Bana kalsa, Batı’nın bu efsanesini kendi ülkemizin tanıtımı ve turizmi için sahiplenir, Dünya’nın en büyük Noel kutlamalarının Demre’de yapılmasını tercih ederdim ama bizler çatılara çıkıp tüfekle Noel Baba avına çıkmayı tercih ettik… İnsanlık tarihinde yaklaşık 12.000 seneyi geride bırakmışız. İslamiyet’in gelişinin üzerinden yaklaşık 1400 sene geçmiş… 21.Yüzyıla girmişiz… Bırakın, Ay’a gitmeyi, Mars’a bile araç indirmişiz… 2022 yılının son gününe gelmişiz… Dünya gelişiyor, değişiyor… ama her yılbaşında muhatap kaldığımız bu soru hiç değişmiyor. Mümkün olan en basit şekilde bir de ben anlatmaya çalışayım. Yılbaşı ve Noel aynı şey değildir! Yılbaşı’nın din ile yakından uzaktan hiçbir ilgisi yoktur. Yılbaşı özünde güneş (miladi) takvimiyle ilgili astronomik bir olaydır. Dünya’nın Güneş’in etrafında tam bir tut atıp, turunu tamamlaması hadisesidir. Bu süre güneş takvimine göre 1 yıla eşit gelir. Bu sürenin sonu, yani yılın sonu 31 Aralık, yılın başı 1 Ocak olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla burada dini bir olay değil, fiziki ve astronomik bir olayın kutlaması yapılır. Bir başka deyişle bu bir evrensel olaydır. Dine veya kavme bağlı bir olay değildir. Peki neden kutlanır? Kutlanan esasında insani bir histir: Geçen bir yıl boyunca acısıyla tatlısıyla, sıcağıyla soğuğuyla hayatta kaldık, sağlıklı olduk, sevdiklerimizle beraber bugünleri de gördük, bunu kutlayalım hissidir. Özünde bütün mesele bunun kutlamasıdır. Bir başka boyutuyla bir şükürdür. Bir başka boyutuyla geride bıraktığımız yılın muhasebesini yapmaktır. Kötü bir yıl geçirenler de gelecek yıldan beklentileriyle, umutlarıyla bu kutlamaya dahil olur. Bu da bir başka boyutuyla dua niyetine geçebilir. Dolayısıyla bir Müslüman isterse tabii ki yılbaşını kutlayabilir. Bu onun en doğal insanlık hakkıdır. Noel ise Hz. İsa’nın doğum günü kabul edilen gündür (25 Aralık). Bu anlamda Noel kutlaması evet Hristiyanlıkla bağlantılı bir gündür ancak kutlanan Hristiyanlık değildir, Hz. İsa’nın doğum günüdür. Bir Müslümanın Hz. İsa’nın doğum gününü kutlamak gibi bir farzı yoktur ancak buna karşı çıkması için de hiçbir nedeni yoktur. Çünkü Müslüman inanç Hz. İsa’yı da Allah’ın bir elçisi olarak kabul eder, sever ve sayar. Bu bir görevdir ve Kur’an-ı Kerim’de açıkça yazar (Bakara 136). Bu bağlamda bırakın yılbaşını, bir Müslüman isterse Noel’i bile kutlayabilir. Bu onun kişisel tercihidir çünkü Kuran’da açık bir şekilde yasaklanmış bir durum söz konusu değildir. Kutlama yapmanın sosyal bağları kuvvetlendirme, stresi azaltma, mutluluk seviyesini arttırma gibi ruh ve zihin sağlığı bakımından da olumlu yanları vardır. Bu yüzden kutlamalara özellikle Türkiye’de çok ihtiyacımız var. Bu noktada bu tür kutlamaları ‘Hristiyan Batı’nın kültürü’ olduğu için reddeden kişiler olabilir. İnsan istediği kültüre göre hayatını şekillendirmekte özgürdür, buna saygı duymak gerekir ancak kendi kişisel tercihlerini toplumsal doğrular ve dini kurallarmış gibi lanse etmek yanlış ve tehlikelidir! İlla ki ‘yerli’ kültür arayanlar için aslında Noel Baba efsanesine konu olan Aziz Nikola hepimizden daha yerlidir. Aziz Nikola’nın Antik Likya kenti Patara'da doğduğu kabul edilir. Bugün Anadolu topraklarında yer alan Demre bölgesinde yaşamıştır. Bana kalsa, Batı’nın bu efsanesini kendi ülkemizin tanıtımı ve turizmi için sahiplenir, Dünya’nın en büyük Noel kutlamalarının Demre’de yapılmasını tercih ederdim ama bizler çatılara çıkıp tüfekle Noel Baba avına çıkmayı tercih ettik… Söz Batı kültüründen açılmışken son olarak şunu da eklemeden geçemeyeceğim. Aklı başında bir Müslüman’a Batı kültürünü eleştirmeden önce kendi kültürünü tanımak ve tanıtmak düşer. Bizler neden 1400 senedir hiçbir dini günümüzü, hiçbir dini bayramımızı kendimizden olmayanlara sevdiremedik? Neden hiçbir Hristiyan, deist ve hatta Ateist genç herhangi bir İslami bayrama, dini kutlamaya özenmedi? Neden bir kez bile bizi taklit etmediler… Batı’nın kültürünü eleştirmeden önce bunu sorgulamamız lazım…