Mahmut Üstün yazdı | TA M A M’MIYIZ… TAMAM’CILAR…
Politikyol
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Milletim ‘Tamam’ derse, kenara çekiliriz” sözlerinin ardından iki milyona yakın "T A M A M" tweeti atıldı. AKP "DEVAM" etiketiyle tweet atma çağrısı yapmasına rağmen bu şekilde paylaşımlar 250 bin civarında kaldı.
“TAMAM” ve “DEVAM” tweetleşmesi 24 Haziran için bir prova gibiydi. Önemli ipuçları ve dersler içeriyordu.
“TAMAM” bloğu tümüyle taban inisiyatifi/hareketi niteliği taşıyordu. Hiçbir parti ya da kurumun emrine, yönlendirmesine dayanmıyordu. Aksine parti ve kurumları peşinden sürüklendi. Kendiliğinden halk hareketlerinin inanç, moral, kararlılık ve yaratıcılık özelliklerine tümüyle sahipti. Yaratıcı slogan ve espriler patlaması yaşandı yine. Bir tweeter kullanıcısının çok isabetli tanımlamasıyla “T A M A M” sosyal medyanın Gezi Direnişi gibiydi.
“DEVAM” ise yukarıdan gelen emirle harekete geçen maaşlı troller eliyle yürütülen resmi bir kampanya havasındaydı. Taban katılımı sınırlıydı. Hiçbir heyecan, kararlılık ve hele hele yaratıcılık emaresi yoktu. Kaybetme korkusunun yarattığı panik ve öfke net olarak dışa vuruyordu. Slogan ve görseller “resmi”ydi. En küçük bir espri (hatta çabası) bile yoktu. Küfür ve tehditler havada uçuşuyordu.
Buraya kadar anlattıklarımız bize iki önemli veri sunuyor. İlki uzun süredir AKP karşısındaki esas ve gerçek muhalefetin tümüyle taban inisiyatifine dayanan bir halk muhalefeti olduğunu “T A M A M” bize bir kez daha gösterdi. Türkiye’nin gerçek muhalefeti Gezi siyaseti, “Gezi Partisi”dir. Muhalefet partileri Gezi dinamiğine ket vurmadıkları (ki sıklıkla vurmuşlardır) ve gerek söylem gerekse pratik siyaset tarzı bakımından bu dinamikle uyum sağladıkları her konjonktürde bir umut ve başarı ortaya çıkmıştır. Haziran seçimleri, HAYIR kampanyası, Adalet Yürüyüşü ve son olarak “T A M A M”, muhalefet partilerin Gezi siyasetine az çok uyum sağladıkları örneklerdir. Ve hepsi de başarılı örneklerdir. Gezi eylemleri AKP’de “beyin ölümü” gerçekleşmesine neden olmuştu ve öyle görünüyor ki, AKP’nin siyasal ömrü de siyasetin üzerinde bir heyula gibi dolaşmaya devam eden Gezi ruhu sayesinde sonlanacak. AKP’nin Gezi korkusu hiç boşuna değildi. Bu konu önemli ve 24 Haziran sonrası daha ayrıntılı konuşmak icabedecek.
AKP’nin “beş benzemezler” diyerek birleşemeyeceklerini umduğu muhalefet partilerini tam tersine her kritik kavşakta birleşmeye sevk edende, ilkel bir Erdoğan karşıtlığı değil “Gezi” deneyimin gücü ve mirasıdır. Ufak tefek mırın kırın etmelere rağmen Gezi’de milliyetçi, Kürt, Alevi, Sünni, bazı İslamcılar, Kemalistler, sosyal demokrat ve sosyalistler vb. bir aradaydı. Sonra Haziran seçimlerinde, sonra “HAYIR” kampanyasında, sonra temsili de olsa Adalet Yürüyüşü’nde ve şimdi de “T A M A M”da yine beraberler…
Gezi hem söylem siyaseti hem de pratik siyaset alanında bir çağrı, yeni bir yol önerisiydi. Söylem siyasetinde neo liberalizme karşı sosyal ekonomi, Kürtleri de kucaklayacak yeni bir yurtseverlik, teokratik olmayan İslamcıları/dindarları da kapsayan yeni bir laiklik, özcesi yeni ve halkçı bir cumhuriyet çağrısıydı. Eylem siyaseti alanında ise daha katılımcı bir taban demokrasisi çağrısıydı. Siyasi aktörlerin bir kısmı bu çağrıyı karşılamaya hazırlıksız pek çoğu da isteksiz olduğu için hiçbir parti halihazırda Gezi’yi temsil edemiyor. Ama Gezi gerçek ihtiyacı dillendiren, birliktelik ve başarının tek mümkün yolu olarak gücünü tüm partilere dayatıyor. Önce Gezi Partisi olarak sonra HAYIR Partisi olarak ve şimdi de T A M A M Partisi olarak… Ve bu isimler adeta partili kimliği aşan daha gerçek, hemen benimsenen ve kapsayıcı bir üst kimliğe dönüşüyor. Dün insanlar birbirine a partisinden mi b partisinden misin diye değil Gezici misin, HAYIR’cımısın diye soruyorlardı. Bu seçim süresince de T A M A M ‘mı DEVAM’mı diye soracaklar…
Hiçbir partide tam olarak ifadesini bulamayan Gezi’nin güçlü ve gerçek muhalefet çizgisi dün HAYIR Partisi olarak, bugün TA M A M Partisi olarak fiziki bir siyasal varlığa dönüştü. Bir ada ihtiyacı vardı, hızla benimsenmesi ve hemen partiler üstü ortak bir kimliğe dönüşmesi de bundandır ve bu kez muarızının katkısıyla bu ihtiyaç giderilmiştir.
Seçim stratejisinin esası muhalefeti dar partisel kimlikleri üzerinden ayrıştırmak olan Erdoğan’ın onlara ayrışmayı zorlaştıracak bir üst/ortak kimlik hediye etmek durumunda kalması ise işin ironik yanıdır ve sanırım bitiş emarelerinden biridir.
T A M A M kimliği tüm muhalefeti birleştirerek tamamlayan çok önemli bir unsur olacaktır. Muhalefet unsurları da parti kimliklerini değil T A M A M ortak sloganını öne çıkarmalıdır. Özellikle de ikinci turda… Artık kimse kimseye partisini değil T A M A M’cı olup olmadığını soracaktır. Ve tesadüfen değil en uygun mecra olduğu için sosyal medyada yaşanan bu birleşme süreci, zaferin ancak bu yolla ve böylesi bir ortak isimle olası olduğunu hangi partiden olursa olsun tüm muhalif tabana açıkça göstermiştir.
Sosyal medya AKP’nin zayıf karnı, muhaliflerinse egemenlik alanı oradaki sonuçları abartmamak lazım diyenler çıkabilir ve haklıdırlar. Ama sayısal fark hiçbir zaman bu kadar büyük olmazdı. Bu bir göstergedir. Ama daha önemli gösterge bu vesileyle DEVAM’cıların kaybetmişlik psikolojilerinin açığa vurulmasıdır. T A M A M’cılara en büyük morali, sayılardan çok karşı taraftaki bu bozgun halini, panik ve öfke nöbetlerini görmek vermiştir.
Eğer seçim de büyük hukuksuzluklar, usulsüzlükler olmazsa, TAMAM gibi gözükmektedir. Ama sosyal medyada bile yapılan usulsüzlükler, uçuşan tehditler, müdahaleler iktidar cephesinin 24 Haziran da nelere girişebileceğine ilişkin de bir prova, bir somut uyarı mahiyetindedir.
Sonuç olarak iktidarın partisel kimliklere dayalı ayrıştırma politikalarını boşa çıkararak T A M A M bayrağı altında birleşilir ve seçim güvenliği konusunda azami önlemler alınırsa, muhalefetin zaferi çok ama çok yüksek olasılıktır.
Hiç unutmamak gerekiyor ancak birleşe birleşe “TAMAM” olacak…
Yorumlar
Popüler Haberler
Marmaray'da bir kişi intihar etti
Bahtiyar Aladağ isimli erkeğin katliamı: Ölü sayısı sekize yükseldi
DEM Parti eş genel başkan yardımcısı Sevtap Akdağ gözaltına alındı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Marmara Adası'ndaki toprak kaymasında göçük altında kalan ikinci işçinin de cansız bedenine ulaşıldı
İletişim başkanlığı, bakanlığın kreş yazısını doğrulayıp geri adım attı