Mustafa Necati’yi bilir misiniz? Hani 34 yaşında ölen o büyük devrimciyi. İsmini duyanlarınız vardır. Onu benden daha çok tanıyanlarınız, bilenlerinizde tabi. Ben onu okudukça ve tanıdıkça çok sevdim. O genç yaşında yaptıklarına ise hayran kaldım. Siz de okudukça ve tanıdıkça seveceksiniz diye düşünüyorum. Nereden çıktı şimdi bu Mustafa Necati diyenleriniz olduğunu biliyorum. Ben o eski Türkiye’yi bütün eksikliklerine rağmen çok sevdim. Ülkenin gidişatı beni o eski Türkiye’yi kuranları okuma ve anlamaya yöneltti. Dün Diyanet İşleri Başkanlığı denilen gerici kurumun fetvasını okuduktan sonra yine aklıma düştü Mustafa Necati. Be adam bu adam kimdir ne yapmıştır anlatsana diyenleriniz başlamıştır. Şimdi de bir de diyanet açıklamasından sonra neden aklına geldi diyenlerde vardır hani. Sizi bekletmeden anlatmaya başlayayım. Mustafa Necati 1894 yılında İzmir’de doğmuş, 1913 yılında İstanbul Hukuk Mektebi’nden mezun olmuş, bir müddet avukatlık yapmış; Özel Şark İdadisi’nde müdürlük ve Kız Öğretmen Okulu’nda öğretmenlik de yapmıştır. Üniversiteden mezun olduğunun ertesi yılı 1. Cihan Harbinin başladığı gözlerinizden kaçmamıştır sanırım. Savaş sonucunda savaşı kaybeden Osmanlı Devleti Mondros mütarekesini imzalamış ve yurdun dört bir yanı emperyalist devletler tarafından işgal edilmiştir. İzmir’in işgal edilmesi üzerine önce İstanbul’a kaçmış, daha sonra Balıkesir’e geçerek Kuva-yı Milliye hareketine katılmıştır. Balıkesir’de İzmir’e Doğru gazetesini çıkarmıştır. Bu gazete 75 sayı çıkmış, Mustafa Necati’nin bu gazetede 22 baş makalesi yayınlanmıştır. TBMM’nin açılmasından sonra Saruhan (Manisa) Milletvekili olarak Ankara’ya gelmiştir. Ülkenin işgalin yanı sıra, iç isyanlarla ve çetecilikle uğraştığı sırada İstiklâl Mahkemeleri kurulmuş; O, önce Sivas istiklâl Mahkemesi üyeliğine, daha sonra da ikinci dönem Kastamonu İstiklâl Mahkemesi başkanlığına getirilmiştir. 1923’de daha 29 yaşındayken çalışkanlığı, gözü pekliği ve istiklâl mahkemesinde gösterdiği başarılardan dolayı Mübadele İmar-İskân Bakanlığı görevine getirilmiştir. Bakanlığa getirilmesi o dönemin gazetelerinde sevinçle karşılanmıştır. İsminden de anlaşılacağı üzerine bu bakanlığın ana görevi Yunanistan’la yapılan Mübadele Antlaşması sonrası göç etmek zorunda kalan insanların göç işleri ve savaştan yenik çıkan ülkenin imar ve iskân işleriyle ilgilenmektedir. Mustafa Necati’nin Bakanlığı döneminde 155.585 kişi Türkiye’ye göç etmiştir. 3 Mart 1924 tarihinde yapılan 3 Devrim Yasası ile Hilâfet kaldırılmış ve buna bağlı olarak Şeri’yye ve Evkaf Vekâleti lağvedilmiştir. Ülke laiklik ve çağdaşlık yolunda hızla ilerlemeye başlamıştır. Bu yasaların çıkarılmasının üstünden üç gün geçmeden 6 Mart 1924 günü Mustafa Necati Adalet Bakanlığına getirilmiştir. 1 Mayıs 1924’deki Adalet reformu, onun zamanında yapılmıştır. Hâkimlere ve avukatlara hukuk fakültesi mezunu olma zorunluluğu da O’nun zamanında getirilmiştir. Eskiden böyle bir zorunluluk olmadığını da yazıdan çıkarmışsınızdır. Günümüzün avukatları ve hâkimleri bu yasadan dolayı bile ona çok şey borçludur. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Mustafa Necati Cumhuriyet’in kuruluş ve devrimci atılım dönemlerinde üç önemli Bakanlıkta görev almıştır. Bu bakanlıkların ikisinden yukarı da kısaca bahsettim. O’nun atandığı üçüncü Bakanlık görevi ise Milli Eğitim Bakanlığı’dır. Mustafa Necati 20 Aralık 1925 günü başladığı Milli Eğitim Bakanlığı görevini 3 yıl sürdürebilmiştir. Bu 3 yıllık görev süresi içinde yaptıkları ile Cumhuriyete ve eğitimimize büyük katkılar ve devrimci atılımlar yapmıştır. Köy Enstitülerinin mimarlarından İsmail Hakkı Tonguç, Bakanlığa atanan Muallimler Birliği Başkanlığından tanıdığı Mustafa Necati için: “O günlerde 32 yaşında, iri yapılı, genellikle güleç, babacan ama gerektiğinde sert, açık sözlü, art düşüncesiz, içtenlikli bir adamdı.” diye yazmıştır. (İ. Hakkı Tonguç, Canlandıracak Köy, s.244) Mustafa Necati Bakanlık merkezinde yeni bir kadrolaşmaya giderek Naif Atuf Kansu’yu müsteşarlığa getirmiştir. Dönemin en önemli düşün ve iş üreten kişilerini çevresine toplamış ve onlarla özenli bir çalışma ortamı sağlamıştır. İsmail Hakkı’nın Canlandırılacak Köy kitabında yazdığı gibi demokrat bir devlet bakanı olmanın ne demek olduğunu herkese göstermiştir. 789 Sayılı Maarif Vekâleti Teşkilât Kanunu 23 Mart 1926 tarihinde kabul edilmiştir. O zamana kadar kurulmuş olan Program Heyeti, İlköğretim Dairesi, Ortaöğretim Dairesi, Türk Asar-ı Atikası, Sicil ve İstatistik dairelerine ilâveten bu kanunla Dil Heyeti ve Talim-Terbiye Heyeti eklenmiştir. Ayrıca 1926 Bütçe Kanunu ile İnşaat ve Mektep Mimarisi, Mektep Müzesi ve Sağlık Daireleri kurulmuştur. Yine 789 sayılı yasa ile Maarif Eminlikleri ihdas edilmiş ve ülke 13 bölgeye ayrılarak buralara “Maarif Eminleri” atanmıştır. Bu sayede, bakanlık hizmetlerinin daha etkin bir şekilde yürütülmesi ve denetlenmesi yoluna gidilmiştir. Mustafa Necati meclis konuşmalarında her yıl üç bin öğretmen yetiştirmenin zorunlu olduğunu ve öğretmen okullarının yenileştirerek, niteliğinin artırılarak, köy okullarını geliştirilmesi gerektiğini, köy çocuklarının köyden alınıp şehirlerde okutulmasının yanlış olduğunu söylüyor ve köy yatılı okullarını, üç yıllık köy ilkokullarını savunuyordu. 789 sayılı yasadan yararlanılarak 1926/27 ders yılında Denizli ve Kayseri-Zencidere’de iki Köy Öğretmen Okulu açıldı. Uygulama için 30 dönüm tarla, 5 dönüm bağ, sebze bahçesi, arılık, fenni tavuk kümesleri vardı. Pratik çalışmalara özellikle tarıma önem verilecekti. Tarım, hayvancılık, sebze, peynir ve yağ yapılıyordu. ( İlhan Başgöz, Howard E. Wilson Türkiye Cumhuriyetin de Eğitim ve Atatürk s.150-151) Alın size Köy Enstitülerinin temeli. Büyük Harf Devriminin yapılması ve Gazi Eğitim Enstitüsü’nün kurulması da O’nun bakanlığı zamanındadır. Diyanetin açıklaması O’nu hatırlattı diye yazmıştım yukarıda ya. 9 yaşında çocukların evlendirilmesinden bahsedildiği günümüzden tam 91 yıl önce 1927-1928 eğitim-öğretim yılında var olan 70 ortaokulda karma eğitime geçilmesine karar vermiştir. 1928-1929 eğitim-öğretim yılında tüm liselerde karma eğitime geçilmiştir. Bugün kadının okumaması için saçma sapan birçok açıklama yapılırken o günlerde karma eğitimin gerçekleştirmenin ve arkasında dimdik durmanın o devirde büyük bir devrim olduğu da gün gibi aşikârdır. Hakkında yazacak çok şey bulunabilecek Mustafa Necati, 1 Ocak 1929 yılında daha 34 yaşında hayata veda etti. Ölümü yanlış bir apandis tedavisindendir. Falih Rıfkı Atay, Atatürk’ün Mustafa Necati’nin ölümüne çok üzüldüğünü şöyle anlatır: “Atatürk’ün ilk defa hıçkırıklarla ağladığını bu ölüm akşamı görmüştüm. ‘Ne evlattı O’ diye hayıflanıyordu. (Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Pozitif yayınları, s.513.) Müsteşarı Naif Atuf Kansu, Mustafa Necati için “O bir devrim ağacı gibi bize gölge verdi. Biz de Cumhuriyet’in eğitim atılımlarını onun siyasal gölgesinde gerçekleştirdik. Ağaç o idi, biz de bahçıvanlardık.” diyecekti.(Ceyhun Atuf Kansu, Cumhuriyet Bayrağı Altında, s.62) Günümüz gençliğine tavsiyem başka ülkelerin devrimcilerine öykünmek yerine ki onlarda büyük insanlardır. Ülkesinin büyük devrimcilerini araştırmaları ve onların resimlerini duvarlarına asmalarıdır.