Uzakta olmak, fiziksel olarak orada olamamak yüreğimizin attığı anavatanımıza destek vermek için engel değil. Kanada’da yaşayan Türk vatandaşları büyük bir özveri ile ilk günden beri çeşitli şekillerde destek olmaya çalışıyor. Başlığımı Kanada’dan hissedilen Türkiye depremi diye seçmemin sebebi ateşin bu sefer sadece düştüğü yeri yakmamasından. Arada binlerce kilometre olması buradan hissedilen acının büyüklüğünü gölgeleyemez. Anavatanımızdan uzakta olmanın en zor, en dayanılmaz olduğu zamanlardan biri. 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremin sarsıntısını dünyanın öbür ucundan hâlâ hissediyoruz. Tarihinde pandemi veya epidemi haricinde on binlerce kayıp yaşadığı bir felaket olmayan Kanada’da 7 Şubat benim için kolay değildi. İş arkadaşlarımın ve Kanadalı çevremin çok anlayışlı ve özverili olmasına rağmen ofise gittiğimde asla normal olmayan bir günü anavatanımdan uzakta, kolektif destekten yoksun geçirmenin ağırlığını hissettim. Biliyorum ki sadece Kanada’da yaşayan Türk dostlarım değil, dünyanın her köşesindeki Türkiye evlatları bu ağırlığı benimle paylaştılar. İran protestolarına Kanada’dan aktif olarak destek veren İranlı bir arkadaşım benim üzüntümü görünce bana böyle acı olayların neden hep bizim coğrafyayı bulduğunu yakınarak sordu. Dertleşme amacıyla sorduğu soruya verdiğim yanıt ise bizi daha da dertlendirdi. Çünkü bizim coğrafyalarda insan hayatı hükümetler için ucuz. Türkiye’de yaşanan depremle İran protestolarını nasıl karşılaştırırsın diyebilirsiniz fakat ben depremi sadece bir doğal afet değil, siyasi bir ihmal olarak da görüyorum. Osmanlı’dan beri depremlerle çok büyük kayıplar verdiğimiz bu topraklarda hâlâ imar affından bahsediliyorsa, insan hayatına verilen değerden bahsedilemez. Yıllardır toplanan deprem vergilerinin en çok ihtiyaç olan zamanda nerede olduğu sorgulanıyor ve iç rahatlatacak bir cevap alınamıyorsa insan hayatına verilen değerden bahsedilemez. Eğer bugün enkaz başında depremzedeyi kimin, hangi grubun, hangi görüşün sağ çıkardığı kavgası ediliyorsa insan hayatına verilen değerden bahsedilemez. Ama biz karşıdan değer beklemeden, özgürlük beklemeden kendi kaderimizi 1919’dan beri çizmiş bir toplumuz. Cumhuriyetimizin 100. yılında yaşadığımız bu felaketle de olsa farklı illerden gönüllü olup deprem bölgelerine koşan insanımız bizi değerli kılan. Ülkemizin değerlerinden Haluk Levent gitarını bırakır “Ahbap”la sahadadır, Mert Fırat aktörlüğünü bir yana bırakır “İhtiyaç Haritası”yla yardıma koşar… Gerek kurumlarla gerek gönüllülerle birlik olarak hayat kurtaran insanlarımızdır bizi biz yapan. Bir arkadaşım avukat kimliğiyle revir olarak kullanılan, imar evraklarıyla dolu binanın yıkım kararını durdururken, bir başka arkadaşım enkaza, yıkılmak üzere olan binalara girip mahsur kalan hayvan dostlarımızı kurtardı. Hepimizin çevresi kahramanlarla dolu. Uzakta olmak, fiziksel olarak orada olamamak yüreğimizin attığı anavatanımıza destek vermek için engel değil. Kanada’da yaşayan Türk vatandaşları büyük bir özveri ile ilk günden beri çeşitli şekillerde destek olmaya çalışıyor. Herkes canla başla çevresinde farkındalık yaratıyor ve yardım topluyor. Ben çalışmakta olduğum Toronto Metropolitan Üniversitesi’nde aktifken, bir başka arkadaşım çalıştığı bankayı örgütlüyor, bir başkası farklı kurumlara uzanıyor. Kanada Türk Girişimciler ve Profesyoneller Derneği ilk günden beri aktif olarak erzak ve giysi yardımları topluyor. Toronto Başkonsolosluğu ile el ele bir süreç yönetiliyor. Toronto Başkonsolosluğu biri North York, diğeri Mississauga’da bulunan iki adet depoyla anlaşarak, yardımda bulunmak isteyen Türkiyeli ve Kanadalı herkese teslimat yapabilecekleri adresler sağlamış oldu. Gönüllüler teslim edilen giysi, çadır, battaniye, kuru gıda ve benzeri yardımları tasnif edip paketleyerek uçak kargoya hazır hale getiriyorlar. Toronto Başkonsolosluğu son kontrolleri yapıyor ve kayıt tutuyor. Depodan direkt Türk Hava Yolları’na teslim ediliyor. Türk Hava Yolları da ücretsiz kargo ile Cumartesi hariç her gün düzenledikleri seferler ile yardım malzemelerini Türkiye'de AFAD’a teslim ediyor. Sadece Toronto’da 200’ü aşkın gönüllü ile her gün 90 civarında palet yardım malzemesinin Türkiye’ye gönderimi yapılıyor. Toronto Başkonsolosu Sn. Sinem Mingan ile yapılan çalışmalar üzerine görüştüm. Mingan’ın sözlerini doğrudan aktarmak isterim. “Milletçe başımız sağ olsun, eşi benzeri görülmemiş bir felaket yaşıyoruz. Başkonsolosluğumuzca yardım kampanyası başlatıldı ve yoğun ilgiyle karşılandı, gönüllülerin katkısıyla toplanan yardımlar Türk Hava Yolları seferleriyle Türkiye’ye ulaştırılıyor. Ayrıca nakdi yardımlar için duyurular yapıyoruz. Vancouver, Ottawa ve Montreal’de de yardım toplanıyor. 8 Şubat’ta Başbakan Justin Trudeau ile Uluslararası Kalkınma Bakanı Harjit S. Sajjan Türkiye ve Suriye’deki depreme ilişkin üzüntülerini aktarırken, Kanada Federal Hükümeti’nin 22 Şubat’a kadar Kanada Kızıl Haç Örgütü’nün Türkiye ve Suriye için açtığı çağrıya toplayacağı bağışları maksimum 10 milyon Kanada dolarına kadar eşleştireceğini duyurdular. Çok acı günlerden geçiyoruz, vicdanımızın ve aklımızın test edildiği bu günlerde mesafeler yok ve tek yüreğiz. Başımız sağ olsun.