Kendiliğindenliğe övgü: Gerçeküstücülük
Politikyol
Gerçeküstücülük (sürrealizm), yirminci yüzyılın kaotik ortamına, dönemin küresel sanat başkenti Paris’ten sızdı. Dar bir grubun görüsünden, belki de başlangıçta tek bir zihinden, André Breton’un kendininkilerden başka hiçbir fikirler bütününe saygı duymayan anlağından saçılan ve modernist akla saldıran gerçeküstücülük, gerçeğin odağını kaydırıyor, tıpkı yirminci yüzyılda basit antenlerle yayın alan tüplü televizyonlarda zaman zaman görüntünün karıncalanmaya yüz tutarak görselleri çiftlemesi ve renkleri bozması gibi, sanat yapıtlarında temsil edilen her imgeyi, temsil değerlerinin dışına taşırarak, alışılmadık bağlamlara yerleştiriyordu.
İlk kez 1917’de Apollinaire’in türettiği gerçeküstücülük terimini, 1924’te Breton bir manifestoyla anlamlandırdı. Bu anlamlandırmanın kendisi de gerçeküstücüydü, manifestonun, aklın bilincini dışlayan bir dili vardı. Rasyonalitenin her şeyi tanımlamaya eğilimli, sistemli bir düşünce zincirini takip ederek, mantıksal neden sonuç ilişkileri içerisinde tanımdan tanıma geçen düzenli evreni, gerçeküstücülük manifestosunda yeriliyor, manifesto, yirminci yüzyılın bireye hissettirdiği düzensizlik hissiyatını sanatta temsil etmeye adaylığını koyuyordu.
Ruhsal Kendiliğindenlik
Breton’un tanımına göre gerçeküstücülük, kişinin sözlü, yazılı veya farklı bir yolla, düşüncenin gerçek işleyişini ifade etmeyi denediği, en arı halindeki ruhsal kendiliğindenliktir. Aklın her türlü denetiminden uzaktır, ahlaki ya da estetik her türlü kaygıdan bağışıktır. Düşüncenin gerçek anlamdaki işleyişidir. (Breton A. , 1968, s. 412; Breton A. , Sürrealizm Manifestosu, 2010, s. 203)
Breton’un “ruhsal kendiliğindenlik” tanımlaması, yaratıların mantık, ahlak ya da estetik yargılarla biçimlenmeden, doğrudan bilinçdışından taşmasının ifadesidir. Asal gerçek ve gerçek sanat, ironik bir şekilde kişinin yüzeyindeki bilinçte değil, derinliğindeki bilindışındadır. Bilinçdışı, yaratıcılığın, sanatsal üretimin ve gerçeğe ulaşmanın en yetkin başvuru kaynağı olarak kutsanır. Düşün öngörülemeyen her şeye erişme kapasitesi, yalnızca öngörülebilir olana sıkışmış mantığa üstün görülür. Gerçeküstücülükte bilinç, yalnızca bilinçdışına ulaşmanın aracı olduğunda kıymetlidir.
Mantığın Muhafızlığı
Gerçeküstücülüğe göre bilinçdışı, baskı altında tutulmuş, küçümsenmiş, ilkellik olarak konumlandırılmış, bu sözde ilkelliğe erişimin engellenmesi muhafızlığı görevine ise mantık atanmıştır. İşte gerçeküstücülük bu muhafızı aşmanın, zihnin, ruhun ve bilinçdışının tümüyle özgürleştirilmesinin yordamıdır; bilinçdışına yeniden erişebilme yöntemlerinin araştırılmasıdır. Toplumsal önyargılara ve sınırlandırmalara, yaşamın çıkar gözeten düzenine ve nesnellik anlayışına başkaldırır, bilinçdışının, düş’ün ve imgelemin itibarsızlaştırılmasına son vermeyi amaçlar.
Gerçek Yoktur: İcattır, Gerçeküstücülük Vardır: Keşiftir
Gerçeküstücülük icat değil, keşif peşindedir. Aklın yöntemleriyle elde edilen verilerden rasyonel bir mimari inşa etmeye ya da dış dünyaya ve onun gerçekliğine ilişkin yeni yapılar üretmeye karşıdır. İnsanın dışı yerine, bizzat kendi içine dönerek, kendi içini, en derinlere gizlediği, hapsettiği bakış açılarını keşfetmeyi ve onları yüzeye çıkarmayı amaçlar. Breton’un Üçüncü Gerçeküstücülük Manifestosu’nda yazdığı üzere, “Gerçeküstücülük, kendimizi doğadan hareketle değil, doğayı kendimizden hareketle anlamaya çalışmak zorunda olduğumuzu varsayar.” (Breton A. , Üçüncü Sürrealizm Manifestosuna Önsöz ya da Değil, 2010, s. 259) Doğanın bilinen görüntüsünü değil, bilinçdışına ve düşlere ilişkin görünümünü canlandırma hedefindedir. Yazı ve resim aracılığıyla, bireyin dış dünyayı kendi bilinçdışının kullandığı filtreleriyle nasıl şekillendirmiş olduğunu betimlemeye girişir. Bilincin ihmal ettiği çeşitli çağrışımların daha üst bir gerçeklikte, düşlerin sınırsız gücünde olduğunu savunur.
Gerçeküstücülüğün akla ve rasyonelliğe bu denli karşı olması, evrensel akla inanmamasından ve insanın akıl yoluyla evreni bilemeyeceğini ve anlayamayacağını düşünmesinden kaynaklanır. Breton’a göre modernite insanlığın en büyük yanılgılarındandır: evrensel zeka insana hiçbir zaman bahşedilmemiştir. İnsan doğuştan evrensel bir bilgiye de sahip değildir. Gerçekçilik vasatlıktan, nefretten ve tam bir yavanlıktan ibarettir. (Breton A. , Sürrealizm Manifestosu, 2010, s. 184) Gerçekçi tutum, her türlü entelektüel ve ahlaki gelişime düşmandır; varlık, açıklamaya ve yorumlamaya indirgenebilir bir şey değildir. Çözüm akılda ve onun ulaşabileceği zannedilen dışsal gerçeklikte değil, ruhta, bilinçdışında ve onlarda yer alan içsel gerçekliktedir. Gerçeküstücüler için gerçekten daha gerçek olan şey budur.
---
Kaynaklar
Breton, A. (1968). What is Surrealism? B. Chipp içinde, Theories of Modern Art. Berkeley: University of California Press.
Breton, A. (2010). Üçüncü Sürrealizm Manifestosuna Önsöz ya da Değil. A. Artun içinde, Sanat Manifestoları. İstanbul: İletişim .
Breton, A. (2010). Sürrealizm Manifestosu. A. Artun içinde, Sanat Manifestoları. İsatnbul: İletişim.
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı