Rishi Sunak hakikaten zor bir dönemde başbakanlık koltuğunu devralıyor. Brexit, pandemi ve Ukrayna’nın işgalinin yol açtığı enerji krizi ile ürün sevkiyatı sorununa bir de Truss’ın 45 günlük iktidarının yarattığı hasarın onarılması eklenmiş oldu. Boris Johnson’ın istifasını verdiği temmuz ayından bu yana İngiltere siyasetinde sular bir türlü durulmadı. Muhafazakâr Parti (MP) seçim yarışının favorisi Sunak son anda parti başkanlığını rakibi Liz Truss’a kaptırdı. Kraliçe II. Elizabeth’in vefatı sebebiyle sarkan takvimi telafi etme telaşına giren yeni başbakan, zaten temelinde sorunlu olan ekonomi planlarını pişmeden sunmaya kalkınca kendi iktidarının sonunu hazırlamış oldu. EKONOMİK BÜYÜMEYE DAİR HAYALLER VE GERÇEKLER Aslında kampanya sırasında Sunak, Truss’ın büyüme odaklı ekonomi programının zaaflarına dikkat çekmiş; kaynak yaratılmadan vergi kesintisine gidilmesinin bütçe açığını büyüteceği ve enflasyonu tırmandıracağına dair uyarılarda bulunmuştu. Nitekim kısa zamanda haklı çıktı. Truss hükümetinin tartışmalı “mini bütçe”yi açıklaması ardından İngiliz sterlini, Amerikan doları karşısında (1.03 ile) son 37 yılın en düşük seviyesini gördü. Mini bütçe yalnızca harcamalara ve kaynak yaratımına ilişkin detay eksikliğinden değil, aynı zamanda vergi kesintisinde yüksek gelir gruplarını kayırıyor oluşu sebebiyle de tepkilerin hedefi oldu. Vergi kesintilerinin bir kısmı geri alınmasına rağmen panik havasının bir türlü yatışmaması üzerine, İngiltere Merkez Bankası “düzenli piyasa koşullarını yeniden sağlamak amacıyla” acil tahvil alım programı açıklamak zorunda kaldı. Bu müdahale öncesinde emeklilik fonlarında iflas riski yaşandığına dair söylentiler ve ekonomik türbülans neticesinde ülkenin borçlanma maliyetlerinde görülen artış, MP’yi Truss’ın başbakanlık pozisyonu için yetkin olup olmadığını sorgulamaya itti. Baskılara dayanamayan Truss 20 Ekim’de istifasını vermek zorunda kaldı. Böylelikle parti içinde yeni bir liderlik yarışı start almış oldu. SUNAK’IN MUHTEŞEM DÖNÜŞÜ Sunak’ın mağrur bir biçimde adaylığını koyması bekleniyordu. Geçen yarışın adaylarından eski Savunma Bakanı Penny Mordaunt da bir kez daha şansını denemek istedi ama yeterli desteği alamadı. MP başkanlık seçiminin sürprizi ise, Johnson’ın Karayipler tatilini yarıda kesip dönmesiydi. Hakkında hâlen soruşturma (parlamentoyu parti skandallarına ilişkin yanıltıp yanıltmadığına dair) devam ederken, parti içinde yandaşlarının verdiği cesaretle Johnson, aday olacağını açıklayarak nabız yokladı. Ancak somut bir destek elde edemediğini görünce o da yarıştan çekildi. Böylece Sunak, İngiltere’nin ilk Hint kökenli, Hindu dinine mensup, üstelik de uzun yıllar sonra seçilen (42 yaşında) en genç başbakan oldu. Kolonyal geçmişi göz önüne alındığında, İngiltere’de Hint kökenli, iki kuşak önce ülkeye göçmen olarak gelen bir ailenin oğlunun başbakanlığa yükselmesi çoğulcu demokrasinin işlediğinin bir göstergesi sayılmalı. Elbette bu, ülkede yaşayan farklı etnik kimliklere sahip vatandaşların aynı fırsat eşitliğine sahip oldukları anlamına gelmiyor. Gelir düzeyi bakımından orta-iyi bir ailede büyüyen, ülkenin en seçkin eğitim kurumlarında öğrenimini tamamlayan ve finans sektöründen siyasete geçiş yapan Sunak, aynı zamanda Hindistan’ın 6. en zengin ailesinin damadı olması sebebiyle elit ve ayrıcalıklı bir isim olarak kabul ediliyor. Bu noktanın önümüzdeki dönem özellikle İşçi Partisi tarafından sıkça hatırlatılacağı kesin. ÖNCELİKLİ HEDEF: EKONOMİK İSTİKRAR VE GÜVENİN TESİSİ Kral III. Charles tarafından görevlendirildikten sonra Başbakanlık Ofisi (10 Numara) önünde halka hitap eden Sunak, konuşmasında özellikle güven ve istikrara vurgu yaptı. “Selefim Truss’ın ekonomik büyüme hedefi yanlış değildi. Hatta onurluydu. Ama hatalar vardı. İyi niyet eksikliğinden kaynaklı olmasa da hata hatadır. Ben bu hataları düzeltmek üzere partim tarafından iş başına getirildim. Ekonomik istikrar ve güveni yeniden tesis edeceğim. Bu, bizi bekleyen zor kararlar olacağı anlamına geliyor. Ama benim Covid dönemi icraatımı, insanları ve iş sahiplerini korumak için elimden geleni yaptığımı gördünüz. Önümüzdeki dönem sorunları çözmeye çalışırken aynı merhametle yaklaşacağıma söz veriyorum. Benim hükümetim gelecek nesillerin, sizlerin çocukları ve torunlarınızın bizim ödeyemediğimiz borçların yükünü çekmemesi için çalışacak.”
Sunak’ın başbakanlığının belli olması ardından borsanın ve sterlin değerinin yükselişe geçmesi, piyasaların olumlu karşılık verdiğini gösteriyor.
Sunak hakikaten zor bir dönemde başbakanlık koltuğunu devralıyor. Brexit, pandemi ve Ukrayna’nın işgalinin yol açtığı enerji krizi ile ürün sevkiyatı sorununa bir de Truss’ın 45 günlük iktidarının yarattığı hasarın onarılması eklenmiş oldu. Mevcut uluslararası konjonktürde, Brexit’in İngiltere dış ticaretinde yarattığı elverişsiz şartlar sürerken, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durgunluktan çıkması kolay görünmüyor. Yüzde 10’u geçen enflasyon, son kırk yılın en yüksek seviyesinde. Yeni hükümetin enerji faturalarını ödemekte zorluk çeken kişi ve kurumlara destek vermesi, sağlık sistemini işlevsel hâle getirecek şekilde kaynak aktarması, maaşlarda yapılacak düzenlemelerle grevlerin önüne geçmesi, tüm bunları yaparken enflasyonu da kontrol altında tutması bekleniyor. Böylesi zor kararların alınabilmesi için Sunak’ın öncelikle MP içindeki bölünmüşlük hâline bir son vermesi gerekiyor. Dolayısıyla ilk etapta işe, farklı hizipleri birleştiren ama aynı zamanda uyumlu çalışabilecek bir kabine oluşturmakla başlaması bekleniyor. Sunak’ın adaylığını desteklemeyen Ben Wallace’ın Savunma Bakanlığı’nda kalıp kalmayacağı veya Sunak’ın rakibi Penny Mordaunt’un dışişleri bakanlığına getirilmesi gibi adımlar gidişata dair fikir verecek. Bu arada kampanya süresince savunduğu politikaları ne ölçüde hayata geçirebileceğini de göreceğiz. Dönemin dayattığı koşulların çoğu zaman liderlere geri adım attırdığı olmuştur. Genel itibariyle ekonomide dengeli büyümeden yana olan Sunak, savunma bütçesinin %2 seviyesinde tutulması, yasa dışı göçün önlenmesi için daha güçlü bir sınır koruma gücü oluşturulması, mültecilerin Rwanda gibi anlaşmalı ülkelere gönderilmesi, doğalgaz çıkarmak amacıyla yerel halkın desteğine bağlı hidrolik sondaj yasağının kaldırılması gibi politikaları savunuyor. Sunak’ın başbakanlığının belli olması ardından borsanın ve sterlin değerinin yükselişe geçmesi, piyasaların olumlu karşılık verdiğini gösteriyor. Sunak tercihi, MP açısından gelecek seçimlerde galibiyeti garantilememekle birlikte, uygulamaya koyacağı icraatlar sayesinde muhalefete oy kaymasının önünü kesmesi ihtimal dahilinde. Her şey bir yana, partinin Johnson’la yeni bir maceraya atılmanın getireceği siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın faturasından kurtulmuş olduğunu söyleyebiliriz.