İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kendisine verilen siyasi yasak sonrasında gündeme gelen terör soruşturması konusunda önemli bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda İmamoğlu’nun yanında Altılı Masa’nın temsilcileri (CHP'den Muharrem Erkek, İyi Parti'den Bahadır Erdem, DP'den Mustafa Serhan Yücel, Gelecek Partisi'nden Serap Yazıcı, Saadet Partisi'nden Bülent Kaya) hazır bulunurken DEVA Partisi'nden Mustafa Yeneroğlu'nun ise yurt dışında olması nedeniyle toplantıya katılmadığı açıklandı. İmamoğlu toplantıda özellikle kendisi hakkında açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu hedef aldı. Soylu’yu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şikayet eden İmamoğlu; “Bu bakan olmadı” dedi. İmamoğlu, gerek yaptığı açıklamada verdiği bilgilerle gerekse basın mensuplarına dağıttığı belgelerle; kendisine yönelik operasyonun belirli bir takvim ve disiplin içinde gerçekleştiğini açıkladı. BAKAN SUÇ İŞLEMİŞTİR Bakanın İstanbul Belediyesinde 557 terörist var açıklaması (9 Aralık 2021) sonrası kendilerinin bakanlıktan bilgi almak istediklerini ama alamadıklarını ifade eden İmamoğlu; “Bir yıldır İBB'de var olduğu iddia edilen teröristlere ulaşmak ve yasal işlemleri yapmak için mücadele ediyoruz ama bakan beyin engeline takılıyoruz. İBB'de olduğu iddia edilen teröristleri birisi saklıyor ve işlem yapmıyor” dedi. İmamoğlu, “Bakan terörist tespiti yapmış ama 8 ay boyunca terörist diye iddia ettiği kişileri işten çıkarmamış. Burada Sayın Bakan, terörist diye iddia ettiği kişileri işten çıkarmayarak görev suçu işlemiş midir?” diye sordu. SORUŞTURMAYI AKP’Lİ MİLİTANA VERDİLER Yürütülen soruşturma konusunda da bilgi veren İmamoğlu, başlayan müfettiş incelemesi sürecinde, mülkiye müfettişlerinin başında olan başmüfettişin sağlık sorunları nedeniyle görevden alındığını ve onun yerine AKP milletvekili olmuş Arif Yıldırım adlı militan AK Partili bir zat-ı muhterem, heyet başkanı olduğunu söyledi. İmamoğlu, bu görevden alma tıpkı Ahmak Davası’ndaki “bu davadan ceza çıkmaz diyen” hakimin tabi hakim ilkesine aykırı olarak görevden alınması ile olan benzerliğine dikkati çekti. YASAK OLANI YAPMADIĞIMIZ İÇİN SUÇLANIYORUZ Bakanın kendilerine yapılan en büyük suçlamanın alınan personele ilişkin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının Anayasa Mahkemesi tarafından yasaklandığını ifade eden İmamoğlu; “İBB olarak İstanbul Valiliği'ne Kasım 2019'da bünyemize alacağımız bir memur için arşiv araştırması talep etmişiz. Valilik de 30 Aralık 2019'da verdiği yanıtta AYM kararına göre bu evrakı isteyemezsiniz demiş. Yazıyı işlemsiz olarak bize iade etmiş. AYM, 28 Kasım 2019'dan, yani yasa çıkan 18 Nisan 2021'e kadar Bakan'ın "Yapmamışlar" dediği araştırmanın yapılmasını zaten yasaklamıştı.” dedi. Burada İmamoğlu, istenmesi yasak olan bir soruşturmayı istemediğimiz için suçlanmasının hukuka aykırı olduğu vurgusunu güçlü biçimde yaptı. Yeni yasanın çıktığı 18 Nisan 2021 sonrasında İBB olarak üzerlerine düşeni yaptıklarını ve “Yasak kararı öncesi beş aylık ve yeni yasa sonrası 8 aylık, toplam 13 ayda işe giren 7 bin 500 kişi için arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması talep ettik. Eski İBB yönetiminde işe alınan 4 bin 116 çalışandan eksik olduğunu gördüklerimizi de arşiv ve güvenlik soruşturmalarını talep ettik. Bu talebimizin 9 bin 617'sine cevap aldık. 660 kişinin arşiv araştırması içinse bir yıldır cevap bekliyoruz.” Açıklamasında bulundu. Bunun normalde 30 gün içinde cevaplaması gerektiğini de ifade etti. MEVLÜT UYSAL VE ALİ YERLİKAYA’YA DA SORUŞTURMA AÇILACAK MI? İmamoğlu kendileri hakkında açılan soruşturma davaya dönüşürse benzer sürecin eski başkan Mevlüt Uysal ve Sayın Vali Ali Yerlikaya işlemesi gerektiğini söyledi. İmamoğlu bu iki isim döneminde belediyeye alınan 4 bin 116 kişiden AYM'nin yasak kararı olmamasına rağmen 1.800'ü için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması istenmediğini ifade etti. İmamoğlu açıklamasında bu iki başkan döneminde işe alınanlar arasında sabıka kaydında; “terör ögütü üyesi”, “terör örgütü yöneticisi” isimlerin olduğunu (2017'de işe aldığınız A.T., Temmuz 2018'de işe aldığınız R.A. bunlardan birkaçı. 2018 kasım ve aralık ayında işe alınan IBDA-C üyesi”) ve bunların iş akitlerine kendileri döneminde son verildiğini ifade etti ve ekledi; “Eğer savcılığa sunulan raporda eski başkan Mevlüt Uysal, İstanbul Valisi ve onların yöneticileri hakkında da işlem talep edilmişse bir lafım yok. Unutmayın, altını tekrar çiziyorum. O raporda sadece İmamoğlu ve onun yöneticileri suçlanırsa gök kubbeyi başınıza yıkarız.” Açıkçası soruşturmada iddia edilen suç gerçekse aynı suçun eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da işlendiği ortadadır. SOYLU DA FETÖ İLE İLTİSAKLI MI? İmamoğlu İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı’nın kardeşinin FETÖ üyesi ve yurt dışında firari olduğunu ifade ederek; “Çataklı'yı 2018'de yardımcınız olarak atayınca siz de bir FETÖ iltisaklısının yakınına jest mi yapmış oluyorsunuz? Çataklı'nın firari kardeşi nedeniyle FETÖ iltisaklısı olmasından yola çıkarak bu göreve getirilmesi, sizin de terör örgütüne yaptığınız jest midir?” sorularını sordu. İmamoğlu, İçişleri Bakanı Soylu’yu hedef alan açıklamalarını takiben; “Bu kişiyi göreve getiren Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Konuşmam boyunca anlattığım görev ihmalleri zincirinin sorumlusu da odur. Sayın Cumhurbaşkanı ya kaosa razı geleceksiniz ya da İçişleri Bakanlığı koltuğuna yüzünüzü kızartmayacak birini atayacaksınız. Sayın Soylu olmamıştır, olamamıştır. Siyasi körlüğe gerek yok. İçişleri Bakanlığı kapasitesi yok. Onlarca kez hem AKP'yi hem iktidarı rezil etmiştir.” ifadelerini kullandı. İmamoğlu konuşmasını; “Bbu bir hukuk davası değil, siyasi dava. Bu bir kişisel dava değil, ulusal dava. Bu bir mağduriyet davası değil, haysiyet davası! Kimse bizden susmamızı beklemesin. Kimse bu milletten teslim olmasını beklemesin. Öyle kolay kolay hakkımızı yedirmeyiz. Öyle kolay kolay mücadeleden vaz geçmeyiz.” diye bitirdi. İmamoğlu toplantıda daha çok şey söyledi. Özellikle gazetecilerin sorularına verdiği cevaplar geleceğe dair çok şey söyledi bizlere. Ama bu toplantıdan çıkan en büyük sonuç; hedef olan kendisi olmadığını ve 16 milyonun iradesinin gasp edilmeye çalışıldığı gerçeğidir. Bu hedefe ulaşmak için her şeyin yapılacağını ve buna karşı sadece Altılı Masa değil, tüm ülkenin her türlü senaryoya hazır olması gerektiği gerçeği. Bakalım İmamoğlu’nun dikkat çektiği “her şeye” muhalefet ne kadar hazır.