Meclis grubu kurmanın seçime girmek için yeterli olduğu maddesindeki değişikliğin HDP'nin kapatılması durumunda başka bir parti altında seçime girmeyi zorlaştırmak için yapıldığı düşünülebilir.
Uzun süredir AKP ve MHP'nin üzerinde çalıştığı, seçim yasalarında değişiklik yapılmasını öngören yasa teklifi dün Meclis'e sunuldu. Aylardır tartışılmasına karşın teklifin ancak bu hafta parlamentoya getirilmiş olması Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilerin ideal seçim sistemi konusunda çıkarlarının farklı olmasından kaynaklandı. Bu konuda uzlaşı sağlanması için yasa teklifine giren maddelerin sadece muhalefet partilerinin aleyhine değil, aynı zamanda hem AKP hem de MHP'ye yaraması gerekiyordu.
CUMHUR İTTİFAKI NEYİ HEDEFLİYOR?
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'ın dün Meclis'te yaptıkları basın toplantısında açıkladıkları metin daha önce Erddoğan ve Bahçeli'nin kamuoyuna açıkladıkları üzere yüzde onluk seçim barajının yüzde yediye düşürülmesini öngörüyor. Aslında ittifaklara izin verilmesinden sonra küçük partiler açısından yüzde on barajını aşmak kolaylaşmıştı. Fakat barajın yüzde yediye düşürülmesinin yine de üzerinde durmak gerekiyor. Anketlerde oyu yüzde yedi seviyede görülen MHP, barajın düşmesiyle birlikte seçimlere tek başına girmesi durumunda da parlamentoda temsil fırsatı kazanmasının partinin Cumhur İttifakı içinde elini rahatlattığını düşünebiliriz.
Öte yandan yüzde yedi oranı TİP'ten Deva ve Gelecek'e kadar yeni kurulan partilerin tek başına seçime girmeleri durumunda parlamentoya girme şansını neredeyse tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bu partilerden birkaçının kendi aralarında ittifak kurmaları mümkün ama başarı çıtası yine de hayli yüksek.
Seçim yasasında yapılacak değişiklikler ancak bir sene içinde yürürlüğe gireceği için Cumhur İttifakı’nın en azından bir sene boyunca seçime gitmeyi düşünmediğini varsayabiliriz. Tabii ki, siyasi ortamın değişmesi durumunda baskın seçim ihtimali tamamen göz ardı edilemez fakat bu yasa teklifinin erken seçim tartışmalarını şimdilik dindireceğini tahmin ediyorum.
Seçim yasasında yapılacak değişiklikler ancak bir sene içinde yürürlüğe gireceği için Cumhur İttifakı’nın en azından bir sene boyunca seçime gitmeyi düşünmediğini varsayabiliriz.
Yasa teklifinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmeden önce başbakan, bakanlar ve milletvekillerine getirilen seçim propagandası ve gezilerinde kamu kaynaklarını kullanamayacakları maddesi Cumhurbaşkanı'nı içermeyecek şekilde düzenleniyor. Zaten uzun süredir başta Erdoğan olmak üzere iktidar temsilcileri kamu kaynaklarını kullanarak seçim kampanyası yürütebiliyorlardı. Yeni düzenlemenin Meclis'te kabul edilmesiyle birlikte bu durum yasal bir hal almış ve diğer birçok konuda olduğu gibi Cumhurbaşkanına bu konuda getirilen ayrıcalık devam ettirilmiş olacak. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçim döneminde Erdoğan'ın kamu kaynaklarını sonuna kadar kullanarak kampanya yürüteceğini ve bunun son derece haksız ve anti-demokratik bir durum yaratacağını belirtmek gerekiyor.
Meclis'e sunulan yasa teklifi il ve ilçe seçim kurulu başkanının üye veya yedek üyelerin arasındaki en kıdemli hakimlerden belirlenmesi yerine kurayla seçilmesi kuralını getiriyor. Bu durum son dönemde partizan saiklerle hakim kadrosuna alınanların seçim kurullarında etkisini arttıracaktır.
MUHALEFETİ BEKLEYEN İKİ BÜYÜK TEHLİKE
Yasa teklifinde özellikle iki önemli değişiklik muhalefet partileri açısından ciddi riskler barındırıyor. Seçime girebilmek için mevcut sistemde olduğu gibi mecliste grup kurmuş olmak yeterli sayılmıyor. Bunun yerine 81 ilin yarısından fazlasında -41 il- örgütlenmeyi tamamlamak ve seçimlere en az altı ay kala kongrelerini yapmış olmak yükümlülüğü geliyor. Seçimlere kadar muhalefet partilerinin bu konuda gerekli hazırlıkları yapması için gerekli zamanları var. Fakat görünen o ki, muhalefet partileri sıkıntı yaşamamak için önümüzdeki aylarda kongreye gidecekler. Kurultay süreci ittifak görüşmelerinin devam ettiği bir dönemde parti yönetimleriyle kadrolar arasında oluşabilecek sıkıntıları öne çıkarabilir.
Görünen o ki, değişiklik nedeniyle muhalefet partileri önümüzdeki aylarda kongreye gidecekler. Kurultay süreci ittifak görüşmelerinin devam ettiği bir dönemde parti yönetimleriyle kadrolar arasında sıkıntı oluşabilir.
Bu durum özellikle CHP içinde çok adaylı il ve ilçe kongrelerine ve Parti Meclisi'nin yapısının değişmesine yol açabilir. Parti içinde yaşanabilecek değişiklikler alternatif Cumhurbaşkanı adaylarının da öne çıkmasına imkan sağlayabilir. Meclis'e sunulan teklifte "ilçe, il ve büyük kongrelerini üst üste iki kereden fazla ihmal etmemiş olması" koşulu geçiyor. CHP Genel Merkezi kongreleri seçim sonrasına erteleme kararı almıştı birkaç hafta önce. Dolayısıyla CHP'nin yasadan etkilenmeyeceği yorumunu yapanlar da çıkacaktır.
Meclis grubu kurmanın seçime girmek için yeterli olduğu maddesindeki değişikliğin özellikle HDP'nin kapatılması durumunda başka bir parti altında seçime girmeyi zorlaştırmak için yapıldığı düşünülebilir. Böyle bir durumda HDP'den bayrağı devralacak partinin acilen 41 ilde örgütlenmesini tamamlaması gerekecek. Başka bir seçenek Kürt siyasetçilerin TİP gibi bir sosyalist bir parti çatısı altında seçime girmesi olabilir. Bu tarz ara formüllerin seçmen geçişlerinde ortaya çıkarabileceği fireler bile sonuçların çok yakın çıktığı bir seçimde anlam kazanabilir.
Fakat muhalefet partileri açısından asıl önemli nokta milletvekili çıkmasını düzenleyen maddede öngörülen değişiklik olacak. Mevcut sistemde milletvekili sayıları önce ittifakları kaale alarak dağıtılıyor ve sonra partilerin bir seçim bölgesinde kaç milletvekili çıkaracağı eğer bir ittifaka girdiyse o ittifak içindeki oy oranına göre belirleniyordu. Bu sayede ittifakı oluşturan küçük partilerin sağladığı artık oylarla ittifakın büyük partileri kendi oy yüzdelerinden daha fazla sayıda milletvekili çıkarma şansına sahip olabiliyordu. Bu sistemi 2018 seçimleri öncesinde kendisine avantaj sağlayacağı düşüncesiyle Cumhur İttifakı benimsemiş fakat bu madde o seçimde Millet İttifakı’na yaramıştı. Yeni düzenlemeye göre her partinin bir seçim bölgesinde aldığı oy oranına bağlı olarak milletvekili çıkarması ittifaklara katılan küçük partileri olumsuz etkileyecek.
HDP'den bayrağı devralacak partinin acilen 41 ilde örgütlenmesini tamamlaması gerekecek. Başka bir seçenek Kürt siyasetçilerin TİP gibi bir sosyalist bir parti çatısı altında seçime girmesi olabilir
Türkiye'de zayıflayan iktidarlar daha önce birçok defa yasaları değiştirerek seçim mühendisliğine başvurmuştu. Bu maddede yapılan düzenlemelerin 2018 seçim sonuçları kaale alarak yapıldığını ve dolayısıyla ancak o seçimdeki oy oranları muhafaza edilirse Cumhur İttifakı’na yarayacağını belirtmek gerekiyor. Örneğin 2019 yerel seçimleri sonrasında birçok büyükşehir belediyesinin CHP'nin kontrolüne geçtiği düşünüldüğünde, bu seçim bölgelerinde CHP'nin çok daha basarılı bir sonuç alacağı beklentisi yanlış olmayacaktır. Özellikle İstanbul, Antalya, Adana ve Mersin gibi şehirlerde CHP'nin birinci parti olarak çıkması durumunda bu değişiklik iktidara umduğu faydayı sağlamayabilir. Ayrıca MHP'nin oyunun tek haneli oranlara indiği ve hiçbir bölgede yoğunlaşmadığı düşünüldüğünde, yapılan değişiklikler sonrası MHP'nin çıkardığı milletvekili sayısı da düşebilir.
MUHALEFET NE YAPABİLİR?
İktidarın bu hamlesi karşısında muhalefetin seçimlerde en etkin sonuç alacak formül üzerinde uzlaşması gerekiyor. Bu hiç de kolay olmayacak. Önümüzdeki haftalarda siyasi gündemimizi bu tartışmalar kaplayacak. Değerlendirilmesi gereken ilk konu Millet İttifakı’nın durumu. Seçim yasasında değişiklik yapılması durumunda CHP ve İYİ Parti dışında kalan partilerin önümüzdeki seçimlerde milletvekili çıkarmaları hayli güç hale gelecek. Buna karşı en etkili çözüm Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin tek bir aday listesiyle seçimlere katılarak Meclis'teki temsil oranlarını en yüksek seviyeye çıkarmak olacaktır.
Fakat çok farklı geleneklerden gelen altı siyasi partinin, 600 milletvekili adaylığını her bir partiye uygun ve adil gelecek şekilde paylaşması bana hayli zor geliyor. 2019 yerel seçimlerinde bile CHP ve İYİ Parti her seçim bölgesinde bunu başaramamıştı. Ama MHP'nin önümüzdeki seçimlere belli bir kota karşılığında AKP listesinden katılması bu ihtimali güçlendirir.
2018 seçimlerinde Saadet Partisi CHP, Demokrat Parti ise İYİ Parti listesinden sınırlı sayıda ismi aday gösterebilmişti. Benzer bir formülün DEVA ve Gelecek Partisi için uygulanması düşünülebilir fakat iki partiye ayrılacak kota konusunda iki taraf arasında farklı beklentiler olacaktır. Bu tarz durumlarda küçük partilerin oy oranlarını olduğundan yüksek hesaplamaları milletvekili sayısını belirlemede güçlük yaratacaktır. Ayrıca DEVA ve Gelecek Partisi ile CHP arasındaki ideolojik mesafe seçim kampanyası döneminde partilerin kadroları arasında iç tartışmalara yol açarak muhalefeti zayıflatabilir.
Nitekim, Cumhur İttifakı’nın bu hamleyi yapmasında muhafazakar seçmenlerin CHP listesi altında seçime girecek DEVA, Gelecek veya Saadet Partisi adaylarına oy vermekten imtina edeceği varsayımı yatıyor. Benzer bir durum bazı CHP seçmenleri açısından da geçerli olabilir. Bu partilerin CHP listelerinden seçime katılmaları durumunda bazı seküler CHP seçmenleri İYİ Parti'ye yönelecektir.
Üçüncü formül bu sağ partilerin hepsinin belli bir kota verilerek İYİ Parti'den seçime girmesi olabilir. Fakat yukarıdaki çekinceler bu durumda da geçerli olabilir. Ayrıca sağ seçmenlerin doğal adresi haline gelmek isteyen İYİ Parti rakiplerini güçlendirme sonucu doğuracak bir formüle ev sahipliği yapmayı tercih etmeyebilir. Gündeme gelmesi olası diğer bir seçenek Deva, Gelecek ve Saadet Partileri'nin birlikte ittifak yaparak yüzde 7 seçim barajını aşmaya çalışmaları olacaktır. Üç parti böyle bir durumda Haziran 2015 seçimlerinde HDP'nin karşılaştığı gibi sinerji yaratarak beklediklerinden daha yüksek oy oranına ulaşabilir. Fakat anketlere göre bu üç partiden hiçbirinin ciddi bir çıkış yapamadığı düşünüldüğünde, bu seçeneğin baraj altı kalma riski yaratacağını ve barajı geçseler bile oy oranları belli bir bölgede toplanmadığı için çok az sayıda milletvekili çıkarmaya yol açacağını belirtmek gerekiyor.
Seçim yasasında yapılacak bu değişiklik Cumhur ve Millet İttifakı dışında kalan partileri de yakından ilgilendiriyor. Millet İttifakı içinde küçük partilerin yaşayacağı sıkıntının benzeriyle sol ittifakın kurulması durumunda HDP dışında kalan sosyalist partiler karşılaşacaklar. Ayrıca başta Ümit Özdağ'ın Zafer ve Muharrem İnce'nin Memleket Partisi olmak üzere diğer merkez ve sağ partiler de barajı aşmak için ittifak kurmayı düşünebilirler.
Cumhur İttifakı aylardır beklenen hamlesini yaptı. Şimdi sıra muhalefette!