Özgür Hüseyin Akış yazdı | Belediyelerde çalışan taşeron işçilerinin sorunları ve sendikal örgütlenme
Politikyol
Yerel seçimler bitti gerçek gündem olan ekonomi herkes açısından birinci sıradaki yerini almaya başladı. TÜSİAD’ın açıklamaları bu gündemin ne kadar yakıcı olduğunu gösteriyor. İktidardan reformları hızlıca hayata geçirmesini istiyor. Sermaye sınıfı kuruluşu olan bu kurum sermaye sınıfının çıkarlarını gözeterek atılacak adımların takipçisi olacaktır. Hiçbir iktidar bu talepler karşısında suskun kalamaz. Çünkü sermaye iktidarlarındaki belirleyici rolü yıllardır devam etmektedir. TÜSİAD’da 48 yıldır patronların örgütlü olduğu bir kurumdur.
Özelleştirmelerle ekonomide devletin payı minimize edilmiş, özel sektörün payı maksimuma çıkarılmıştır. İşçi sınıfı da kendisine özel sektörde yoğun olarak yer edinmiş sorunların muhatabı da direk olarak patronlar olmuştur.
Şirketler açısından gerçek amaç hizmet sunmak mı?
Şu anki kapitalist yönetim modelinde, paranın dışında kalan her şey anlamsızdır. Halka hizmetin yerini rantın aldığı, birinci hedefin ne yapılırsa yapılsın daha fazla kazanmak olduğu bir durum söz konusudur. Üreten, yani işçiler merkezi ekonomik modelin parçası olarak güvencesiz çalışma koşullarına, uzun çalışma saatlerine ve düşük ücrete mahkûm kılınıyor. Bu işçilerin bu şartlarda vereceği hizmetin, aynı zamanda alacağı hizmetin sağlıklı olması mümkün mü?
İşçi sınıfı yaşamın her alanında üreten ve aynı zamanda üretilen malın veya hizmetin alıcısıdır. Belediyelerde bu durum kendisini daha fazla hissettirir. Kent hizmetlerinin güvenceli ve örgütlü personel yapısıyla yerine getirilmesini savunulması gerekir. Bu bahsedilen süreç merkezi planlı ekonominin yerelde vuku bulacağı tamamlayıcı bir yönetim anlayışında gerçektir. Sunulan hizmetin kamucu olması, toplumun lügatından tamamen çıkarılan kamusal hizmetlerin ücretsiz olarak sunulması sağlık, eğitim, ulaşım gibi. Bunun yanında güvenceli çalışmanın garantiye alınması sunulan hizmetin kalitesini de artıracaktır.
Belediye’de çalışan işçiler yerelde sundukları hizmetin karşılığını hemen alırlar. Olumlu veya olumsuz fark etmez. Hayatın içinde parkın temizliği esnasında ya da bir mahallede patlayan su borusunun tamiri esnasında olur.
Taşeronlaştırma
İş yaşamında son dönemde karşımıza çıkan bu model, belediyelerde de sıkça karşılaşılan bir durum. İşi alan ana şirketin kullandığı aracı şirket, işçilerin iş güvencesine, çalışma koşullarına ve saatine kadar her şeyini belirleme hakkına sahip durumda. Kısacası güvencesiz çalışmanın yaygınlık kazanmış halidir taşeronlaştırma.
Sendikal örgütlenmede de en büyük engellerden bir tanesi taşeronlaşmadır.
Çalışma bakanlığı verilerine göre de her 10 işçiden biri sendikalı durumda. Bir de İktidara yakınlığıyla bilinen Hak-iş ve Türk-iş ’ide düşünürsek durum çok da parlak değil. Belediye çalışanlarının da örgütlü olduğu Genel-iş sendikası bir örgütlenme ivmesi yakalamış durumda. Ancak yetersiz olduğu notu da düşülmelidir.
Çok tartışılan “toplumcu” belediyelerde de taşeron şirketlerle karşılaşılıyor. “Toplumcu” belediyeler sunulan hizmet açısından her sorunu çözme gücüne vakıf değildir. Merkezi ekonomik ve siyasal dönüşümler olmadan köklü çözümler olanaksızdır. İşçi sınıfı başta söylediğimiz güvencesiz çalışmayla, uzun çalışma saatleriyle, düşük ücretle çalışarak üretiyor. Üretim sürecinde ve sonrasında karşılaştığı sorunların çözümü taşeronluk sisteminin ortadan kalkmasıyla mümkündür. Yaşamının her alanında kamu hizmetlerinden ücretsiz yararlanması çözümdür. İşçi sınıfı bu taleplerin gerçekleşmesi için hayatın her alanında örgütlü bir güç olmayı başarmalıdır.
Yorumlar
Popüler Haberler
UKOME toplantısı: İBB'nin zam teklifi reddedildi, yeni taksilerin tasarımı kabul edildi
Rize'de PTT şubesine saldırı: Saldırgan yakalandı
MEB'den özel okullar için yeni karar
Turabi Çamkıran, yangında tüm mal varlığını kaybetti
Menajer Ayşe Barım'dan iddialara ilişkin ilk açıklama
DP'den istifa eden Cemal Enginyurt, katılmak istediği partiyi açıkladı