Kadınlar­­­­,toplumun ikincilleri olarak tanımlandıkları coğrafyalarda kimlikleriyle yani kadın olarak yaşamlarını sürdürme uğraşına itilip, üretimden gelen güçlerini sömürüyle olan ilişkilerini hatırlamaz oluyorlar. Kadın cinayetlerine karşı yaşamı savunmak ileri bir aşama değil, normal olanın dahi savunulması zorunlu kılındığını gösterir. Yaşam hakkı bütün canlılar için olmazsa olmazdır. İçinden geçtiğimiz süreçte toplumsal yapıyı belirleyen kapitalist yönetim şekli, ormanların yakılıp, yerine devasa binalar dikilerek sonucunda kazanılacak paraya bakıyor. Ormandaki bütün canlıların yaşam hakkı hiçe sayılıyor.Binlerce orman yakılıyor da kaz dağları ile aklımıza geliyor yangınlar. Yaşamı hiçselleştiren bu düşünce yapısı, Temmuz ayında işçi cinayetlerinde ölen 163 işçiyide hiçe sayıyor. Bunların 10’u kadın, kadınlar işyerine giderken bir erkeğin saldırısıyla, işyerlerinde evin temizliğini yaparken camdan düşerek ölüyorlar. Kadınlar toplumun ayrıksıları değil, üretimini bir parçası. Erkek işçilerle birlikte sömürüye maruz kalıp, onlarla birlikte yaşam hakları gasp ediliyor. Vicdanımız ve duyarlılığımız tekil olaylarda ve memleketin gündemi haline gelince ortaya çıkıyor. Sosyal medya üzerinden tepkilerimizi yazıyoruz. Tepkilerimiz önemsiz değil, kaz dağları memleketimizin can damarı, Emine Bulut yaşamak istiyor, kızıda annesinin yaşamasını doğal değil mi? Bugün Esenyurt'ta eski eşi tarafından kurşunlanan Mukaddes’in durumu ağır………………………. Doğal olan şeyleri bu kadar anormalleştiren gelişmeler neler? Ağaç dikip orman haline getirirken bugün o ormanı yakan düşünce, işyerlerinde ve toplumda kadının yerini yanımız olduğunu gören erkekler, bugün beraber yürüdüğü ve yürüyeceği kadınların katili haline getirildi. Vakıflar, tarikatlar diyanetin fetvaları kadınları toplumun dışına itmeye çalışan siyasi iktidarların burada hiç payı yok mu? Kadın cinayetleri bir güç meselesi ise, kadın “güçsüzlüğünün” bedelini ölerek, ormanlardaki yangınlar da ses çıkartamamasının bedelini ödüyor demektir. İşyerlerinde işçi cinayetlerinde ölen işçilerde, aynı sessizliğin sonucu mu ölüyor? İşyerlerinde patronlara ekstra gider olacağı için alınmayan tedbirler bu cinayetlerde bir sorumluluk teşkil ediyor mu? Yaşamı kurşunla, kibritle, iş makinesiyle sonlandıran kapitalist sistem, yaşamayı ve yaşamı savunanlar için tek hedef olmalı, katil burada ne bekliyoruz.