İktidar ülkeyi soktuğu ekonomik bataktan dış güçlere ihracat yaparak çıkacağını sanıyor. Bu bataklıktan “Made in Turkey” yerine “Made in Türkiye” yazılarak çıkılacağına inanıyor. Sırf Durmuş Yılmaz haklı çıkmasın diye, geçen hafta sonu Lütfi Elvan’ı görevden almayan Erdoğan, bu hafta sonunda gece yarısı kararnamesi ile Made İn Turkey/Turkei/Turquie demeyi yasakladı. Bugünden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda “Made in Türkiye” diyeceğiz[1]. Neden “Türkiye’de Yapıldı” demiyoruz, o da ayrı soru ama kafa karıştırmaya gerek yok. “Made in Türkiye” denilecek. “Made in Türkiye” de… Tabi Türkiye’de Önce Vatan markalı nohutu bile Meksika’dan ithal etmiş olmamızın bu konuyla bir alakası yok. İhracatımızın %70’i ithal girdiyle diye feryat figan edenlerin de yok. Başkanlık sistemi böyledir.  Bir kişi karar alır geri yanı riayet eder.  %49,9999999 Başkanlık sisteminde etkisiz ve yetkisiz elemandır. Atı alan Üsküdar’ı Ahlat’ı Beştepe’yi, Marmaris’i geçer. Ben ihraç ürünlerini bilmem ama Hukuk faaliyetimizin arkasına direk “Türkiye’de İmal Edildi.” Hatta Osmanlıca terkibi ile “İmalat-ı Türkiye” yazsak en doğrusunu yaparız diye düşünüyorum. Avrupa Konseyinin dün Selahattin Demirtaş için yaptığı çağrıya karşılık bizim hukukumuz “İmalat-ı Türkiye” demekten başka izah yok çünkü[2]. Hayır, daha 2 gün önce PKK’nın (ayrıca FETÖ’nün, Ermenistan’ın, Yunanistan’ın) ama ille de PKK’nın finansörü, yardakçısı, işbirlikçisi olarak suçlanan Birleşik Arap Emirliği ile yanak yanağa poz verilmiş olmasa biraz ikna olacağız.
BAE ile her konuda anlaşabilirsiniz. Ama PKK’ya destek veriyor dediğiniz devletle anlaşıp, AİHM kararları ortada iken Demirtaş’ı terörist diyerek hapiste tutarsanız yaptığınız sadece “Made in Türkiye” hukuktan ibaret olur.
Fakat Avrupa Konseyi’nin; “Anayasa Mahkemesi’nin Demirtaş’ın başvurusunu incelemeyi, en kısa sürede ve AİHM’nin ilkeleriyle ve kararlarının esaslarıyla en uyumlu olacak şekilde tamamlayacağı ümit edilmektedir” ifadesine karşı; iktidarın sessiz kalmaya, bunu iç politika malzemesi yapmaya devam edeceğine maalesef eminiz. Konsey sadece Demirtaş da değil Kavala için de tavrını gösteriyor. Bundan sonra Bakanlar Komitesinde ihlal süreci başlatılacak. Tabi 19 Ocak 2022’ye kadar Kavala serbest kalmazsa. İktidar ülkeyi soktuğu ekonomik bataktan dış güçlere ihracat yaparak çıkacağını sanıyor. Bu bataklıktan “Made in Turkey” yerine “Made in Türkiye” yazılarak çıkılacağına inanıyor. Türk insanının onlarca yıl kendi milli parası üzerinden yaptığı tasarrufu, birikimi Moğol istilası gibi talan ederken “yıkıcı, insafsız, insane (akıl dışı)” devalüasyonun, mucizevi biçimde enflasyon yaratmamasını sağlayarak da, sözde istikrarı bizlere empoze ediyor. Bütün bunların George Orwell’in 1984’ü yazarken aklına gelenlerden çok daha beter olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Orwell’in bu kitabı yazdığı yıl 1948’di. Daha Erdoğan bile doğmamıştı. 5 sene vardı. Bugün Orwell’den 73 sene sonra bize 1984 senaryosu çizmekten çekinmeyen bir iktidar bloku ile karşı karşıyayız. BAE ile her konuda anlaşabilirsiniz. Ama PKK’ya destek veriyor dediğiniz devletle anlaşıp, AİHM kararları, Konsey bildirisi ortada iken Demirtaş’ı terörist diyerek hapiste tutarsanız, yaptığınız sadece “Made in Türkiye” hukuktan ibaret olur. Dünyanın en güzel coğrafyasında insanları Çinli misali, “3 Otuza çalıştırıp ihracat yapacağım” diye parayı pul etme hakkınız yoktu. Bunu, hayali, gerçek ötesi, artık Cübbeli’yi bile ikna etmeyen siyasal İslam projeniz için yaptınız. Adam “kitlemi kaybediyorum” diye ağlıyor[3]…. Ülkede camiler çoğalırken cemaat yok oldu. %99’u Müslüman ülke olabiliriz ama camiye cumaya bile gidenlerin oranı bunun çok altında. Bunun sizin kafanızda yarattığınız, gerçekliği olmayan insan modelini vaz etmekten kaynaklandığını anlamanız şart. Bu sizin diğer taraf için karnenize girdi.
İşinize gelince 3 ayda bir seçim yapıp, gelmeyince mızıkçı çocuklar gibi seçimden kaçıyorsunuz. Buna da “Made in Türkiye” politika dense yeridir.
Ama bu taraftaki karneniz de gayet berbat. İşinize gelince 3 ayda bir seçim yapıp, gelmeyince mızıkçı çocuklar gibi seçimden kaçıyorsunuz. Buna da “Made in Türkiye” politika dense yeridir. Selahattin Demirtaş sizin günah keçiniz olarak daha ne kadar hapiste kalacak? Hapiste tuttuğunuz sadece Demirtaş değil, bizatihi Türkiye’nin dünyayla ilişkisi, irtibatı saygınlığıdır. PKK’nın baş destekçisi dediğiniz ülke ile can ciğer kuzu sarması olup, Avrupa nezdinde aklanmış bir siyasetçiye terörist muamelesi yapamazsınız. Yaparsınız ama saygınlığınız, inanılırlığınız, ikna ediciliğiniz diptedir. Buna da “Made in Türkiye” Diplomasi diyoruz. Bunların hiç birini umursamadığınızı biliyoruz. Sizin için seçimi ne pahasına kazanmaktan öteye gitmeyen demokrasi literatüründe Selahattin Demirtaş, ayranın yanındaki lahmacun gibidir. Ancak unutmayın ki o “Made in Türkiye” yazan ihraç mallarını da size bu uyarıyı yapan Avrupa’ya satmayı hayal ediyorsunuz. [1] https://onedio.com/haber/resmi-gazete-de-yayimlandi-made-in-turkey-ibaresi-kaldirildi-1022594 [2] https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/son-dakika--avrupa-konseyinden-selahattin-demirtas-cagrisi-1889817 [3] https://onedio.com/haber/cubbeli-ahmet-ten-erdogan-a-nas-tepkisi-burasi-seriat-devleti-mi-1022416