Ev kadınlarına emeklilik yolunu açan düzenleme iktidarın Kılıçdaroğlu tarafından dile getirilen proje veya vaatleri birer birer hayata geçirerek, muhalefetin elinden söylemsel üstünlüğü alma çabasının son örneklerinden biridir.  Yazının başlığını okuyanlar bayram değil seyran değil, 8 Mart değil bu yazı nerden çıktı diyebilirler. Bu yazı tam da kadın emeğinin sadece 8 Mart’larda hatırlanıp, sonra hemen unutulan bir konu olmadığının altını çizmek için yazıldı. Pandemi dönemi toplumsal hayatın kurucu unsurunun kadınlar olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Bugün dünyanın her yerinde gündelik hayatın devamını sağlayan işlerin yükü genellikle kadınların üzerindedir. Kadınlarla Dayanışma Vakfı’nın (KADAV) 8 Mart’lardan birinde yayınladığı mesajda altını çizdiği üzere paranın satın alabileceğinin üzerinde değer üreten kadın emeğinin sadece salgın, savaş, afet ve kriz dönemlerinde hatırlanması üzücüdür. “Ev Kadını” nitelemesiyle evde oturan, işsiz-güçsüz imajı çizilen kadın aslında, ev içinde birçok role ve işleve sahiptir. Hayatın rutin akışı içinde temizlik, yemek, duygusal bakımın yanı sıra kreşlerin, yaşlı bakım evlerinin hatta okul ve hastanelerin yapacağı işlerin sorumluluğu kadınların omuzlarındadır. Üstelik mesai saati de yoktur. 7/24 yapılan işlerin, verilen emeğin üzerinin kutsallaştırılmış değerlerle örtülmesi kabul edilemez. Ana muhalefet partisi CHP’nin öteden beri savunduğu ev kadınlarına emeklilik vaadi iktidar tarafından bir müjde olarak duyuruldu. Buna göre ev kadınlarının emeklilik için borçlanması konusunda üç seçenek sunuldu: 1- Doğum borçlanması, 2- Vergisiz esnaflık ve 3- İsteğe bağlı borçlanma. Habere göre[1], 25 yıl evli kalan, 50 yaşını doldurmuş, daha önce hiç sigortalı çalışmamış, yaşlılık veya malullük aylığı almayan, evde el işleri yaparak aile bütçesine katkı sunan kadınlar yaklaşık aylık 2 bin TL primle emekli olabileceklerdir. Evde kendi imkanlarıyla üretim yapanlar vergiden muaf esnaf sayılarak sigortalı yapılarak emekli olabilecekler. Bunun için esnaf vergi muafiyeti belgesi almaları gerekiyor. Ev kadınlarına emeklilik yolunu açan düzenleme seçimlere gidilen süreçte mevcut iktidarın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından dile getirilen proje veya vaatleri birer birer hayata geçirerek, muhalefetin elinden söylemsel üstünlüğü alma çabasının son örneklerinden biridir. Ev içi emeğin değerlendirilmesi açısından ev kadınlarına yönelik emeklilik önemli bir adım olmakla birlikte, isteğe bağlı borçlanmada her ay düzenli olarak ödenmesi gereken 1.760 TL primin nasıl denkleştirilerek ödeneceğidir. İdeoloji ayrımı olmaksızın siyasal partilerin seçim kampanyalarının en önemli ayağını kadın ve gençlik çalışmaları oluşturur. Siyasetin üst kat(man)larında oluşturulan kampanyanın ete kemiğe bürünmesi için liderler yetmez çünkü. Liderlerin mesajlarını hanelere taşıyacak, siyasetin baskın erkek yüzünü hanelerden içeri sokacak olanlar kadınlar ve gençlerdir. Siyasal partilerde görev alan veya hayatın diğer alanlarında meslek sahibi olan kadınların yukarıdaki ev içi emek gerektiren işlerden bağışık olmadığını da belirtmek gerekir. Bu konuda sıkça kullanılan karikatürlerden birinde iş hayatında kadınların önlerindeki yemek, bulaşık, çamaşır, ütü, çocuk bakımı gibi engelleri aştıktan sonra iş hayatına dahil olabildiklerini görselleştirmektedir. Aslında aynı karikatür siyasal hayat için de geçerlidir. Kadınların siyaset arenasında aktif olmaları için yeterli parasal kaynağa sahip olmanın yanında, çoğu zaman göz ardı edilen aile içindeki sorumluluk alanlarında kusursuz olmaları beklenir. Kadınların siyasetteki kariyeri ev içi sorumluluk ve yeterli parasal kaynağı aştıktan sonra bu defa parti içindeki kliklere ve yapılara bağlı olarak şekillenmektedir. Son günlerde sıkça kullanılan “hepimiz aynı gemideyiz” sözünü bu yazıda kadınlar için kullanmak yerinde olacaktır. Erkeklerin üzerine yığdığı sorumlulukların altında kaderlerine terk edilmiş olan, bununla yetinmeyip etek boyu, yaka açıklığı, giydiği pantolonu veya saç boyasının rengiyle uğraşan eril siyaset yüzünden Türkiye’deki kadınların tümü aynı gemidedir. Afganistan ve İran gibi ülkelerde kadınları toplumsal, ekonomik ve siyasi hayatın dışına atan kökten dinci eğilimlerin ve örgütlenmelerin yavaş yavaş ülkemize sirayet etmesi, kadınlara-çocuklara yönelik artan taciz ve tecavüzlerde yargının sessizliği, lgbti bireylerine yönelik nefret söyleminin yükselişi yeni oluş(turul)an atmosferin göstergeleridir.  Cinsiyetçi iktidar politikasının havasındaki değişim İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasından bu yana giderek ağırlaşmakta. Ülkemizdeki kadına yönelik şiddet ne yazık ki dili, dini, rengi, giyimi, zengini-fakiri ayırt etmiyor. Siyasetin muhafazakar-laik kutuplaşması bile kendini kadın giyimi üzerinden inşa ederken kadınları özne değil, birer nesne olarak görüyor. Kadın emeğini sömüren, değersizleştiren, eşitsizliği derinleştiren her türlü politika ister sağdan ister soldan gelsin ataerkil bir eğilim olup, kabul edilemez. Kadınların sosyal, ekonomik, siyasal ve kamusal hayatta eşit yurttaşlar olarak yer almaları tüm kadınların ortak hedefidir. [1] Takvim Gazetesi, 9 Ağustos 2022, Erişim adresi: https://www.takvim.com.tr/galeri/ekonomi/25-yil-evli-kalan-hic-calismamis-kadinlara-sigorta-emeklilik-en-az-4700-tl-emekli-maasi-tek-evrakla-cozulecek-4b-bagkur-1261-gun-prim Erişim tarihi: 25 Ağustos 2022