Aydının, ürettikleri ile temsil ettiği, ya da murat ettiği şeyler insanlık için geriliği temsil ediyorsa, burada aydınlık değil karanlık ortaya çıkar. Üretmek tek başına ileriyi temsil etmez. Osmanlının reform girişimlerinden, Cumhuriyetin kuruluş ve ilerleyiş sürecinde batıya insan gönderip oranın ilim ve irfanını kendi topraklarına getirmesini isteyerek aydın çıkartamazsın. Çıkmamıştır da, bu ülke toprakları daha iyisi ile ilerisini isteyen bir aydın toplam yetiştirmiş, halkıyla isteklerini bir araya getirmeyi de bilmiştir. Bu aydın toplam her dönemin istenmeyeni olmayı başarmıştır. Çünkü işçi sınıfıyla bağ kuran aydın, ürettikleriyle onların yaşamlarına dokunmak isteyen aydın, sistemi biz sizi istemiyoruz noktasına getirmiştir. Cumhuriyet’in ilk dönem aydınlarının yolu, TKP ile kesişmiş, bu kesişimin sonucu tevkifatlar olmuştur. “Enver Gökçe, Mübeccel Kıray, Arif Damar, Ruhi Su, İlhan Başgöz, Orhan Suda, Halim Spatar, Behice Boran, Şükran Kurdakul, Nejat Özön, Vedat Türkali (Abdülkadir Demirkan), Ahmet Arif, Arslan Kaynardağ, Kemal Bekir, Muzaffer Arabul, Selçuk Uraz, Sadun Aren.” Birçok tevkifat içerisinde en kapsamlısı, Demokrat Parti döneminde yapılan 1951 tevkifatıdır. O dönem TKP örgütlenme sekreterinin Zeki Baştımar’ın savunmasından bir kare aktaracağım. “1951 Tevkifatı “sol”un susturulması söz konusu olduğunda sistem partilerinin farkının olmadığını ilk gösteren örnektir.” Bu kısa açıklamada aslında bugünün iktidarının da bu açıdan hareket ettiğini rahatlıkla görebiliriz. Bu aydınlar ile düzenin Aydıncıkları arasındaki fark, korunan, kollanan, işçi sınıfına karşı düzenin bekası için çabalayanlardır. Erdoğan ABD’de, BM toplantısında sözde aydınları millete yukarıdan bakan, vatan hainleri olarak niteledi. Söz ettiği kişilerin aydın olup olmaması bir tarafa, birçoğu için söylediklerine kendisini de içine alarak katılıyorum hainler. Çünkü millet diye tarif ettikleri, sermayeyi elinde tutan bir azınlık, bu azınlığın çıkarlarıdır. Bu ülkenin aydınlarına hainlik suçlamasına cevabını 50 yıl önce Nazım vermişti. "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.  Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.  Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,  bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un  66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali  Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.  "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet  Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ." Erdoğan’ın, gençlerin, ilim, irfan öğrenmek için, batıya gidip ajanlık yaptığını söylemesi, kendisinin emperyalizmle işbirlikçiliğini örtemez. Sovyetlerin 2. Dünya Savaşı'nın galibi olması üzerinden zorunlu olarak kurulan BM, emperyalizmin çıkarlarının gözetildiği bir birliktir. Sovyetlerin çözülmesiyle birlikte orta doğu başta olmak üzere emperyalistlerin sömürge yaratmak için başvurdukları saldırıya kılıftır. Erdoğan’da bu cemiyetin işbirlikçi bir ortağıdır. Bu cemiyet bu yılki toplantısını Washington’da yaptı. Erdoğan bu toplantının en huzursuz siyasi figürüydü. Ortadoğu’da sıkışan emperyalist sistemin, yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal durumundaki Erdoğan’ın, Suriye’deki iç savaşa dair, mülteci sorununa dair, Kürdistan bölgesindeki referanduma dair.. Buradaki sıkışmışlığın, rahatlama evresi çok zor. Emperyalistlerin ve kendisine bağlı ülkelerin toplantısında, bilime, irfana saldırması derdinin aslında ne olduğunun göstergesidir. Çözemeyeceği sorunları, suçlayarak örtmek istiyor. Aydıncıklara saldırarak, gerçek aydınlara kinini kusuyor. Bu zirve sonucunda, Erdoğan’ın ipi kısa sürede çekilebilir. Erdoğan’ın tercümanın, hem içeriye hem dışarıya farklı çevirileri, şark kurnazlığının bir sonu var. Yalnız, Erdoğan ’sız AKP projesine, AKP'siz Türkiye projelerine bel bağlayanların sevinci kısa sürer. Emperyalist merkezli iktidar değişikliklerinde, yerine getirdikleri iktidardan da, aynı kararlılıkla işbirlikçiliğine devam etmelerini isterler.  Aydın düşmanlığı tam gaz devam eder. Gericilik, aydın düşmanlığı, dünün, bugünün sorunu, yarının sorunu olmaması bizim elimizde.