Piedra bir kafe. Ankara’da Kızılay'da bulunan, bahçesi ile büyük olmayan bir yer ama içerisine sığdırdığı insanlar yaşamı arıyor. Amacım ne kentin sevilesi yerlerinin güzellemesi ne de mekân tanıtımı; Ankara’da yaşayan birisi olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki burada müdavimlik vardır. Çayı içeceğin kafe ile birayı içeceğin barın yeri bellidir. Bu kafeye daha çok üniversiteli gençlerin geldiği benim 2009 yılında tanıdığım bir yer. Yeri değişti ama eski yeri kadar güzel olmuş. O zamanlar masalarda edilen sohbetlerin aşağı yukarı aynı şeyler olması, memleketin geleceği ile gençlerin kendi geleceklerinin ortaklaştırdıkları bir çıkış için kafa yormaları güzel şeydi. Benim için mekânı özelleştiren bir yanı da memleketin geleceği ile hayallerimi konuşurken aynı masada sohbet ettiğim kadına olan sevgimdi. İnsanı hayata bağlayan umudunu tazeleyen önemli bir yer tutanda sevgisidir. Yaşamak Seni Sevmek Gibi... Meydan yerinde kampana vurdu. Nerdeyse koğuşların kapıları kapanır. Bu sefer hapislik uzun sürdü biraz: 8 yıl... Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim. Yaşamak: Seni sevmek gibi ciddi bir iştir. Nazım Hikmet Ran O çıkışa varılabilmiş değil henüz. Bugün de aynı masalarda oturmak o masaların sayısını artırmak ”Z” kuşağının da memleketleriyle bağını kurmak ve güçlendirmek gerekiyor. Diğer türlüsü başka ülkeye kapağı atma hayalleri ya da hayatlarına son vermek olacak. Geçen hafta planlanarak hayata geçirilen bir intiharın haberlerini okuduk. Kocaeli’de 18 yaşındaki kargo şirketinde çalışan genç işçi bıraktığı notla birlikte yaşamına son verdi. Onun gelecek kaygısını erteleyeceği bir zamanı yoktu. Hem çalışma koşullarının yoğun oluşu hem de çevresindeki milyonlarca emekçinin hayatına şahit olduğu bir araba bir ev için ömür boyu çalışmak zorunda kalışları onu olumsuz etkilemişti. Belki de sevgisi de yoktu. Aynı iş yerinde çalıştığım güvenlik görevlisi 27 28 yaşlarında bir arkadaşımda çok ciddi bir şekilde ölümün kurtuluş olduğunu söyledi. Yıllarını verdiği futbola profesyonel olamadığı için son vermek zorunda kalmış. Hayatta keyif alacağı hiçbir şey olmadığını söylüyor. Belki de sevgisi de yok. Kapitalizmde özel mülkiyet övgüsü, kişisel kurtuluş düşleri kurulmasını sağlayan propaganda timleri uyguladıkları tersinden propaganda da eğer istediğin gibi bir hayatın yoksa bu senin suçun diyerek bireyi yalnızlaştırıp çıkışsız bırakmaya çalışıyorlar. Çalışmak isteyenin bir işinin olması, işten çıkarılma riskinin olmayacağı, işten kalan zamanında sosyalleşeceği yeteneği isteği doğrultusunda kendi fiziksel ve düşünsel yaşamına katkı sağlayacağı etkinliklerin bir parçası olması, sağlıklı bir konutun bütün insanlığın hakkı olduğu yeni bir düzen piedra da konuşulan bugünde konuşulması ve hayata geçirilmesi gereken konular. Kaygılar karamsarlığa, yaşamak ciddiyetsizliğe dönüşüyorsa, bırakıp giderken ki isyan kalanları öfkelendiriyor.