Özel okullar kendi müfredatlarını üst kazanım adı altında sunup kendi yayınlarını okuturken, devlet okullarındaki çocukların devletten gelen tek bir kitaba bağlı olmaları, Tevhidi Tedrisat Kanunu’na aykırı değil midir? Tutturmuşuz bir çağın eğitimi çağın eğitimi… Nedir peki bu “çağın eğitiminden” beklenti? Malumunuz, 20. Milli Eğitim Şûrası 1-3 Aralık’ta Ankara’da toplanıyor. Elbette davetliler listesinde yokum. Ancak sunulan raporlar ve konuşulacak konularla ilgili bilgi sahibiyim. Bazı iyi niyetli istekleri konuşurken temelindeki bozuklukları da konuşmalıyız ki istekler yerine getirilirken verim alınsın. Bu şûrada benim sormak istediğim sorular olurdu, bunlardan bazıları şunlar; -Hep konuştuğumuz “eğitimde fırsat eşitliği” konusunda ne yapılacak? Her geçen gün yeni teşvikler verilen ve kuruluşları desteklenen özel okul sayısı mı azaltılacak? Azaltılmayacaksa devlet okulları çok mu yetkin hale getirilecek?
  • “Merkezi sınav sistemi kaldırılsın ki eşitsizlik de ortadan kalksın” deniyor. Peki, bu eşitsizliği daha derin hale getirmez mi? O zaman biz devlet ve özel okulda okuyan çocukları tamamen birbirinden ayırıp keskin bir kast sistemi oluşturmuş olmaz mıyız? Yapılması gereken bu olmamalı, yapılması gereken eğitimi aynı kalite standartlarına oturtmaktır. Özel okullar kendi müfredatlarını üst kazanım adı altında sunup kendi yayınlarını okuturken, devlet okullarındaki çocukların devletten gelen tek bir kitaba bağlı olmaları, Tevhidi Tedrisat Kanunu’na aykırı değil midir? Sistemi sınav sisteminde ayrıştırmak yerine sistemi eğitim yönünde birleştirmek daha etkili olmaz mı?
  • Öğretmenlerin mesleki eğitimlerine önem verilmeliymiş. Bundan önce öğretmenlerin motivasyonlarına önem verilmeli. Mevcut sistemde 90 bine yakın ücretli öğretmen çalışmaktadır. Bu öğretmenler cüzi miktarlara çalıştırılırken hem onların emekleri suiistimal edilmekte hem de atama bekleyen binlerce öğretmenin ataması yapılmamaktadır. ‘Mesleki eğitime önem verilmeli’ deyip eğitim fakültesi mezunu olmayan kişileri devlete öğretmen olarak almak bir çelişki değil midir?
  • Devlet okulundaki bir öğretmenin haftada 16 saat karşılığı aldığı bir ücreti, özel okuldaki bir öğretmen haftada 60 saatte kazanabilmektedir. Eşitliği konuşurken bu sadece öğrenci bazlı mı düşünülecek yoksa öğretmenler arasındaki bu uçurumlar da kapatılacak mı?
‘Mesleki eğitime önem verilmeli’ deyip eğitim fakültesi mezunu olmayan kişileri devlete öğretmen olarak almak bir çelişki değil midir?
  • Ziya Selçuk’un “Endüstri toplumundan bilgi toplumuna geçiyoruz” sözüne sıkı sıkıya bağlı kalınacak mı? Eğitimimiz üretmeden ucuz iş gücüne mi hizmet edecek? Yoksa üretime teşvik için yeni planlar yapılacak mı?
  • OECD raporlarına göre Türkiye, öğretmen maaşlarında 33 ülke arasından 27’nci sırada yer alıyor. Üstelik bu inceleme sadece kadrolu öğretmenler arasında yapılmış. Öğretmen mesleki yetkinliklerine, yeni yeni şartlar getirilirken maaşlarda da artış sağlanacak mı?
  • Öğretmenin mesleki eğitimine önem verilirken eğitim yöneticilerinin de eğitim okuryazarlığına ve mesleki eğitimine önem verilecek mi?
OECD raporuna göre Türkiye, öğretmen maaşlarında 33 ülke arasından 27’nci sırada yer alıyor. Üstelik rapor sadece kadrolu öğretmenler hakkında. Öğretmenlerin mesleki yetkinlikleri yeni şartlar getirilirken maaşları artırılacak mı?
Sözcü’den değerli gazeteci büyüğüm Sultan Uçar yazısında sormuş, ben de yinelemek isterim; “Eğitim gerçekten de eşitlikçi mi? İmam hatip dışında okul yapılmıyor. İlkokul, ortaokul ve liselerde sınıf mevcutları 50’ye çıkan okullar var. İmam hatiplerde ise üst katlar kilitlenip alt katlarda 10 kişilik sınıfları doldurmak için kayıtlarda öğrenci avına çıkılıyor.” Atatürk eğitimde eşitliği sağlamak için Tevhidi Tedrisat Kanunu’nu çıkarmıştı. Bu kanun medreseler, Tanzimat okulları ve özel okulları birleştirmiş ve tek bir çatı altında yani MEB çatısı altında toplamıştır. O’na göre üç farklı tarzda okul; üç farklı yaşam tarzı ve üç farklı insan yetiştirmek demekti. Günümüz şûrasında da bu farklılıkların birleştirilmesinden bahsedilecek mi göreceğiz…