Kavramlar çorbaya döndü bu dönemde. “Saygı” diyorsun “özgüvensizlik” deniyor, “nezaket” diyorsun “eziklik” deniyor, “kural” diyorsun “baskı” deniyor, “Atatürk milliyetçiliği” diyorsun “faşist” deniyor… Büyüdükçe, hayatı yorumladıkça annemin küçükken kaşlarını çattığı erdemleri daha iyi anlamaya başladım. Saygı duymak özgüvensizlik değildir. Bilene, tecrübesi olana, kibar olana saygı duyulur bu erdem ne zamandan beri “özgüvensizlik” oldu anlamıyorum. Yeni nesil ebeveynleri ve uzmanları için en önemli olgu özgüven oldu. Bu olgu şimdinin ebeveynleri geçmişin çocuklarında, hem öğretmen hem de aile otoritesinin zaman zaman azami sınırlara ulaşmış olmasından kaynaklanıyor. Her aşırı durum kendi zıttını doğuruyor ve sonuç olarak çocuklarına tapan ve sınır koymayan ebeveynler yetişiyor. Emin olun doğru olan her zaman ölçülü olmaktır. Bu ölçülü çocuk yetiştirme anlayışına göre nezaket kuralları yani nazik olan çocuklarınız da asla ve asla “ezik” olmazlar. Komşunuz size “merhaba” dedi diye onu hiç ezik gördüğünüz oldu mu ya da kapıyı tuttuğu için, ya da herhangi bir konuda size yardımcı olduğu için ya da teşekkür ettiği için… Bu cümleye milyonlarca örnek ekleyebilirim ama bu birkaç örnekten hedefe ulaştığımı hayal etmek istiyorum. Çocuklarınıza nezaket kurallarını öğretin, en azından kendi bildiğiniz kadarını… Onları diğer canlılardan ayıran yegane özelliklerden biridir nezaket. Yapay zekaların akademik becerileri ele geçirdiği bir dünyada onları toplumda ve iş hayatında öne çıkaracak en önemli özelliklerden biridir nezaket. Şimdilerde popüler söylemler var hani şu Amerika burslarıyla Amerika’da beslenmiş, büyütülmüş ülkeye gönderilmiş Amerikan ağızlı uzmanlarca… Amerika diye de sınırlandırmıyorum elbette. Okuduğunuz ve takip ettiğiniz insanların geçmişlerini araştırın, neye hizmet ettiklerini biraz inceledikten sonra düşüncelerini yine de doğru buluyorsanız çocuğunuz üzerinde uygulayın. Ama bunlardan biri “kuralsız” çocuk yetiştirmek olmasın. Kurallar ihtiyaçlardan doğarlar ve hem kurallar hem sınırlar çocuklarımızı korumanın en kati yöntemleridir. Çocuğa arabada emniyet kemerini takmak bir kuraldır ve ne gibi bir rahatsızlığı mevcuttur? Hatta daha da ileriye gidiyorum bu kurallar çocuğunuzun yaşamını koruyacak kurallarsa baskı da uygulamalısınız. Yerlere çöp atmamak bir kuraldır, arkadaşına zarar vermemek bir kuraldır, sıraya girmek bir kuraldır… Siz illa çocuğunuzu kuralsız yetiştirecekseniz lütfen bunu başkalarının çocuklarının haklarını gasp ederek yapmayın. Örneğin; mercimek çorbası yediği günü değiştirebilirsiniz ya da ödev saatlerini esnetebilirsiniz, her gün çikolata yemek istiyorsa kurallarınızı yıkın ve her gün çikolata yesin tamam. Bunların hepsi sizin ebeveynlik anlayışınıza hizmet eder başkalarını ilgilendirmez. Ama toplum içinde uyulması gereken kurallar hem kendi çocuğunuzu hem de başkalarının çocuğunu güvence altına alır. Şimdi en can alıcı noktaya geliyorum. Atatürk ilkelerinin bambaşka noktalara çekildiği bir döneme gelmeye başladık. Burada ailelerden önce yetkililere seslenelim ve soralım “ilkokul 1.sınıf hayat bilgisi dersinde neden Atatürk’e ilişkin sadece doğum yeri, anne ve baba adına yer verildi?” Mert Taşçılar’ın kitabında yer alan bilgiye göre 2017 yılında “Atatürkçülük” kavramı ilkokul, ortaokul ve liselerde müfredattan çıkarıldı. Yine aynı kitapta ilginç bir bilgiye rastlıyoruz 5.sınıf sosyal bilgiler dersinde Mustafa Kemal Atatürk yerine Mustafa Kemal ifadesi kullanıldı. Adının büyüklüğünün kelimelerle silineceği gibi bir algı varsa ne büyük yanılgıdır bu. Yukarıda bahsettiğim uzmanlarca Atatürk’ün ilkelerinde de yanılsama yapılmaya çalışılıyor. Atatürk milliyetçiliğini bir evin çatısı olarak düşünün ve çocuklarınıza da her zaman bu şekilde öğretin. Bu evin çatısı altında anne, baba, çocuklar her birey bulunur. Atatürk milliyetçiliği de dayatılmaya çalışılan algı gibi ırkçı bir yaklaşım değildir aksine birleştirmeye yönelik, bu ülkeyi kuran her vatandaşı kapsamaktadır. Bu iki ayrımın farkına varmamız gerekmektedir. Özellikle bu ilkelerden(devletçilik, halkçılık, milliyetçilik, cumhuriyetçilik, laiklik, inkılapçılık) ayrılan ülkelerin halini gördüğümüz bu günlerde… Kavram kargaşalarına çocuklarınızı alet etmeyin. Çocuklar kontrolsüz güçlerle doğarlar, sonunu bilmedikleri düşüncelere sahiptirler… Örneğin; arkadaşını merdivenden ittiğinde sakat kalabilme ihtimalini hesaplamazlar, emniyet kemeri takmadığında olacakları da bilmezler… Tüm bu davranışların sonuçlarını anlatmak biz ailelere düşmektedir. Unutmayın ki çocuklar yarının toplum yapısını oluştururlar bu yüzden toplumsal kurallara uyan, değer yargıları olan çocuklar yetiştirmek bir yurttaşlık görevidir.