Türkiye’deki emekçi halk o kadar örgütsüzleştirildi ki, cemaatler ve vakıflar insanların duyarlılıklarını kullanarak bir araya gelme ihtiyaçlarını giderme görevini de üstlendi. Özal döneminde bunlara sivil toplum örgütü adı takılıp sonrasında meşruluklarını sosyal demokrat iktidarlarda sorgulayamadı. Özal döneminde sendika yok, grev yok toplu sözleşme hak getire bu dünyalık talepler yasak yâda zorlu bir süreç gerektiriyor. Uhrevi taleplerde yasak yok teşvik çok haydi o zaman vakıflar, dernekler gönlü bol patronlar ait oldukları yeri belli etmek için pamuk ellerini cebe atıp finansmanını sağlasınlar. Bağışlar hayırlara vesile olurken, bu cemaatlerin çocuklara verdiği eğitim yetişecek yeni kuşağın sükûneti demek, sefalet ücretine, doğalgaz faturasındaki dağıtım ücretine ve zammına itiraz edecek yurttaş yerine cemaatleşen halkın sessizliği o pamuk elleri vakıflara bağışa itti. Sadece bu mu? Devletin önemli karar alma noktalarında yer alan isimlerin, eğitim aldığı, gönüldaşlık kurduğu cemaatleri unutacak kadar liyakatini yitirmediğini biliyoruz. Gurbette sıla özlemi çeken cemaat liderinin yıllarca verdiği iktidar mücadelesi uğraşı ve iktidara gelip paylaştıkları uzunca bir dönem dershaneleriyle, yurtlarıyla basılı ve görsel yayın organlarıyla büyüyüp gelişip cumhuriyetin temeline dinamiti AKP ile birlikte koydular. Şimdi kavgalılar ama diğer cemaat ve vakıflar ile hem bu iktidarın hem de patronların ilişkisi sona eremez. Ermiyor da, son dönemde gündem olan başkent gazın Kızılay üzerinden Ensar vakfına bağışladığı 8 milyon dolar, bu paranın vakıf tarafından nasıl kullanıldığı tartışması dünde bugünde cemaatler ve vakıflar birde dernekler hepsinin patronlarla olan ilişkisi dünde bugünde birbirine kazandıran ticari ilişkiler yumağıdır. Zenginleştiler, Koçlar, Sabancılar gibi AKP öncesi köklü sermaye gruplarının yanına yeni sermaye gruplarını ekleyerek. Bu yeni eklenen sermaye gruplarının futbola olan ilgileri dikkat çekerken, bu proje takımları süper ligde temsil edilir güce ulaştı. Futbolda paranın kaynağı çokta sorgulanmadan hesapsız kitapsız işlerini döndürmek için patronlara olanak sağlayan bir hale geldi. Evet, her şey ateş pahası iken, verilen emeğin karşılığında alınan ücret faturalara yetmiyorken konuşulan rakamlar insanı dehşete düşürmeye yetiyor. Halk yolsuzluklara alışık hale getirildi. Zamlar karşısında gösterilen tepkide cılız iken, geçici durum karşısında bu faturaları da bu yolsuzlukları da kabul etmiyoruzun sesi daha örgütlü daha gür çıkacak ki zamları yapanların buna yolsuzluklarını bulaştıranların yani kısacası iktidarlarının sonu gelsin.