“Zerre kadar anlamadıkları şeyler hakkında konuşuyorlar. Sırf aptallıkları sayesinde kendilerinden bu kadar eminler."

Franz Kafka

Büyük Türk münevveri Hakan Ural, özel bir kanalda yorumcu olduğu magazin programında Montrö Anlaşması, boğazlardan geçen gemilerin sayıları, konunun ekonomik boyutları üzerine aydınlatıcı bilgiler vermiş. Ural programda; “Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin boğazlarını tepe tepe kullanıp geçiyorum. 1936'da yürürlüğe girmiş. Ne güzel benim işime gelir. Bir de denetim. Sen git bakalım bir yerden askeri savaş gemini geçir geçirebiliyor musun? Bir de denetleyemiyorsun bile. Riske bakar mısın? Bunu kim istemez? Amerika olsam Kanal İstanbul'u istemem. Fransa olsam istemem. Macron'a gidiyoruz ya. Savaş gemisini vızır vızır geçirir. Kim ister? Kanal İstanbul'un öncelikli projelendirme çabasının en büyük nedenlerinden iki tanesi: birincisi Montrö yapıldığında boğazlardan 300 gemi geçiyormuş. Bugün bu rakam 50 bin üzerine gelmiş. 2023 yılında 86 bin olacakmış. Bu anlaşmadan 1 TL bile para alamıyormuşuz. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar kritik geçişlerden gelir elde edilmemesi diye bir durum var. Bunu akılla izah etmem mümkün değil. Bundan da olası elde edilme ihtimali olan hesaplanabilir rakam 8 milyar dolar üstü. Genelde politikada, 'Ekonomi, ekonomi' diye bağırılıyor. İşte 8 milyar dolar kaynak. 8 milyar dolar kaybın var" ifadelerini kullanmış. Görüldüğü gibi Ural, magazin programında hayli siyasi sayılabilecek konu üzerine adeta bir münevver edasıyla toplumu bilgilendirmek üzere konu hakkında “gerçek” bilgiler vermiş. Bu konuşmayı sosyal medyadan okuyup, videoyu izleyince aklıma sıkça kullandığım Franz Kafka’nın şu aforizması geldi. “Zerre kadar anlamadıkları şeyler hakkında konuşuyorlar. Sırf aptallıkları sayesinde kendilerinden bu kadar eminler." Gerçekten durum tam da böyle. GÖRSEL MEDYANIN GÜCÜ Peki bu tesadüfen yapılmış bir konuşma mı? Hiç sanmıyorum. Burada olan, iktidarın sadece haber kanalları üzerinden değil denetimindeki eğlence kanalları üzerinden de, “gerçek” olmayan “hayalleri”, gerçekmiş gibi sunmasının bir örneği. Bu örnekte kullanılan sadece ara başka. Nitekim, haber kanalları üzerine bu hayaller, “seçilmiş uzmanlar” tarafından topluma anlatılırken; yine eğlence kanalları üzerinden tarihi gerçekleri manipüle eden “diziler” üzerinden yapılıyor. Özetle siyasi iktidar denetlediği görsel medyanın tümün gerçek olmayan hayalleri topluma gerçekmiş gibi sunmak için seferber etmiş durumda. GERÇEKLER NE DİYOR? Hakan Ural’ın sözleri gerek siyasi iktidar gerekse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemiyle uyumlu. Onlar da 10 yıldır İstanbul Boğazı’ndaki gemi trafiğini azaltmak için Kanal İstanbul projesinin yapılması gerektiğini savunuyorlar. Oysa kısa bir araştırma, boğazlardaki (Çanakkale ve İstanbul) hem gemi sayısı hem de taşınan yükün miktarının artmayıp tersine azaldığı gerçeğini gösterecektir. 2019’da 41 bin 112 geminin geçtiği İstanbul Boğazı'ndan 2020’de bu sayı 38 bin 404 adet gemiye düşüyor. Bir yıldaki düşüş oranı yüzde 6,6. Benzer bir düşüş taşınan yük miktarında da yaşanmış. 2019'da 638,9 milyon gros ton olan rakam, 2020'de yüzde 3 düşüşle 619,8 milyon gros tona geriledi. Aynı dönemde Çanakkale Boğazı'ndan geçiş yapan gemi adedi yüzde 4 düşüşle 43 bin 759'dan 42 bin 36'ya geriledi. Toplam tonaj da yüzde 1,5 düşüşle 872,3 milyon gros tondan 858,8 milyon gros tona geriledi. Aşağıdaki iki tablodan geçiş yapan gemi sayısındaki düşüş net biçimde görülüyor. Bu gerçeğe rağmen yalanların bu kadar büyük iştahla seferber edilmiş olması meselenin boğazların güvenliği, gemi geçişlerinden elde edilecek gelir olmadığını bize söylüyor. Umarız bu bilgileri, büyük Türk münevveri Hakan Ural da öğrenir.