Milliyetçilik, patent sayısıyla, kendi dilini en iyi şekilde kullanmaya çalışmakla, adalet sistemi yaratma çabasıyla, tarihi korumayla falan birleşmeyip hamasetin dışavurum aracına dönüştüğünde faşizmin kapıları da ardına kadar açılır. Milliyetçilik, patent sayısıyla, kendi dilini en iyi şekilde kullanmaya çalışmakla, kusursuz bir adalet sistemi yaratma çabasıyla, doğayla uyum içinde yaşamayla, tarihi korumayla falan birleşmeyip hamasetin dışavurum aracına dönüştüğünde faşizmin kapıları da ardına kadar açılır. Açılan kapılardan önce herkes koşarak girer, bir zaman sonra, işler sarpa sarmaya başladığında, utanç dolu bir sessizlik kaplar her yeri. Kimse o günlerde ne yaptığını, ailesinin tavrını, konumu konuşmak istemez. 1940 yılının 10 Haziran’ı, Sicilya’nın Castelcuto kasabasında yaşayan Renato adlı çocuk için hayatının en unutulmaz günüydü. Bisiklet almaları başlı başına yeterdi ama Mussolini, savaşa girdiklerini açıklamıştı radyodan, aynı gün hayatının sonuna kadar unutamayacağı Malena Scordia’yı görmüştü. Nino Scordia, İngilizlerle savaşmak için Kuzey Afrika’ya gittiğinde iki haftalık evlilerdi. Malena’nın dillere destan güzelliği kasabanın tek konusuydu, o yürüdü mü insanlar iki yana açılıyordu, o yürüdü mü bütün başlar ona dönüyordu. Varsa yoksa Malena; kahvede, berberde, sokakta, her yerde… Sürekli Malena’dan, Malena’nın yalnızlığından, erkeksizliğinden konuşuyorlardı. Renato da kasabadaki hemen herkes gibi âşıktı Malena’ya. Takip ediyor, izliyor, fırsatını bulduğunda küçük bir delikten gözetliyordu. Malena ise dans ediyordu bazı akşamlar, kocasının fotoğrafına sarılarak. Halk faşistleri iktidara taşımıştı, faşistler de ülkeyi savaşa sokmuştu. Renato, kendisini döven babasını “faşistlerin toplantılarına gitmediğini” ihbar etmekle tehdit etti. FAŞİZM İÇİNDE YAŞAMANIN YAZILMAYAN KURALLARI Faşizm iktidardayken değil muhalif olma, bir faşist gibi davranmamanıza bile izin vermezler. Nino’nun öldüğü haberi kasabada duyulduğunda hüznün gölgesinde büyük bir sevinç doldurdu herkesin içini. Görünüşte herkes üzgündü, ülkeleri için savaşan bir asker ölmüştü ama Malena artık duldu, savunmasızdı, parasızdı… Malena’nın iffetsiz olduğuna dair rezilane bir dedikodu yayılıyordu kasabada. Erkekler, ulaşamadıkları kadınlar hakkında böyle dedikoduların yayılmasında gönüllü olurlar ama Castelcuto’nun kadınları da hiçbir şey yapmadığı halde herkesin aklını başından alan Malena’ya dair dedikoduları büyük zevkle dillendiriyorlardı. Bir kasaba, bir kadını yok etmeye söz vermişçesine birleşmişti. Çünkü kadın çok güzeldi ve kocası savaşta ölmüştü. Parası yoktu, çalışmak istediği halde iş vermiyorlardı, savaş vardı, yalnızdı, dahası açtı. Yiyecek yemeği yoktu. Sürükleniyordu. Nereye tutunmaya çalışsa elinde kaldı, uğradığı iftira yüzünden mahkemeye düştüğünde kendisini savunan avukat da, birkaç parça yemek getiren arkadaşı da, babasının cenazesinde acısını paylaşan tanıdıkları da… Hepsinin tek amacı onunla birlikte olmaktı. Bir gün, artık canına tak ettiğinde saçlarını kesip kızıla boyadı ve yine Castelcuto sokaklarında yürümeye başladı. Topuk tıkırtıları, bacaklarını saran çorapları, belinin inceliğini gösteren elbisesi, dolgun göğüsleri… Ağzına sigarasını koydu, bekledi, Castelcuto’da ne kadar çakmak ve kibrit varsa yakıldı ansızın. KASABA AHLAKI Akıntıya karşı koyamayacağını kabullenmişti. Sonra, Almanlar geldi kasabaya kısa süreliğine. Nefret ettiği insanların yanındaydı artık, ölmeden ölmüşçesine mutsuz ama çok güzel ve bakımlı, düşüp kalkıyordu. Orospu olduğunu söylüyordu herkes, bağıra çağıra. Amerikan askerleri Sicilya’ya çıktıklarında faşistler Castelcuto’dan çıkmak zorunda kaldılar. Amerikalıları büyük sevgiyle karşılayan Castelcuto ahalisi, ahlaksızlığın ve yozluğun sebebi olarak gördüğü Malena’ya saldırdı, kadınların onun üstünü başını parçaladı, galiz küfürlere tükürükler, tokatlar eşlik etti, makasla saçlarını kestiler dibinden ve kovdular kasabalarından. Linci seyretti herkes. Ama Malena’nın bu hale düşmesinin aslında sebebi kasabalarının bizzat kendileriydi. Nazi işgalinini de, Mussolini tarafından kandırılmanın da… İğrenç ahlakçılıklarıyla bir kadının hayatı mahvetmişlerdi. Derken, Nino geri geldi kasabaya. Herkes birbirine Nino’yu gösteriyor, öldüğüne dair söylentilerin gerçek çıkmamasının ve karısına yaptıklarının verdiği korku ve utançla ona yüz çeviriyorlardı. Evinde tanımadığı insanlar oturuyordu. Karısını arıyordu ama çoktan terk etmişti Castelcuto’yu ve onu sürekli izlemiş olan Renato’nun söylediğine göre Messina taraflarına gitmişti. Döndüğünde bulduğu kasaba bambaşkaydı. Faşizm silinmişti, Amerikalılar her yerdeydi, karısı yoktu, Faşist Parti’nin sekreteri ile yardımcısı sanki hiç böyle bir işe kalkışmamışçasına rahat, sokakta geziyordu… Karısının nerede olduğunu sorduğunda, ona genelevlere bakmasını salık veren eski Faşist Parti Sekreterine, bence filmin en unutulmaz cümlesini söyledi: “Sizin gibi orospu çocukları için savaşanlar kahraman sayılmaz.” Kimin kahraman sayılıp sayılmayacağı başka bir konu, çok da müphem ama Nino Scordia bir kahramandı şüphesiz. Çıktı gitti Castelcuto’dan, bir sene sonra, hepsine ve herkese meydan okuyarak, kolunda Malena’yla döndü. Kimin kahraman sayılıp sayılmayacağı başka bir konu, çok da müphem ama Nino Scordia bir kahramandı şüphesiz. Afrika’dan savaş gazisi olarak döndüğü için değil, çok daha zor olanı göğüslediği, kasabasına karısıyla birlikte dönebildiği için. O savaştayken karısıyla birlikte olma hayalleri kuranların, onu binbir zorluk ve yoksunlukta yaşatmaya çalışanların, istismarcıların, linç edenlerin, sokakta dövüp paramparça kıyafetlerle kovanların arasına, sanki bunlar hiç yaşanmamış gibi kolunda karısıyla döndü. Şimdi bütün kasaba o cinnet yıllarının utancıyla sarılıyordu Malena’ya. Linç eden kadınlar, pazarda çantasını, filesini yiyeceklerle, kıyafetlerle dolduruyorlardı. Peki, ahlakçılık kisvesi altında hudutsuz bir zulmü yaşatan kasaba affedilebilir mi? Affetmesek ne yapacağız? Bu hikâyenin iki kahramanı var bence. Biri, karısı Messina’da bulup geri getiren ve ona itibarını iade etme fırsatını sunan Nino… Ve tabii ki, “günaydın” kelimesine bir azize gibi bütün bağışlayıcılığı sığdıran Malena.