Seçimler yaklaşıyor. Kamuoyu anketlerine göre, muhalefet ortak aday çıkarırsa bu adayın Cumhur İttifakı karşısındaki şansı oldukça fazla. Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olsa dahi. Türkiye’de siyasal muhalefet son yıllarda önemli bir eşiği geçti. Türkiye’de otoriter gidişatı durdurmak için birlik olunması gerektiğini öğrendi. Dünyadaki örnekler de bu yönde. Türkiye bu konuda 31 Mart yerel seçimlerinde elde ettiği başarı yönüyle Macaristan ve Polonya’daki muhalefet için öncü bir örnek olurken, bazen de dünyadaki örneklerden çok şey öğrenen ve öğrenmesi gereken konumda buluyor kendini. Son olarak İsrail’de Benyamin Netanyahu yönetimine karşı muhalefetin birleşmesi İsrail’de önemli bir güç elde etmiş olan Netanyahu yönetimini düşürdü. Bundan önce de ABD’de Joe Biden arkasında örgütlenen ve birleşen ABD’li demokratların ve muhaliflerin Trump yönetimini altettiğini biliyoruz. Model biliniyor. Popülist moment dünyada hızla gücünü yitiriyor. O yüzden bunların güçlü destekçilerinin – bunlar bazen askerler de olabillir – «bu iş böyle giderse çok kötü olur, daha kötülerine hazır olun» yollu siyasi şiddet tehditlerini savurduklarını görüyoruz. İktidarı kaybetmek üzere oldukları için her yola başvuracaklarını ima ediyorlar. ABD ve Fransa’da generallerin açıklaması buna işaretti. Türkiye’de ise MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son haftalardaki açıklamaları aynı yönde. Ama siyasal şiddetle dahi önü kesilemeyecek bir küresel dalgayla karşı karşıyayız. Muhalefet farkında mı bilmiyorum ama rüzgarı arkasına almış durumda. Ancak yeterli değil. Bu yukarıda saydığım örnekler de ona işaret ediyor. Ortak aday tartışmasını Türkiye’de sistemi demokratik ve sosyal düzeni adil kılmanın bir aracı olarak görmekte fayda var. Bu açıdan iktidar değişikliği yeterli bir seçenek olmaktan çok uzak. Çok iş var, eğer ortak aday etrafında bu tartışma ve yapılması gerekenler şimdiden ortaya çıkarsa Türkiye olası bir iktidar değişikliğinde başarılı adımlar atabilir ve birilerinin biz onlara yönettirmeyiz anlayışını yerle bir edebilir. Ortak aday tartışmasını kişiler üzerinden konuşmak önemli elbette, sonuçta reel siyasetten bahsediyoruz. Ancak yine de bunu geçiş tartışmalarına binaen konuşmakta fayda var. KURUCU HEYET Ortak aday her kim olursa olsun bir kadro hareketi sonucunda toplumun taleplerini dile getirmeli. Ancak bunun için bazı mekanizmalara ihtiyaç var. Bugün dünyanın çeşitli yerlerinde ortaya çıkan sosyal hareketlerin en büyük talebi Kurucu Meclis’ler. Aslında Türkiye’nin de geçiş döneminde hem Kurucu Meclis’e hem de bunun etrafında sosyo-politik bir dönüşüme ihtiyacı var. Ancak buna geçmeden önce, mevcut sistem içerisinde seçimlere gidilirken, siyasal muhalefet ile toplumsal muhalefeti birbirine yaklaştıracak, muhalefetin kendini topluma anlatmasını sağlayabilecek, bir kampanya örmesini garanti altına alabilecek bir kurucu heyete ihtiyacı var. Heyet bir kadro hareketi esaslılığını sağlayarak, muhalefetin attığı adımların saydamlaşmasını ve güvenilirlik kazanmasını, kampanyasını genişletmesini, ve geçiş dönemine hazırlığını esas almalı. Kabul edelim toplum da aydınları da siyasetçilere güvenmiyor. Muhalefetten dahi olsalar. Muhalefet üyeleri de bu güveni verecek bir adımı zannediyorum anketler neticesinde giderek gereksiz görüyor. Bu büyük bir hata. O yüzden böylesi kurucu heyetler hataları minimuma indirebilir. Aklımdaki modelden bahsedeceğim. Tartışabiliriz. Böylesi bir heyet 13 kişiden oluşur. Altı koltuk muhalefet partilerinin temsilcilerine, altı koltuk ise toplumsal muhalefetin temsicilerine. Heyete başkanlık edecek 13. kişi ise ortak adayın kendisidir. Bu heyet kampanyada seslendirilecek olan genel çerçeveyi ve toplumun üzerinde mutabık kaldığı ve arzuladığı toplumsal dönüşümleri belirler. Bu sayede en nihayetinde nicedir kopuk olan siyasi ve toplumsal muhalefet kanalları yeniden canlanabilir. Böylesi bir anda kimsenin kendi köşesine çekilme gibi bir lüksü olamaz. Muhalefetin de biz bu işi yalnız başımıza yürütürüz deme lüksü yok. Peki neden? DÖNÜSÜM ÜÇGENI Muhalefetin bir kampanya inşa etmesi gerekiyor. Bu kampanyayı bir üçgen olarak düşünecek olduğumuzda üçgenin bir ayağı siyasal, diğer ayağı ise toplumsal muhalefetin. Üst köşede ise ortak adayın kendisi bulunmaktadır. Üçgenin bütün alanı ise siyasal ve sosyal adalet taleplerinden ve kurucu heyetin yönlendireceği tartışmalardan oluşmaktadır. Heyetin toplumsal muhalefet ayağı doktorlar, kadın hareketi, gençlik hareketi, güvencesizler (prekarya) ile aydınlardan oluşabilir. Böylesi bir heyetin oluşumunu dahi sosyal medya üzerinde tartışmaya açmak, Türkiye demokrasisi ve toplumunun uzun zamandır arzuladığı siyaset yapma pratiklerini geri kazandırır. Buradan elde edilen güç ve deneyimle ortak aday yönünü daha iyi belirler ve geçiş tartışmaları da başarıyla sürdürülebilir. Gündemi oluşturma ve belirleme çabasında da böylesi bir heyet başarı sağlayabilir. İktidar ve etrafındakiler iktidarda kalmak için bir değişim aracı olarak siyasal şiddeti görebilir. Muhalefet ise bunun karşısında kampanyasını tüm topluma yaymalı, bu ülke için bugüne kadar ve bundan sonra hizmet etmeyi kendi kaderiyle birleştirmiş olanlarla birlikte.