OPEC+’ın üretim kısma kararının olası sonuçlarını ve Türkiye ekonomisine olası etkilerini ekonomist Güldem Atabay yazdı. Atabay, 100 dolara yönelen petrol fiyatı ile Türkiye’nin 2023 cari açığı GSMH’nin % 3,5-4’üne denk gelecek şekilde 40 milyar doların üzerinde kalacak diyor Pazar günü OPEC +’dan daha önce yapmayı düşünmediklerini söyledikleri bir adım geldi: Petrol üreticileri ülkeler olarak “küresel ekonomik yavaşlama ve bankacılık sektörü problemleri” bahane edilerek, mayıstan itibaren yılın kalan kısmında günde 1,2 milyon varil üretim kesintisi duyurusu yapıldı. Bu miktar, küresel petrol arzının % 1,1’ine karşılık gelmekte. Sadece Suudi Arabistan günde 500.000 varil kesinti sözü verirken, Rusya 500.000 varil günlük üretim kesintilerini yılsonuna kadar uzatacağını açıkladı. Küresel ekonomi adına hemen yeni bir enflasyon dalgası korkusu başladı çünkü OPEC+’nın kararıyla birlikte ilk tepki olarak petrol vadeli işlemleri başlangıçta %8'e kadar yükseldi. Yazı kaleme alındığı saatlerde varil başına Brent petrolün haziran vadeli fiyatı 85 dolar civarındaydı ki OPEC+ kararı öncesinde 80 doların biraz altına gerilemişti. Beklenmedik üretim kesintisinden bu yana işin uzmanı kurumlar petrol fiyat beklentilerini güncellemeye başladılar. 2023 için 75-80 dolar civarında beklenen varil başına ortalama Brent fiyatı için konuşulan yeni seviye 2023 ve 2024 için sırasıyla 95-100 dolar civarına yükseltildi. Büyük bir cari açık ve eşliğinde finansman sorunu olan Türkiye açısından petrol fiyatının 2022’deki ortalama 100,4 dolar seviyesinden 2023 yılında ortalama 75-80 dolar civarına gerileyecek olması büyük bir avantajdı. Hem maliyet yönlü fiyat enflasyonu açısından, hem de enerji ithalatının düşeceği beklentisiyle cari açık tarafında önemli ölçekte bir rahatlama yaratması bekleniyordu. Şimdi bu planlar Türkiye ekonomisi için ters köşe olmuşa benziyor. Türkiye özelinde 80 dolar ile 100 dolar ortalama Brent fiyatının yaratacağı farka girmeden önce, OPEC+’nın bu beklenmedik adımı niye attığını anlamak gerekli. Bu sayede hem OPEC+’nın gerçekte ne yapmaya çalıştığı netleşsin hem de petrol fiyat dinamikleri ve Türkiye’ye olası faturası hakkında daha fazla fikir üretme zemini doğsun.
Küresel talep güçlenmeye devam ederken OPEC bulduğu boş alanda istikrarlı bir şekilde petrol fiyatını uygun gördüğü seviyede koruyacak adımları devam ettirecek.
SUUDİ ARABİSTAN STRATEJİK BİR DÖNÜŞ YAPTI: FİYATLAR KALICI KONTROL ALTINDA Yüksek enflasyonla mücadele eden ABD ekonomisini rahatlatmak için Biden’ın çıktığı Orta Doğu turunda Suudi “müttefiklerinden” önemli ricası petrol üretimini artırmaları ve böylece düşen enerji fiyatlarıyla enflasyonla mücadeleye destek vermeleriydi. Aksi gerçekleşti. Küresel ekonomik gidişat bahane edilerek geçen ekim ayında OPEC+ günlük 2,2 milyon varil üretim kesintisi kararı aldı. 2023 ortasına kadar da bu kararında sabit kalacağı yönünde telkinler verdi. Aşağıdaki Bloomberg grafiğinden anlaşılacağı üzere yılın ikinci yarısında petrol piyasasında arzın talebin altında kalarak fiyatlarda yukarı yönlü baskı yapması beklenmekteydi. OPEC+’nın Pazar günkü kararından sonra bu gidişat daha güçlenecek. ABD’de kayagazı üretim artışı doğal sınırına ulaşmış ve Biden’in küresel petrol talebini zıplatmamak için bu yıl stratejik petrol stoklarını yenilemeyeceğini açıklamışken Suudi Arabistan bir satranç hamlesi olarak üretim kesintisi açıkladı. Rusya-Çin aksına ağırlıklı destek vererek Batı'ya üç yönden darbe vurulmuş oldu:
  • Yükselecek petrol fiyatları enflasyonu da yüksek tutacak.
  • Suudi Arabistan yeşil enerjiye dönmeye çalışan Batı'ya sırtını dönerek gelecekteki petrol talebinin devam edeceği Çin’e, Asya’ya yönelecek. .
  • Ve tabi bir taşla iki kuş olarak da yükselen petrol fiyatları Rusya'ya yönelik yaptırımları zayıflatacak. Ham petrol fiyatındaki her 1 dolarlık artış, Rusya'nın ihracat gelirlerini 2,7 milyar dolar civarında artırdığından, 10 dolarlık ortalama fiyat artışı Rusya’ya en az 27 milyar dolar hediye etmiş olacak. İşlenen ürün ihracatı olarak bakınca Rusya’ya bu hediyenin 100 milyar doları aşması mümkün.
OPEC'in küresel petroldeki pazar payını kaybetme korkusu yok. Hindistan ve Çin gibi kilit ithalatçı ülkelerde petrol talebi hala güçlü. Pandemi ardından havacılık sektörünün normalleşmesi güçlü talebi destekleyecek bir başka faktör. Küresel talep güçlenmeye devam ederken OPEC bulduğu boş alanda istikrarlı bir şekilde petrol fiyatını uygun gördüğü seviyede koruyacak adımları devam ettirecek.
OPEC+ kararı ardından konuşulan 100 dolar Brent fiyatı enerji faturasının 75 milyar dolar civarında olması demek. Özetle, büyümedeki yavaşlama petrol talebini azaltırken, petrol fiyatının beklenenin üzerinde seyretmesi enerji faturasındaki tasarrufun oldukça sınırlı olması anlamına gelecek.
TÜRKİYE İÇİN DAHA YÜKSEK CARİ AÇIK, DİRENÇLİ ENFLASYON Çok düz bir matematik var Türkiye için. Petrol tüketimi büyümenin bir fonksiyonu elbette ancak kabaca petrol fiyatlarında gerileme cari açığı aşağı çekerken, petrol fiyatlarındaki artış Türkiye’nin cari açığını ve tabi dış finansman ihtiyacını artırmakta. Türkiye ekonomisi 2021’de %11,4 ve 2022’de %5,6 büyüme elde etti. Bu üst üste gelen büyüme büyük ölçüde iç tüketim kaynaklı gerçekleşti; güçlü ihracat artışına rağmen ithalat artışı daha yüksek seyretti ve net ihracat büyümeye eksi yönde katkı yaptı. 2021’de ortalama 70 dolar olan Brent petrol fiyatı, 2022’de Ukrayna işgali ile birlikte ortalamada 100,4 dolara çıkmıştı. Bu süreçte Türkiye’nin net petrol faturası da 2021’deki 42 milyar dolardan 2022 için 80 milyar dolara ulaştı. 2023 ilk çeyrekte elde edilen büyüme yaklaşık %5. İlk, çeyrek iç talep ve seçim harcamamaları büyümeyi yönetti. Deprem şokunun büyümeye olumsuz etkisi sınırlı kalırken yarattığı zorunlu yatırımlar inşaat ve altyapı yatırımları olarak büyümeye destek verecek. Seçim ardından iktidar değişimi ile gelecek faiz artışları eşliğinde büyümede yılın ikinci yarısında iç talep kaynaklı beklenen yavaşlama karşı dinamik olarak etkili olacak.  Tüm bu faktörler birleşerek 2023 toplamında Türkiye ekonomisinin %2,5-3 civarında büyümesine olanak tanıyacak. Petrol fiyatı ortalaması eğer 75-80 dolar civarında kalsaydı Türkiye’nin enerji faturası da yavaşlayan büyüme ile birleşerek 2023’te 61-65 milyar dolar civarına gerileyecekti. Şimdi OPEC+ kararı ardından konuşulan 100 dolar Brent fiyatı enerji faturasının 75 milyar dolar civarında olması demek. Özetle, büyümedeki yavaşlama petrol talebini azaltırken, petrol fiyatının beklenenin üzerinde seyretmesi enerji faturasındaki tasarrufun oldukça sınırlı olması anlamına gelecek. 2022’de GSMH’nin %-5,4’üne karşılık gelerek 49 milyar dolara varan ve yarısı kaynağı belirsiz net hata noksan ile finanse edilen cari açık, 2023’te GSMH’nin %2,8’ine denk gelecek şekilde kabaca 30-33 milyar dolara gerileyecekti. Şimdi 100 dolara yönelen petrol fiyatı ile Türkiye’nin 2023 cari açığı GSMH’nin %3,5-4’üne denk gelecek şekilde 40 milyar doların üzerinde kalacak. 2022’ye göre bir rahatlama olsa da, bu rahatlama alanı OPEC+ kararı ardından daralmış durumda. Tüm bu rakamlar, 14 Mayıs ardından iktidarın değişmesiyle birlikte iddialı bir enflasyonla mücadele politikasının sermaye girişleri eşliğinde devreye sokulacağı varsayımına dayanıyor. AKP iktidarının yerinde kalması halinde devam edeceği belli olan finansal baskılamaya dayalı katı sermaye kontrolleri eşliğindeyse bu tablo Türkiye ekonomisini bir ödemeler dengesi krizine, ardından da bankacılık sektörü krizine taşıyabilecek boyuta ulaşıyor.