Normalleşme ile birlikte vaka sayısındaki artış salgın gündemini ön sıralara çekti. Haberlerin manşetini sosyal mesafeye uymayanların görüntüleri oluştururken, maske takmayanlara sitem ile birlikte, bir bilim kurulu üyesi bu durumu bir adım öne taşıyarak önlem almayanların kul hakkına girdiklerini açıkladı. Bu açıklama gerçekten virüs karşısında aşının bulunması kadar etkili olacaktır.(Diyanet bu tür açıklamaları yeteri kadar yapıyorken bu ihtiyacın nasıl oluştuğunu bilim kurulu üyesine sormak gerekiyor.) Halkın sağlığı halkın inisiyatifine bırakılarak normalleşmeye gidilirken bu süreçte devam eden emekçilerin işsizliği ardından iş bulduklarında uzun süreli çalışmaları ardından çalışma koşullarının virüsün bulaşmasına uygun olup olmadığı bunlar salgınla mücadelenin hiçbir evresinde konuşulmayan konular oldu. Özellikle muhalif yayın yapan televizyonlarda halkın tedbirsizliği gündem yapılarak sanki vaka sayılarındaki artışın nedeni bu durummuş gibi bir algı yaratılıyor. Patronların salgın sürecinde işçileri ya zorla çalıştırmaları, yâda ücretsiz izne çıkarmaları iktidarın normalleşme adımlarında ekonomiyi yani sermaye sınıfını normale döndürme girişimleri... Vaka sayılarında emekçilerdeki artış incelenmesi önemsenmesi gereken asıl nokta orasıdır. Normalleştiren iktidarın işçilerin kıdem tazminatı hakkına karşı ürettiği formüllerle gasp girişimi sermaye sınıfı için sürecin normalliğine işaret ediyor. Emekçilerin hayatındaki gündem yıllardır devam eden saldırılar başka gündemler bu durumu değiştirmiyor. Hangi partinin seçmeni olduğu yaşadığı sorunları farklılaştırmazken emekçilerin bu sorunlara müstahak olduğu çünkü seçimlerde iktidara oy verdiği tezi solcuların kendi ürettiği genel oy hakkının önemi bir tarafa not edilerek seçimlere kendiliğinden üstün değiştirici rolü biçtiğinin göstergesidir. Emekçi halkın tedbirsizliği yine seçimlerdeki oy tercihi yaşanan sorunların sorumluluğunu iktidarın üzerinden alamaz. İşsizlik, virüs, savaş bir sürü gündeme Ayasofya’yı ekleyen iktidar dinci milliyetçi ideolojisinde gaza basarken emekçilerin son kalesi olan kıdem tazminatına fetih gerçekleştirmek istiyor. Bu saldırılar karşısında emekçilerin örgütlülüğü ile seçimlere gidilir ise iktidar zor durumda kalır. Diğer türlüsü ilk seçimde gidecekler tezini savunup sosyal mesaj içerikli açıklamalarla olacaksa önümüzde iktidarı değiştirecek bir seçim görünmüyor.