Siyasal iktidar tarafından 31 Mart yerel seçimleri öncesinde Türkiye’nin “beka sorunu” yaşadığı ve bu yüzden kendilerine oy verilmesi yönünde propaganda yapıldı. Bu, tükenen birçok iktidarın yaptığı gibi, mevcut sorunları çok büyük (düşmanlar / ötekiler) göstererek iktidarda kalma çabası idi. Türkiye’nin “beka” düzeyinde olmasa da önemli ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunları var. Ancak bu sorunlar güvenlik tedbirleri ile değil, devletin varlığının temeli olan hukukun üstünlüğü (adalet mülkün temelidir) ilkesi ile çözülebilir. Hukukun üstünlüğünü sağlayacak düzenlemelerin yapılabilmesi için de, öncelikle ve ivedilikle siyasal düzeyde uzlaşma (milli mutabakat hükümeti) sağlanmalıdır. Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal sorunlarını çözmenin yolu / başlangıcı siyasal sorunları çözmekle başlar. Siyasal düzeydeki sorunlar çözülmeden, ekonomik sorunları çözmek de olanaksızdır. Siyasal düzeyde çözümler de, ancak Türkiye’nin mevcut sorunlarını çözmek amacıyla oluşturulacak bir milli / Türkiye mutabakat hükümeti ile başlatılabilir. Milli mutabakat hükümeti, birilerini kurtarmak üzerine değil, Türkiye’nin en azından acil / temel sorunlarını uzlaşma ile çözmek üzerine kurgulanmalıdır. Siyasal düzeyde uzlaşmanın somutlaşmış adımı milli mutabakat hükümetidir ve böyle bir adım olmadan, bu sorunların çözümü olanaksızdır. Mevcut siyasal aktörler böyle bir adımı atmakta gecikirlerse, 2001 krizinde olduğu siyasal tarihte kendilerine yer ayırtmış olurlar; tabii o kadar değerli iseler. Milli mutabakat hükümeti, başta yatırımcılar olmak üzere herkese sorunların çözülme kararlığını gösterecektir. Böyle bir kararlılık, dövizin ve enflasyonun yükselişini ciddi olarak yavaşlatacaktır. Milli mutabakat hükümetinin çok hızlı olarak ele alması gereken sorunların başında, yargı gelmektedir. Yargı, siyasal baskıdan kurtarılmadan, çelişkili kararlar verilmesi önlenemez. Adalet / yargı sistemi düzeltilmeden, bırakın hukuk devleti olmayı, kanun devleti dahi olunamaz. Devletin varlığının temeli adalet dağıtmaktır. Adaleti de, çıkardığınız yasalara uyarak dağıtabilirsiniz. Her bir vatandaş yargı önünde kendisine eşit davranılacağı algısını taşıyacak duruma gelmelidir. Güvenlik için de hukukun üstünlüğü gereklidir. Yani güvenlik, sadece polisiye tedbirlerle sağlanmaz. Polisiye güvenlik tedbirleri ile hırsızı-katili-haini yakalarsınız ama, bunların cezalarını çekmeleri sağlanmadan güvenlik sağlanamaz, çünkü serbest olan hırsızlar herkes için tehlikedir, güvensizliktir. Hukukun üstünlüğü, hakları çiğnenen vatandaşlara haklarının tazmin edileceği, ihlal edenlerin cezalandırılacağı algısını vererek onlara güvende oldukları duygusunu verir. Diğer bir ifade ile, öncelikle yasaların herkes için uygulanması, yani kim yasaları çiğnerse cezalandırılması gerekir. Suç ve ceza yasalarının herkese eşit olarak uygulandığı bir ülkede herkes kendisini güvende hisseder. Hukukun üstünlüğü, ekonomik sorunların çözümü için de elzemdir. Özellikle yabancı yatırımlara ihtiyaç duyulan ülkelerde, hukukun üstünlüğün sağlanması zorunludur. Zira yasaların keyfi uygulandığı, yolsuzluğun yoğun olduğu ülkelere, yabancı yatırımcılar güven duymayacaklarından gitmezler. Devlet bağlamında hızla müdahale edilmesi gereken bir konu da, kamuya personel alımında liyakat sisteminin hayata geçirilmesidir. Siyasal iktidarlar seçimlerle gelir, seçimlerle giderler. Ancak kamu görevlileri süreklidir; devletin aklıdır, hafızasıdırlar. Aklın, hafızasının düzeyinin düşük olması, başarının sınırlı olması sonucunu doğurur. Kamuya personel alımında liyakat, toplumsal sonuçları da olan bir ilkedir. Liyakatın gözetilmemesi özellikle gençleri olumsuz etkilemektedir. Gençlerin mücadele etme, öğrenme arzularını yok etmektedir. “Niye çalışayım ki, nasıl olsa, işe giremeyeceğim” veya “nasıl olsa dayılarım beni işe yerleştirecek” diye düşünür duruma gelmişlerdir. Liyakat değil de, siyasal / partizanca atamalar yapılması, toplumsal düzeyde kutuplaşmaları körükler. Huzursuzluk, güvensizlik ortamı, toplumsal düzeye sirayet ettiğinden, çözülmesi çok daha zorlaşacaktır. Gitgide kangrene dönüşen bu sorunların çözümü milli mutabakat hükümetidir. Milli mutabakat hükümetinin kurulmasında en büyük görev mevcut iktidara düşmektedir, çünkü çok farklı ideolojik partiler / gruplar Türkiye’nin geleceği için farklılıklarını bir kenara bırakıp bir araya gelmek için mücadele etmektedir. Muhalefet bloğu bu mücadelede önemli yol almıştır. İktidar bloğu adım atmaz ise, tarih onlara kötüler sayfasında yer ayıracaktır.