Mahmut Üstün yazdı | Kaos veya katostrofi ya da yenilenme veya çürüme
Politikyol
Kaos kavramı gündelik siyasal dilde genellikle olumsuz anlamda kullanılır. Bunu bazen biz de yaparız, yapmışızdır... Oysa bu statükoculuğun dilidir.
Evet kaos bir kuralsızlaşma, düzensizleşme halidir. Buna kartların yeniden dağıtılması, oyunun yeniden kurulması süreci de diyebiliriz. Ama bu bir "anomi" hali değildir. Anomi hali salt bir kuralsızlaşma hali değildir, bununla birlikte bir değersizleşme halidir de. Bir umutsuzluk, bireycileşme, vahşileşme durumudur.
Oysa kaos durumunda bir umut ve tazelik vardır. Özellikle tüm alt sınıflar/ezilenler açısından müthiş bir özgürlük, zincirlerinden kurtulma halidir. Yeninin filizlenebileceği bir sosyal-siyasal habitustur. Yalnızca geriye yönelik değil ileriye yönelik aktörlerin ve umutların da varlığıdır. Hatta ikincisinin başat olduğu, tüm diğer siyasal konumlanışların bu ilerleme dinamiğine göre pozisyon aldığı bir durumdur. Kaos halinde geçici olarak gerici dinamikler -örneğin faşizm- başat hale gelse de, orta vadede mutlaka düzen içi ya da dışı bir yenilenme galebe çalar. Yeni bir denge durumu oluşur. Eskinin ortaya çıkardığı sorunlar sistem içi ya da dışı, bir biçimde aşılmış olur.
Bir de katostrofi olarak niteleyeceğimiz bir durum vardır. Katostrofi de bir kuralsızlaşma dönemidir. Ama anomiktir,yani müthiş bir değersizleşme, ahlaki çöküntü ve umutsuzluk atmosferidir de. Bir felaket ve barbarlık manzarasıdır.
Kaostan farklı olarak katostrofi deyim uygunsa "gericilikten gericilik beğen" seçeneği ile insanlığın yüz yüze kaldığı koyu bir karanlıktır. Kaos ile katostrofi arasındaki en büyük fark alt sınıfların/ezilenlerin kendi talepleri doğrultusunda aktif ve bağımsız bir seçenek olarak siyaset sahnesine çık(a)mamış olmasıdır. Kaos'u bir yenilenme habitusu haline getiren en temel unsurdan, yani bağımsız bir emek ve ezilenler hareketinden yoksunluk katostrofik hali tam bir çöküş, hücreleşme (gettolaşma), felaket ve barbarlık habitusu haline getirir.Sınıfsal, etnik, dinsel bütün gericilikler siyaset sahnesinin baş köşesine oturur.
Dünya da bugün hakim olan tablo, kaostan çok katostrofik bir haldir. Krizden devrimci bir sonucun üretilemediği ama aynı zamanda ilk sebebe bağlı olarak düzen içi reform olanaklarından da reel bir seçenek haline gelemediği bir umutsuzluk tablosu... Her yerde pıtırak gibi fışkıran gericilik, katostrofik faşizm...
Sermaye çevreleri bile bugünkü tablonun sürdürülemez olduğunu, üretimci ve paylaşımcı bir dönüşümün sitemin devamı açısından şart olduğunu dillendirirken, ne tek tek sermaye çevreleri ne de "kolektif burjuvazi" olarak devlet, böyle bir dönüşümü yapma iradesinden yoksun. Zira azgın bir rekabet içinde yaşamsal bir önem kazanan kısa vadeli çıkarlar bu dönüşüme izin vermiyor. 2. dünya savaşı ertesi böyle bir dönüşümü mümkün kılan en belirleyici unsur, sermaye düzeninin ensesinde devrimci bir emek/alt sınıf hareketin nefesini sıcak biçimde hissetmesiydi. O süreci yenilenmeci kılan, kaos olarak nitelememize yol açan da buydu.
Türkiye'de ise bu katostrofik süreci, çok daha açık biçimde yaşıyoruz.
Peki umut yok mu? Bugünkü katostrofik halden bir düzen haline geçiş şansı hiç yok. Katostrofik halin tek çıktısı felaket ve barbarlıktır. Ama katostrofiyi kaosa dönüştürmenin ve oradan yeni devrimci ve reformcu çıkışlara ulaşmanın olanakları pratik olarak mümkün. En azından bir on/on beş yıl önceye göre çok daha imkanlı. Ama elbette önce bu sürecin teorik ve politik bakımdan doğru biçimde bilince çıkarılması gerekir.
Bu katostrofik süreç elbette kullandığımız tüm kavramlarda olağan süreçlere ve kaos dönemlere göre belli farklılaşmalara yol açıyor. Dün işçi hareketine/sosyalizm tehdidine göre konumlanan faşizm bugün kimliksel parçalanma sürecine göre konumlanıyor örneğin. Devlet sermaye, emperyalizm bağımlı ülke, siyasi partiler sınıf temsilleri vb. alanlarında da stabil dönemlere göre doğal olarak farklılıklar söz konusu. Bu konuya da ayrıntılı değinmek gereklidir.
Ama bizi burada öncelikle ilgilendiren husus bu sürecin emekten yana/sol politika açısından yarattığı sonuçlardır.
Doğru bir dönem analizi olmayanın doğru bir politika üretmesi ve bu dönemin fırsatlarını aydınlanmacı ve eşitlikçi bir politik güce dönüştürebilmesi imkansız.
Gelecek yazımızda buradan devam edeceğiz...
Yorumlar
Popüler Haberler
Turabi Çamkıran, yangında tüm mal varlığını kaybetti
Menzil'de miras kavgası: Taş ve sopalarla birbirlerine girdiler
MHP'li İlyas Topsakal'ın torpil istediği belge ortaya çıktı
İddia: Ayşe Barım’ın şirketine bağlı çalışan Mert Demir ve Serenay Sarıkaya ifade verecek
Serbest bırakılmıştı: Dersine girdiği 12 yaşındaki öğrenciyi istismar eden müftü tutuklandı
Yeni kabine kulisi: 5 bakan gidici