyen süreçte bu virüs yayılmaya devam ettikçe yetişilemeyecek. Hollanda da olduğu gibi yaşlı hastalardaki solunum cihazları çıkartılıp genç hastalara takılacak. Gençlere ne kadar önem verdiklerini de şöyle anlatayım; son beş yılda bir milyondan fazla üniversite öğrencisi parası olmadığı için okulunu bırakmak zorunda kaldı. Devlet çocuklar içinde yok hükmündeki yerini koruyor. Sermaye sınıfı için ucuz iş gücü olma vasfı dışında koruyuculuk sıfır. TÜİK son yedi yıldır açıklamadığı çocuk işçi raporunu bugüne rast gelen şekilde açıkladı. Resmi verilere göre 720 bin çocuk işçi çalışma yaşamında yerini alıyor. Çalışmalarının birinci sırasındaki neden hane halkının ekonomisine katkıda bulunmak. http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=33807 Çalışan çocukların yüzde otuz dördü eğitime devam edemiyor. Tüik bu verilerle devletin karnesini de açıklamış oldu. Gerçek sayılar olmasa dahi bu rakamlar bile yoksulluğun geldiği noktayı gösteriyor. Bugün devlet yoksulluk, savaş, salgın, çocuk işçilik üretiyor. Çünkü temsil ettiği sınıfın çıkarları bunu gerektiriyor. Virüs kriziyle dünyanın eskisi gibi olmayacak değerlendirmelerini sıkça duyuyoruz. Gelir dağılımında eşitlik, sağlık hizmetinin devletleştirilmesi ve ücretsiz olması talebi kimi sendikacılar ve iktisatçılar tarafından dillendiriliyor. Devletin artık işçiler, yoksullar için bir şeyler yapar hale gelmesi gerektiğini söylüyorlar. Yeterli talepler olmasa da anlaşılır makul istekler, ancak devletteki değişim bir reform şeklinde sosyal devlet niteliğine dönüşemez. Şu an ki devleti temsil eden sınıfın yenilgiye uğratılması olmazsa olmazdır. Yerine geçecek işçi sınıfı baştan aşağıya devleti yeniden kendi çıkarları doğrultusunda var etmek zorunda. Sağlık sistemini de, Türkiye İstatistik Kurumunu da baştan aşağıya yenileyerek. Çünkü bugünkü devletin bütün damarları virüsle doldurulmuştur.