Son dönemde Kürt Sorunu’nu, sorunun çözümünü konuşamasak da Kürt siyasi hareketinin aktörlerinin açıklamaları üzerinden farklı olasılıkları konuşma imkanımız oluyor. Dediğim gibi bütün bu konuşmalar Kürt sorunu, sorunun geldiği nokta, çözüm başlıkları üzerinden değil, Kürt siyasi hareketinin aktörleri üzerinden, HDP’nın olası bir erken ya da zamanında yapılacak seçimdeki pozisyonu üzerinden oluyor. Bu sitede HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın var olan ittifaklara bakışını okudunuz. Demirtaş “iki kötü” arasında bir seçim yapmak durumunda olmadıklarını ifade etmişti. Buna benzer bir görüşü, Sırrı Süreyya Önder de dile getirdi. Buna karşın HDP eski Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, katıldığı bir yayında Kürtlerin a priori olarak Erdoğan karşıtlığı yapmasının yanlış olduğunu ifade eden bir açıklama yaptı. YAŞANANLARI UNUTMAK KOLAY MI? Bu sayfalarda yazdığım bir yazıda bütün bu açıklamaları değerlendirmeye çalışmıştım. Aynı yazıda Kürt siyasi hareketinin AK Parti/Erdoğan ile yol yürümesinin neden zor olduğunu analiz etmeye çalışmış ve temel nedeninin de açık bir güven sorunu olduğunu ifade etmiştim. Geçen hafta HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, verdiği bir söyleşide, Erdoğan’ın yeniden bir çözüm süreci için adım atması durumunda, HDP’nin buna karşılık verebileceği mealinde açıklama yaptı. Yine Katırcıoğlu aynı söyleşide, bunun mümkün olamayacağını da ifade ediyordu. Nitekim kendisi ile yaptığım görüşmedi, “Bu aşamada düşmanla asla dosta olamayacaklarını” ifade etti. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da, içinde bulunduğumuz koşullarda Erdoğan’ın başlatacağı bir çözüm sürecinin Kürtler için ikna edici olmasının zorluğunu açıkladı. Peki bir ay gibi kısa bir sürede yapılan bütün bu açıklamaların bir anlamı yok mu? Bence var. Bütün bunlar, arka planda yaşanan bazı gelişmelerden haberdar olan açıklamalar. Peki nedir o? ÖCALAN’IN KABULLENDİĞİ GERÇEK Bütün bu gelişmelerden sonra Kürt siyasi hareketine ve iktidara yakın bazı isimlerle bazı görüşmeler yaptım. Elde ettiğim bilgileri teyit etmeye çalıştım. Bazılarını ettim, bazılarını edemedim. Elbette elde ettiğim bilgileri yazmanın eskisi kadar kolay olmadığını biliyorum ama yazmanın da bir gazetecilik sorumluluk olduğunun farkındayım. Şuradan başlayalım; devletin ilgili birimleri her zaman olduğu gibi İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan ile görüşmeye devam ediyorlar. Aile üyeleri ve avukatlarına zaman zaman kısıtlama getirilse de bu kısıtlama devlet görevlileri için geçerli değil. Hep ifade ettiğim gibi son tahlilde Öcalan devletin elinde bir “rehin” ve bu da Öcalan’ın zaafı, devletin gücü. Bu yüzden devlet/iktidar bloku için Öcalan her sıkışıldığında başvurulabilecek bir kişidir. Bunun son örneğini yenilenen İstanbul seçimleri öncesinde gördük. Türkiye’de çok az insanın tanıdığı bir akademisyen Öcalan’ı ziyaret ederek, seçimler konusunda ondan aldığı bir mektubu açıklamıştı. Yine Türkiye’nin kırmızı bültenle aradığı Öcalan’ın kardeşini TRT’ye çıkararak seçim sonuçlarını etkilemeye çalışmıştı. Ama devlet/iktidar bloku her ikisinde de hedeflenen başarıya ulaşamadı. DEMİRTAŞ’LA DA GÖRÜŞÜLSÜN Şimdi gelelim son gelişmeye. Devlet/iktidar bloku son dönemde Öcalan’la ilişkileri yeniden sıklaştırmış. Bunun nedeni kuşkusuz yapılacak seçimleri kaybetmemek. Ve bunun için de Kürtlerin oyları bir biçimde garanti altına alınmak isteniyor. Yapılan görüşmeler sonrasında Öcalan, sürece yeniden dahil olması için bazı şartlar öne sürmüş. Bunlar;
  • Belediyelere atanan kayyumların geri çekilmesi,
  • KCK soruşturmaları ve kapatma davasında geri adım,
  • Ana dilde eğitim konusunda adım atılması
şeklinde. Ama en önemlisi de bunların kendisi dışında Edirne’de tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş ile de görüşülmesi ve açıklama öncesi onun da teyidin alınmasının gerekliliğini iletmiş kendisi ile görüşenlere. Öcalan için bu, bir güç paylaşımı mı yoksa bir zorunluluk mu bilmiyoruz ama İstanbul seçimleri öncesinde yaptığı açıklamanın ters teptiğini görmüş olan bir lider olarak, “liderliğini” yeniden test edilmesini istemiyor görünüyor. Demirtaş’ın böyle bir görüşme trafiğine girmesi de kolay görünmüyor. Ama belli ki HDP oyları için bazı adımlar atılacak görünüyor. Kulislerde bu konuşulanların ne kadar gerçek olduğunu zaman gösterecek. Ama son bir ayda HDP elitlerinin yaptığı açıklamaları bu arka planda okumakta yarar var. Elbette, bütün bu gelişmeleri muhalefetin de dikkatli izlemesinde yarar olduğu açık.