Özgür Hüseyin Akış yazdı | Dizilerdeki kötü karakter, enkazın başındaki Erdoğan
Politikyol
Filmler, diziler senaristin yazdıkları bazen gerçekle bağının kurulacağı, ama çoğu kez senaristin yorumlayışı sonucu ortaya çıkar. İzleyiciyle bağı bazen hüzün, bazen kızgınlık, bazen de kahkaha şeklinde dışa vurur. Geçmişte de filmlerde kötü karakter ve iyi karakterle olmuştur. Erol TAŞ’ın gündelik hayatında oynadığı roller yüzünden saldırıya uğraması, Hulusi KENTMEN’in babacan rolleri birisini iyi bir kişilik diğerini ise kötü yapmayı becermiştir. Kemal Sunal’ın oynadığı karakterler ise yüzlerde hep bir tebessüm bırakmıştır. Ana karakterlerin insanlardaki uyandırdığı duygular hep farklı olmuştur.
Bugün birçok farklı kanalda yayınlanan dizilerde senaristin yarattığı kötü karakterler ve bu karakterin izleyicide yarattığı hissiyat, hangi bölümde o kötü karakterin canının yanması veya yaptığı kötülüklerin hangi bölümde cezasını çekeceği merak konusu oluyor. Senaristin isteğine göre duygu durumlarımız değişkenlik gösteriyor. Reyting durumuna göre yapımcı şirket dizinin senaristinden diziyi uzatacak girdiler isteyip kötü karakter ile uzunca bir zaman hesaplaşamadan yaşayıp gidebiliyoruz.
Bazen de etme bulma dünyası kötü karakter yaptıklarının cezasını çekip, televizyon karşısındaki iyi insanların içine su serpebiliyor.
Türkiye’de bir dizi başrol oyuncusuyla birlikte 18 yıldır bizimle, bir türlü final yapılamıyor. İçimiz yanıyor, akşamları görmemek için haberleri seyretmiyoruz. Yapımcısı reytinglerden memnun ki ara sıra tökezlemesine rağmen yıllardır devam ediyor. Başrol oyuncusu Erdoğan rolüne devam ederken, yan oyuncular değişip duruyor. Bu dizide oynayan ışıkçısından figüranına kadar herkes kazanıyor. Senarist başrol oyuncusunu bazen çok abartıp çevresindeki ve arkasındaki kötülükleri görünmez kılmayı başarıyor.
Kötü karakterli oyuncular rolünün hakkını vermek için on sekiz yılda çok fazla şeyler yaptı. Daha doğrusu yapımcısını ve senaristini mahcup etmedi. Özelleştirme rekorunun yanına, sağlık, eğitim, ulaşım, ısınma gibi temel hakları patronların inisiyatifine bıraktı. Bu düzenin tıkır tıkır işlemesi için tarikatlar hayatın her alanını ele geçirirken, kendisini bu durumun başarıya ulaşması için siper etti.
Bunlar olurken alınmayan önlemler yüzünden onlarca yüzlerce insan öldü. Devleti yönetenler üstüne düşen rolün hakkını verdi. Somada 301 maden işçisi göçük altında kaldığında, sabır ve kader dışında elle tutulur bir şey yoktu.
Cumhuriyetten kalan laiklik yerine, diyanet her başlıkta fetva verdiği bir kurum haline geldi. Yine devletçilik ekonomideki yerini sıfırlayıp patronların karı, serbest piyasa ekonomisi olmazsa olmaz, ölen işçiler ise senaristler tarafından her zaman yok sayılır hale geldi.
Yapımcı şirket bu senaryonun yazılmasında ve hayata geçirilmesinde birincil sorumluluğa sahip olup, oyuncuları da maddi olarak ihya edip hep birlikte kazanmışlardır.
Son bölümde ana karakter Elâzığ depreminde bir enkazın başında görünmüş; bir iddiaya göre enkaz altındaki kişi başrol oyuncusu gelene kadar çıkartılmamıştır. O enkazın oluşmasında kaç yüklenici ve inşaat sektöründen zenginleşen kaç patronun sorumluluğu var. Onları unutmadık.
Yapımcının isteği başrol oyuncusunda biriksin öfke, bu öfke bu diziye değil ana karaktere yoğunlaşsın ki senaryo ve dizi aynı şekilde devam etsin. Ana karakterimizin tek başına ödeyeceği ceza adaleti sağlamayacak.
Her şey çok güzel olacak. Ne zaman biliyor musunuz? !8 yıllık diziye yapımcısıyla, senaristiyle, oyuncusuyla son verilip, yerine yeni bir yapımcı, yeni bir senarist, yeni bir başrol oyuncusu ile birlikte yeni bir dizi yayına girince.
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
İstanbul'da deprem meydana geldi