Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, boşanan kadının yeniden evlenmek için 300 günlük iddet müddetini TMK md. 132/I’i özel hayata saygı ve ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine karar verdi. Soybağının karışmasını önleme amacının modern bir toplumda modası geçmiş göründüğünü de ayrıca belirtti. Türk Medeni Kanunu’muzun 132. maddesinin 2. ve 3. fıkraları: "Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır." şeklindedir. Boşanan kadının iddet süresi bitmeden yeniden evlenmesi mümkündür. Ancak bunun için gerekli hukuki prosedür yürütülmeli ve iddet süresi kaldırılmalıdır. Yani kadının hamile olmadığını ispatlaması ve aynı kişiyle evlenecek olmaması şartları mahkeme tarafından aranmaktadır. Bu uygulama uyarınca evliliğin bitmesinden itibaren üç yüz gün geçmedikçe, boşanan kadın gibi kocası vefat eden kadın da bu hükümle bağlıdır. Bu hüküm maddesinin kaynağı İsviçre Medeni Kanunu olup söz konusu hüküm İsviçre de Federal Kanun ile 01.01.2000 tarihi itibari ile kaldırılmıştır. Bu kanun gerekçesi nesebin belirlenmesinde karışıklık olmamasıdır. Bu bekleme süresi sadece kadınlar için geçerlidir. Türk hukuk devriminin en önemli temel taşı olan 1926 tarihli Türk Kanunu Medenisi, zamanla ve gelişen, değişen teknoloji ve sosyoloji sonucunda temel bazı değişimlere muhtaç hale gelmiş bugün yürürlükte olan Türk Medeni Kanunu halini almıştır. Değişikliklerin büyük bir kısmı ise aile hukuku alanında gerçekleşmiş ve gerçekleşmeye devam etmektedir. Anayasamız ve bağlı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile kadın erkek eşitliği mutlak bir şekilde kabul edilmiştir. Evlenme ve aile kurma hakkı da temel haklardan olup, gelişen tıp ve teknoloji ile DNA testlerinin yüzde %99 üzerinde doğru sonuç veriyor olması birlikte değerlendirildiği zaman bu kanunun uzun zamandır çağa ve güncel sorunlara cevap vermeyip aksine varlığının hak kaybına sebep olduğu da görülmektedir. Yine tarafı olduğumuz CEDAW madde 16 uyarınca kadın ve erkek boşanınca eşit haklara sahip olmalıdır. Kadın ve erkeğin biyolojik farklılıklarının kadın aleyhine yorumlanması kabul edilemezdir. Nesep karışıklığını önlemeye yönelik babalık karinesi hükümleri mevcut olduğundan bu amaçta yerinde değildir. Bütün bu sebepler göz önüne alınarak Nurcan Bayraktar v. Türkiye kararında AİHM karşısına gelen uyuşmazlığa kararını açıkladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, boşanan kadının yeniden evlenmek için 300 günlük iddet müddetini TMK md. 132/I’i özel hayata saygı ve ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine karar verdi. Karar (27094/20) 27.06.2023 tarihinde dün ilan edildi. Soybağının karışmasını önleme amacının modern bir toplumda modası geçmiş göründüğünü de ayrıca belirtti.
İsviçre, Almanya, Fransa gibi Batı ülkelerinde çok uzun zaman önce son bulmuş “iddet süresi” uygulamasının Türkiye için hala yürürlükte olması bir hukuk garabetidir. AİHM kararının ivedikle uygulanmasını bekliyorum.
İsviçre, Almanya, Fransa gibi Batı ülkelerinde çok uzun zaman önce son bulmuş bu uygulamanın Türkiye için hala yürürlükte olması bir hukuk garabeti olarak değerlendirilmelidir. Nitekim uzun seneler önce kaldırılması gereken hükmün AİHM huzuruna gitmiş oluşu ve hak ihlali kararı sonrası mülga haline gelecek oluşu olumlu bir gelişme olmakla geç kalınmış ve Türkiye’nin uluslararası itibarını zedelemiştir. Cinsiyet eşitsizliğine dair hala birçok uygulama ve yasa sorunu mevcut olduğundan bunların meclis komisyonları başta olmak kaydı ile ülkemiz içinde bir an evvel çağa ve hukuka uygun hale getirilmesi, hak kayıplarının önüne geçilmesi gerekmektedir. Yeni kurulan insan hakları komisyonu ve diğer komisyonlar ile meclis çatısı altında her bir vekilin bu sorumlulukla kanun koyucu otoritenin parçası olma bilinci ile hareket etmesini bekliyorum. Nitekim mevcut iktidarın hak ihlalleri konusunda ciddi anlamda sınıfta kaldığı düşünülürse bu bir anlamda siyasi iktidar için kaçınılmaz olarak düzeltilmesi gereken bir alandır. Barolar, üniversiteler ve STK’lar da bu anlamda tam destek sağlamak için hazır ve yayınlar yapmakta, uluslararası gelişmeleri takip etmektedir. Bu sebeple geniş katılımlı yapılacak çalışma çok önemli olmakla elzemdir. AİHM kararının ivedikle uygulanmasını bekliyor ve kadınlarımızın bu yeni kazanımını kutluyorum.