Özetle yurt içinde, yüksek işsizlik, enflasyon ve döviz kuru artışı kaynaklı yoksullaşma sürerken, rekabetçi kura rağmen yıl sonunda ödemeler dengesinin cari hesabının açık vereceği görülmektedir. 2022'de küresel ekonomi yavaşlarken ihracata dayalı büyüme mümkün görünmemektedir. Küresel ekonominin geleceğine ilişkin belirsizlikler devam ederken parasal sıkılaştırma döngüsünün her an başlayabileceği tartışmaları gündemdeki önemini artırıyor. Örneğin BloombergHT kanalının internet sitesindeki bazı başlıklara bakarsak söylediklerimi özetlemiş olurum sanıyorum: - Arjantin hükümeti gıda fiyatlarına müdahale etti - Çin’de üretici enflasyonu 26 yılın zirvesinde - Fed tutanaklarına varlık alımlarının Kasım ya da Aralıkta başlayabileceği sinyali - Beyaz Saray tedarik zincirlerindeki sıkıntının giderilmesi için harekete geçiyor Bu başlıklar vb bir çok haber, küresel enflasyon artış eğiliminin devam edeceği buna karşılık arz tarafında yani tedarik zincirleri ile ilgili sorunların süreceği yönündeki kaygıların devam ettiğini göstermektedir. Bu tablo gelişen piyasa ekonomileri ve az gelişmiş ülkelere yönelik gelecek riskleri büyütmektedir. Politikyol da daha önce yazdığım pek çok yazımda belirttiğim gibi Türkiye bu endişeleri en fazla hisseden yani en kırılgan ekonomilerden birisidir. Türk Lirasının değer kaybının devam etmesi ekonomimize yönelik endişelerin ve gelecek belirsizliğin yüksek olmasının bir sonucudur. Bazı verilere bakalım: Bu hafta açıklanan ödemeler dengesi rakamlarına göre Türkiye Ağustos ayında $500 milyon cari fazla verdi. Yine Ağustos ayına ilişkin sermaye hesabı ve net hata noksan üzerinden $12.7 milyar para girişi olduğu görüldü. Böylece ağustos ayında TCMB rezervlerine $13.2 milyar eklenmiş oldu. Ancak bu rakamların defoları var; Yüksek rekabetçi kura rağmen mal dengesi $2.7 milyar açık verdiği, finans hesabında ise doğrudan yabancı yatırımlar da $319 milyon çıkış olduğu görülmektedir. Finans hesabı fazlalığı Borçlanma + Sıcak Para+ IMF SDR (bir defalık artış) kaynaklıdır. İstihdam tarafında ise manşet işsizlik oranı ağustos ayında yine %12.1 olarak açıklandı. Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam oranı ise %45 oldu. Buna karşılık geniş işsizlik oranı %22, genç işsizlik oranı da yine %22 olurken genç istihdam oranı %32’de kaldı. Yani ekonomimiz rekabetçi kura ve açıklanan yüksek büyüme rakamlarına rağmen istihdam yaratmamaya devam etmektedir. Dolayısıyla Türkiye ekonomisine ilişkin sefalet endeksi artmaya devam etmektedir. Manşet rakamlarla Türkiye'de Sefalet Endeksi (işsizlik oranı + enflasyon oranı) aşağıdaki grafikteki gibidir. ABD için oran %20'lere yaklaştığında stagflasyon söylentileri artmaya başlıyor. Türkiye özelinde geniş işsizliği dahil edersek sefalet endeksi %42 olarak ortaya çıkmaktadır. Geniş işsizlik + ENAG enflasyonu (23+44)  olarak hesaplarsak sefalet endeksi %67 sonuçlarına ulaşıyoruz. Özetle yurt içinde, yüksek işsizlik, enflasyon ve döviz kuru artışı kaynaklı yoksullaşma sürerken, rekabetçi kura rağmen yıl sonunda ödemeler dengesinin cari hesabının açık vereceği görülmektedir. Küresel ekonominin 2022 yılında daha sıkı para politikası döngüsü içine girmesi ve dolayısıyla 2022 küresel ekonominin yavaşlayacağı beklentileri altına ihracata dayalı büyümenin sürdürülmesi pek olanaklı görülmemektedir. Küresel ekonomiye ilişkin stagflasyon endişeleri güçlenirken yurt içinde belirsiz geleceği daha belirsiz hale getirecek ve kurumları daha itibarsız hale getirecek kararlar almak bizi daha kırılgan hale getirmek dışında bir işe yaramayacaktır. Esen kalın.