“Keşke; kurultayınızda yapılan seçimin birinci turunun ardından Kılıçdaroğlu danışmanlarını dinleyip ikinci tur seçimleri zorlamak yerine, bir yanına Özgür Özel’i diğer eline de mikrofonu alıp ‘yolun açık olsun Sayın Genel Başkanım, bundan sonra her daim yanında ve arkanda olacağım” deseydi. Her sabah kalktığında önce hafif bir kahvaltı yapar ardından sahile iner ona sevgi gösterisi yapan sokak hayvanlarını güle oynaya besler sonra onların minnet dolu bakışları arasında tekrar evinin yolunu tutardı. Bu sabah da aynı amaçla sahile inmiş dört ayaklı sevgili dostlarıyla hasbihal etmiş, evine doğru yürürken eski komşusu Hırdavatçı Cafer Beye rastlamıştı. “Merhaba” demişti Cafer Bey, oda “merhaba” diye cevapladıktan sonra evine doğru yürümeye devam etmek istemiş ama komşusu buna müsaade etmemişti. “Bilirim sen kahvaltını sabah erken vakitlerde yaparsın Kasım Abi” diye düşmüştü ardına. “Gel şu mesire alanında birer kahve içelim, danışacaklarım var sana”. Kasım Baba kadirşinas komşusunun ısrarı üzerine onu kıramamış onunla bir fincan kahve içmek ve derdini dinleyip sohbet etmek üzere ardına düşmüştü. Cafer Bey üç kuşak öteden CHP’li bir aileye mensuptu. Evli ve üç çocuk babasıydı. Uzun yıllar esnaflık yapmış, sonunda kendini emekliye ayırıp işini oğullarıyla damadına devretmişti. İyiliksever bir insandı. O pek söz etmese de, yoksul üniversite öğrencilerine burs verdiği bilinirdi. Biraz dereden tepeden sohbet ettikten sonra Cafer Bey nihayet asıl meseleye gelmişti! “Biliyorsun Kasım Abi biz aileden CHP’liyiz; rahmetli babam, dedem, dedemin babası hep Atatürkçüdür”. “Bizim partinin 38’inci Olağan Genel Kurulu geçen hafta Ankara’da yapıldı”. “Uzun yıllar sonra ilk defa bu kurultayda yapılan seçim sonucunda Genel Başkanımız değişti”. “Eski Genel Başkanımızın çok başarılı olduğunu söyleyemem ama temiz, dürüst, adil ve çok beyefendi bir insandı”. “Alevi olduğu için haksız eleştirilere de muhatap oldu”. “Bizim kurultaylarımız oldukça ateşli geçer malum”! “Bu kez de öyle oldu”. “Yeni seçilen Genel Başkanımız, adaylık konuşması sırasında kantarın topuzunu kaçırdı, epeyce bir haksızlık da etti”! “Kendisi eleştirdiği işlerin göbeğindeki üç beş isimden biri değilmiş gibi suçladı eski Genel Başkanımızı”. “Hatta bir ara eski Genel Başkanımızın eşinin, itiraz eden görüntüleri yansıdı ekranlara”. “Sonrasında eski Genel Başkanımız kurultaydan sessizce ayrılıp gitti”. “Anlayabildiğimiz kadarıyla uğurlayanı bile olmadı o giderken”. “Koskoca parti adeta ortadan ikiye yarılmış gibi hissediyorum”. “Sosyal medya mecralarında partiden istifa eden yüzlerce insan paylaşım yapıp duruyor”. “Önümüzde de yerel seçimler var”. “Ne olacak şimdi bizim halimiz”? Kasım Baba; Cafer Bey konuşurken onun ezberini hiç bozmadan dinledi, araya falan girmedi. Gıkını çıkarmadan dikkatle kulak verdi ona. İçinde bulunduğu duygu durumunu anlamak için özel bir çaba sarf ediyordu belli ki! Kahvesinden bir yudum alıp söze başladı ”bak Cafer Bey” dedi. “Sen bu işi biraz duygusal yönden ele alıyorsun”. “Bunda Alevi bir arkadaşımız olmanın da etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum”. “Ne alaka” diye araya girdi Cafer Bey. “Şöyle ki” diye devam etti Kasım Baba “bizim ülkemizde bu mesele hala kanayan bir yaradır”. “Kürt sorununda da, Alevi meselesinde de bu toplum hep ikircikli davranmıştır”. “Kürt kökenli vatandaşlarımız demiştir mesela, ‘kürt’ d(iy)ememiştir”. “Aleviler de bizden derken, 'de' sözcüğünün bile ayrımcılık içerdiğini bir türlü kabullen(e)memiştir”. “Neyse bunlar uzun mevzular, biz gelelim senin sorduğun soruya”. “Birincisi genel kurulunuz memleketin derdine derman olmaktan uzak olsa da, kendi iç ilişkileriniz açısından bakıldığında, birkaç kritik hata dışında pek de fena geçmedi bana göre”. “Bunu şunun için söylüyorum, iktidara talip olan bir partinin Genel Başkan Adayları, hazır televizyonlar canlı yayın yaparken, bu fırsatı değerlendirir geleceğe dönük projelerini falan paylaşırdı toplumla, sizin kurultayınızda böyle şeyler olmadı”. “Daha çok kendi ‘iç meselelerinize’ odaklandı kurultayınız”. “Herkes çıktı kürsüye, kendi meşrebince fikrini söyledi”. “Hatipler zaman zaman haddini aşan konuşmalar yapmış olsa da o kısma fazla takılıp kalma sen”. “Kurultay heyecanı ile konuşurken bazen çizmeyi aşabiliyor insanlar”. “Uzun zaman sonra bir partinin, üstelik Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanı seçim yoluyla değişti”. “Zaten somut olarak değişen tek şey de Genel Başkanınız oldu, bundan sonrasını hep birlikte göreceğiz”. Lafın burasında durdu, sigarasından derin bir nefes çekti, karşısındakini incitmemeye özen gösteren bir ses tonuyla “sen ‘Kılıçdaroğlu temiz, dürüst, adil ve çok beyefendi bir insandı’ diyorsun ya, burada atladığın çok önemli bir şey var”. “Bu meziyetlere sahip olması onu iyi bir Genel Başkan yapmaz”. “Her Genel Başkandan da ‘Lider’ olmaz”! “Lider olmak bambaşka bir şeydir”. “Tayyip Erdoğan size göre kötü biri olabilir ama bu onun temsil ettiği kitleler açısından iyi bir Genel Başkan ve başarılı bir Lider olarak kabul edilmesinin önünde engel teşkil etmiyor gördüğün gibi”. “Adolf Hitler dünyanın başına bela olmuş, milyonlarca insanın ölümüne yol açmış tarihin en alçak insanlarından biridir ama yaşadığı dönemde, öyle ya da böyle Alman Halkını peşinden sürüklemeyi başarmıştır, çünkü liderdir”! Burnundan dumanlar çıkarırken başını iki yana sallayıp sözlerini sürdürdü “neyse, kaldığımız yerden devam edecek olursak, kurultayınız üç gün sürdü. Dört yüze yakın Parti Meclisi, yüze yakın da Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi adayınız vardı. Bunlar bence çok önemli”. “Kısa bir süre önce ‘İktidar Partisi AKP'de kongre yaptı, bir günde bitiverdi”. “Genel Başkan adayı tek, kürsüde konuşma hakkı olan kişi tek, seçimlere girilen liste bile tek”. “Al sana Tek Adam Rejimi”! “Kurultay heyecanı ile konuşurken bazen çizmeyi aşabiliyor insan(lar) dedim ya, bak işte burası gerçekten çok önemli”. “Çünkü; hiç unutmamak lazım ki; Pir Sultan Abdal idam edileceği sırada başı dik, alnı açık darağacına doğru yürürken, Hızır Paşanın emri üzerine taşlanmaya başlandığında, kendisine atılan irili ufaklı taşları hiç umursamamış ama musahibi Ali Baba ona gül attığında, ‘ille dostun bir tek gülü yaralar beni’ demiştir”! “Neden böyle demiştir”? “Çünkü Ali Baba onun musahibi, dostu, arkadaşı, yoldaşı, sırdaşı, can dostu, can kardeşidir de ondan”! “Sizin partinin şu an görünür yüzü olan hemen herkesi eski Genel Başkanınız getirdi bulundukları mevki ve makamlara”. “Hepsinin ona ahde vefa borcu olduğu da açık”. “Gökten zembille inmediler”. “Mesela ben ne İmamoğlu’nun adını bilirdim, ne de şimdiki Genel Başkanınızın adını duymuşluğum vardır”. “Ne zaman ki, Kılıçdaroğlu onları belli mevkilere aday gösterip seçilmelerinin önünü açtı, ya da önemli mevkilere atadı, o zaman tanıdık biz hepsini”. “Sonra bu adamlar sıradan insanlar da değil”. “Her daim Kılıçdaroğlu’nun en yakınında bulunan kadrolar”. “Kılıçdaroğlu sırtına vurulan hançerlerden bahsederken iki ayrı hançerden bahsediyordu aslında”! “Biri Altılı Masa toplantıları içerisinde yaşadığı olumsuzluklar ve özellikle İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in önce masayı terk edip ardından geri dönmesi vakasıydı, diğeriyse parti içindeki bu tip adamlar”. “Üzülerek söyleyebilirim ki, parti içinde, ya da dışında yer alan tüm Brütüs’ler(in)i kendisi var etti, hepsinin eline -sonradan onu sırtından vuracak olan- hançerleri kendi elleriyle verdi Kılıçdaroğlu”. Cafer Bey Kasım Babayı dinlerken sakinleşmiş, yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı. Sohbetin başındaki gergin hali geçmiş sanki ruhu biraz huzur bulmuştu. Devam etti Kasım Baba “en kısa zamanda yeni Genel Başkanınız bir yolunu bulup eski Genel Başkanınız Kılıçdaroğlu’nun gönlünü almazsa, pek de iyi şeyler olmayabilir diye düşünüyorum”. “Bu arada partinin Genel Başkanı değişti diye partiden ayrılanlara da, oy vermem diye bağırıp çağıranlara da fazla kulak asmayın”. “Şu anda herkes duygusal davranıyor, zaman içinde bu tür çıkışlar giderek sönümlenir ve sonunda mantık galip gelir”. “Ancaak” diye devam etti “sağda solda”, “Alevi Çetesini, Dersimli Çetesini genel merkezden tasfiye ettik falan filan diye gevezelik edenlerin bir an önce sesini kısmaz, gereğini yapmazsanız bundan inanılmaz zarar görürsünüz haberiniz ola”. Genel Başkanınızın seçim yoluyla değiş(tiril)mesi başka bir şeydir, milyonlarca aleviyi karşınıza almak çok başka”. “Partinizin aldığı oyun yarısına yakını alevilerindir bunu hiç aklınızdan çıkarmayın”. “Kılıçdaroğlu hata yapmadı mı”? “Çok, hem de inanılmaz çok”. Saymaya kalksam saatlerce konuşabilirim”. “Peki, şu anda Kılıçdaroğlu’yla ilgili sağda solda atıp tutanlar, düne kadar onun önünde düğme iliklemiyorlar mıydı”? “O tarihlerde partide alabildiğine etkin pozisyonlarda değiller miydi”? “Sen de biliyorsun ki, bu iki sorunun da cevabı evet”! “Sen Kılıçdaroğlu hakkında laf söylesen pek bir şey diyemem ama onlar hakikaten terbiye sınırının ötesine geçmiş durumdalar”. “Adnan Menderes’ten bu yana kaç seçim kazandı ki CHP, şimdi seçim kaybetti diye Genel Başkan değiştirsin”? “Daha birkaç ay önce Özgür Özel’i kendisinin yerine Meclis Grup Başkanı yapan Kılıçdaroğlu’nun, kendisinden sonra onun Genel Başkan olmasını istediğini hepiniz söylemiyor muydunuz? “Yaşar Kemal İnce Memed kitabının bir yerlerinde der ki; ‘insanlarla oynamamalı, bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli”. “İnsanın onuruyla oynamamak lazım”. “Selvi hanımı ben televizyonlardan tanırım ama eminim ki Özgür Özel onun elinden yemek bile yemiştir”. “Bence Özgür Bey, o kadar sakin ve hanımefendi bir kadını bile isyan ettirdiğine göre, büyük hata ettiğini kabul edip, acilen gönlünü almak zorunda”. “Keşke; kurultayınızda yapılan seçimin birinci turunun ardından Kılıçdaroğlu danışmanlarını dinleyip ikinci tur seçimleri zorlamak yerine, bir yanına Özgür Özel’i diğer eline de mikrofonu alıp ‘yolun açık olsun Sayın Genel Başkanım, bundan sonra her daim yanında ve arkanda olacağım” deseydi. “Keşke; 13 yıllık Genel Başkanınız kurultay salonunu sessizce terk etmeseydi”. “Keşke; İmamoğlu Divan Başkanı sıfatıyla eline mikrofonu alıp, ‘değerli arkadaşlar Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu kurultayımızdan ayrılmak üzeredir, kendisini hep birlikte uğurluyoruz’ deyip bütün kongre delegeleriyle birlikte eski Genel Başkanına makam arabasına kadar eşlik etse ve onu alkışlar arasında uğurlasaydı”. “Olması gereken buydu aslında ama biliyorsun ‘keşke’ demekle işler yoluna girmiyor”. Cafer Bey aradığı cevabı bulmuş gibiydi! Minnettar gözlerle baktı Kasım Abisine. “Peki” dedi “sence bundan sonra ne olur Kasım Abi her şey normale döner, işler yoluna girer mi”? “Genel Başkan kim olursa olsun biz aynı partinin üyeleriyiz”! “Hepimiz Atatürkçüyüz”. “Günün sonunda hepimiz aynı idealin, aynı inancın takipçileriyiz yani”. “Gazi Mustafa Kemal’in partisi bundan zarar görür mü”? “Herkes aklını başına alır, üzerine düşen görev ve sorumluluklara uygun davranırsa elbette ki tüm sorunlar aşılabilir” dedi Kasım Baba. “Dün Özgür Özel’in Kılıçdaroğlu’nu önce eşiyle birlikte evinde ziyaret etmesi, ardından CHP Genel Merkezinde düzenlenen Devir Teslim Seremonisi de gösterdi ki; henüz aradaki buzlar çözül(e)memiş, örülen duvarlar yıkıl(a)mamış, konulan mesafeler de aşıl(a)mamış”. “Belirli bir süre böyle olmasını da normal karşılamak lazım”. “Kolay değil tam 13 yıl boyunca Genel Başkanlık yapmış bir insanın ve onu seven milyonların yeni duruma adapte olması elbette belirli bir zaman alır”. “Önemli olan işte tam da bu dönemde Özgür Özel tarafından; Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve tabii ki eşi Selvi hanımın sık sık ziyaret edilmesi, fikirlerine başvurulması, onların gönlünün hoş tutulması ve aradaki mesafenin aşılabilmesi için gereken çabayı ve özeni göstermekten geri kalmamasıdır”. “Bu özen ve nezaket süreklilik kazandığı sürece partiniz kazanır, siz kazanırsınız”. “Bilirsin benim açımdan seçim(ler); emekçileri ve ezilenleri uyutabilmek amacıyla uydurulmuş hikaye(ler)dir Cafer Bey”. “Ben size göre imkansız olanın peşindeyim”. “Devrimden ve sosyalizmden yanayım”. “Onun için benim baktığım yerden manzara çok daha farklı görünüyor”. “Bence sizin genç Genel Başkanınız, önce kendi Genel Başkanlığını ispat etmek zorunda kalacak”. “Herkes aslolanın İmamoğlu olduğunu görüyor”. “Sistem kendisine yeni bir çıkış yolu arıyor ve o çıkışın anahtarı olarak görülen isimlerden biri de Ekrem İmamoğlu”. “O, mecbur kalmadığı sürece CHP Genel Başkanı olmaya pek de niyetli değil, onun hedefi çok daha büyük gibi geliyor bana". "2028 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin, belki de daha erken bir dönemde mesela 2025 yılı civarında yapılması muhtemel bir Erken Genel Seçimin en güçlü adayı olarak karşımıza çıkarsa pek de şaşırmam doğrusu”. “Şimdi gelelim sona, bence dereyi görmeden paçaları sıvamayın derim canım kardeşim”. “Tayyip Erdoğan’ı da çok hafife almayın”! “Daha yerel seçimler var". “Ondan önce sizin Tüzük Kurultayınız var”. “Yerel Seçimlerde aday belirlerken yaşayacağınız sıkıntılar var”. "Anayasa değişikliği tartışmaları var". "İçinizdekilerin yanı sıra, sizin partinin listelerinden seçilip meclise girmiş başka partilerin sağcı milletvekilleri de var”. “Var da var”! “Onun için bugünden neyin ne olacağını, nerelere varacağını kestiremezsiniz”! “Yeni Genel Başkanınızın bir tek sözü hoşuma gitti". “Sokaklarda olacağız dedi”. “Bak bu iyi bir başlangıç”. “Ama arkasının da gelmesi, getirilmesi lazım”. “Önce sokağa çıkın bir hele, sonra sokaklarda sizinle beraber olanlarla birlikte seçimlere girmeyi de düşünebilirsiniz belki”…