Ülkedeki tüm karar alma mekanizmalarının Beştepe’ye bağlandığı bir sistemde hiçbir siyasetçi ve bürokrat, Helmut Schmidt gibi karar alma ve inisiyatif üretme cesaretini gösteremedi. Türk tipi başkanlık rejimi, kurtarma çalışmalarındaki aksamaların ve yanlışların en temel sebebi oldu. 6 Şubat tarihinde Türkiye’yi vuran iki deprem, neden olduğu can kayıpları ve tahribatlar kadar acil müdahale ve kriz yönetimi konusundaki derin eksikleriyle de epey konuşuldu, konuşulmaya devam edilecek. Özellikle depremin ilk saatlerinde (hatta ilk günlerinde) ordunun sahada olmaması çokça eleştirilen ve can kayıplarının artmasına yol açan bir husustu. Peki böyle bir felaket ve kriz anında daha farklı bir eylem planı mümkün müydü? Bu soruya somut bir yanıt verebilmek için gelin hep birlikte 1962’ye, Hamburg’a gidelim ve iyi bir kriz yönetimi nasıl olabiliyormuş, onu görelim. Almanya’nın savaş sonrası dönemde yaşadığı en büyük doğa felaketlerinden biri, şüphesiz Şubat 1962’de gerçekleşen ve özellikle Hamburg’da büyük bir yıkıma yol açan “Sturmflut” felaketiydi. Resmi verilere göre 315 kişinin öldüğü, 20 binden fazla insanın evsiz kaldığı, yüzlerce binanın yıkıldığı ve kentteki elektrik ve telefon şebekelerinin harap olduğu bu felaketin en önemli detayı, kentin yaklaşık altıda birinin sular altında kaldığı ve normal şartlarda binlerce kişinin ölebileceği bir olayın çok daha az kayıpla atlatılabilmesiydi. KRİZ ANLARINDA DOĞRU KARARLARI ZAMANINDA ALABİLMEK: HELMUT SCHMİDT OPERASYONELLİĞİ Kuzeyden gelen ve kenti koruyan yağmur setlerini bir bir yıkan fırtına ve sel dalgası Hamburg’a ulaştığında belediye başkanı Paul Nevermann Münih yakınlarda bir hastanede tedavi görüyordu, dolayısıyla görevinin başında değildi. Hamburg eyaletinde İçişleri senatörü olarak görev yapan Helmut Schmidt, hukukçulara ve bürokratlara danışıp zaman kaybetmektense hemen harekete geçmeye karar verir. Zira Başkan Nevermann’dan talimat almaya vakit yoktur ve ayrıca iletişim kanalları büyük ölçüde kesildiğinden felaketin boyutları kestirilemiyordu; daha kötüsü “Tüm Hamburg sular altında kalıyor” şeklinde bilgiler geliyordu. Schmidt, Hamburg’da belki de daha felaketin ilk anlarında binlerce kişinin ölmüş olabileceğinden korkuyordu, kentte tam bir belirsizlik havası hakimdi.
Alman ordusundan, NATO birliklerinden ve sivil savunma ekiplerinden oluşan yaklaşık 40 bin kişilik tam donanımlı kurtarma ekibi, Hamburg’un her noktasında binlerce insanın hayatını kurtarıyordu ve bu mükemmel kriz örgütlenmesi temel olarak Schmidt’in organizasyon ve karar alma başarısının ürünüydü.
Aynı zamanda Federal Meclis’te Savunma Komisyonu üyeliğini sürdüren eski bir asker olan Helmut Schmidt, bu felaket dalgası karşısında kontrolü ele almak için ordu ile yakın bağlantılarını da kullanarak, orduyu iç görevlerde kullanma yasağını delmek pahasına, kısa sürede Hamburg ve çevresindeki ordu birliklerini harekete geçirir. Kentin farklı noktalarından haber almaya çalışan Schmidt, felaketin boyutu karşısında ordunun da yeterli olmayacağını tahmin ederek NATO Başkomutanı Lauris Norstad ile iletişim kurar, 100 adet helikoptere ihtiyacı olduğunu bildirir. Kısa sürede harekete geçen NATO uçakları, yardım ekipmanları ve kurtarma operasyonlarında görev alacak askerler Hamburg’a doğru yola çıkar. Kuzey Almanya’daki askeri birliklerden de destek sağlayan İçişleri Senatörü Schmidt, felaketin ilk saatlerinde kontrolü ele almıştır ve ağırlıklı olarak asker destekli bir organizasyonla kurtarma operasyonlarını yönetir. Alman ordusundan, NATO birliklerinden ve sivil savunma ekiplerinden oluşan yaklaşık 40 bin kişilik tam donanımlı kurtarma ekibi, Hamburg’un her noktasında binlerce insanın hayatını kurtarıyordu ve bu mükemmel kriz örgütlenmesi temel olarak Schmidt’in organizasyon ve karar alma başarısının ürünüydü. Peki bunun sonucu ne oldu? Hamburg kentinin yaklaşık altıda birinin sular altında kaldığı ve yüzlerce binanın yıkıldığı korkunç bir felaketin daha da büyüyüp ölü sayısının birkaç bini bulması önlendi. Felaketin ilk anlarında Hamburg kentinin artık hiçbir şansının kalmadığına dair karamsar yorumlar, zamanında ve kararlı müdahalelerle boşa çıkartılmıştı. Ayrıca bu olay Schmidt’in hayatında da bir dönüm noktası oldu, kriz yöneticisi olarak Almanya çapında tanındı ve ulusal siyasette yükselmeye başladı.
Kentinde yaşayan insanları kurtarmak uğruna anayasayı, teamülleri ve bürokrasiyi tereddüt etmeden çiğneyen, insan üstü bir çabayla binlerce insanın hayatını kurtaran Helmut Schmidt, devletin yurttaşını yaşatmak için var olduğunu bize bir kez daha anımsatıyor.
PEKİ İÇİŞLERİ SENATÖRÜ HELMUT SCHMİDT, TAM OLARAK NE YAPTI? “Belediye başkanı şu an hasta yatağında, ondan talimat almadan hareket edemem” demedi, kriz anında inisiyatif alarak hızlı ve doğru kararları aldı. Almanya’da yasaların orduyu iç görevlerde kullanma yasağını delme pahasına ordu birliklerini derhal kurtarma süreçlerine dahil etti. Bununla da yetinmedi, NATO birliklerini yıldırım hızıyla Hamburg’a davet ederek kurtarma süreçlerinde NATO askerlerini ve ekipmanlarını efektif şekilde kullandı. Polis ve sivil savunma ekipleri de tamamlayıcı bir unsur olarak kurtarma süreçlerinin her bölgeye ulaşmasında yardımcı oldu. Türkiye’nin siyasetçilerinin ve bürokratlarının, 1962 Hamburg sel felaketindeki kriz yönetiminden alacağı pek çok ders var. Acil ve doğru kararların alınması gereken anlarda saatler boyunca üstlerden talimat beklemenin gereksizliği ve öldürücülüğü, büyük boyutlu felaketlerde mutlaka ordudan yararlanılması gerektiği ve NATO başta olmak üzere erişilebilen tüm askeri kuvvetlerin kurtarma süreçlerine katılabilmesi, akla ilk gelenler. NATO’nun en büyük ordularından birine sahip olan bir ülkede, felaketin ilk saatlerinde ordunun ortada olmamasının mantıklı bir açıklamaya ihtiyaç duyduğu da çok açık. 6 Şubat depremlerinde özellikle ilk günlerdeki müdahale süreçlerindeki ciddi aksamalar ve yetersizlikler, kriz yönetiminin ne kadar önemli ve hayati olduğunu bir kez daha gösterdi. Ülkedeki tüm karar alma mekanizmalarının Beştepe’ye bağlandığı bir sistemde hiçbir siyasetçi ve bürokrat, Helmut Schmidt gibi karar alma ve inisiyatif üretme cesaretini gösteremedi. Türk tipi başkanlık rejimi, kurtarma çalışmalarındaki aksamaların ve yanlışların en temel sebebi oldu. Kentinde yaşayan insanları kurtarmak uğruna anayasayı, teamülleri ve bürokrasiyi tereddüt etmeden çiğneyen, insan üstü bir çabayla binlerce insanın hayatını kurtaran Helmut Schmidt, devletin yurttaşını yaşatmak için var olduğunu bize bir kez daha anımsatıyor. Umarım yurttaş odaklı bu siyasal irade ve cesaret, günün birinde Türkiye’deki siyasetçi ve bürokrat sınıfında da tezahür edebilir. --- Not: https://geschichtsbuch.hamburg.de/epochen/sechziger-jahre/helmut-schmidt-in-den-sechziger-jahren/  Sel felaketiyle ilgili daha detaylı bilgilere buradan bakılabilir. Yazıda buradaki bilgilerden yararlanılmıştır.