Cezaevindeki birinin bilgiye erişimi maddi açıdan sınırlı. Avukatlık ücretleri çok yüksek. Birbirimize sadece askıda fatura ödeyerek değil, bilgi sunarak destek olma zamanı. Yanımızda belediyeleri buluruz belki. Hayal kurduğumu sanmıyorum. Burada hukukun toplumla ilişkisi ve yargıyla ilgili yazılar yazıyorum. Hatta konunun ceza yargılamasıyla ilgili kısmını önemsediğim için cezaevlerini de ele aldım. Bu konuları birleştirmek ve geleceğe hukukla ve hukukun meşru alternatifleriyle bakmak bana oldukça önemli geliyor. Her ne kadar hukukun işlemeyen yanları üstüne yahut hukuku nasıl çeşitlendirip, sorunları çözmede tek yol olmaktan çıkarırız üstüne kafa yorsam da, hukukla ilgili işleyen veya işlese ne kadar iyi olacağını düşündüğüm konular da var. Zira hukukun kişileri, kurumları güçlendiren taraflarına vurgu yapmayı da çok anlamlı buluyorum. Bu özellikle hem ekonomik hem toplumsal açıdan bir çok sıkıntı çekilen bir dönemde, toplumsal anlamda güçlenmek bakımından da lazım. Bu güç ihtiyacını düşünürken, on seneden fazla bir zaman önce İstanbul’da bir ceza evinde Adalet Bakanlığı izni ile yaptığımız bir pilot projeyi hatırladım. Çünkü aslında bu proje, kişinin en kırılgan olduğu ortamlardan birinde, onlara bilgiyle güç vermek amacını taşıyordu. İsmini Dilek Kutusu koymuştuk. Aynı kamuya açık mekanlarda görülen dilek ve şikayet kutularını andıran, cezaevinde bulunan hükümlü ve tutukluların, infaz ve ceza hukukuna ilişkin soruların cevabını istedikleri bir çalışmaydı bu. Cezaevinde adet olduğu üzere, onlar her şeyi dilekçe ile yapacaklar; işi yapanlar da İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu ve öğrencisi gönüllüler olacaktı. Dilek Kutusu, cezaevindeki insanlarla kamuya açık bilgileri paylaşan bir proje olmayı hedeflemişti. Gönüllüler, cezaevinin kendilerine ayırdıkları görüşme alanında, cezaevine ait bilgisayardan faydalanarak, internete bağlanıyor ve kendilerine sorulan soruları cevaplıyordu. Böylece kişinin cezaevinde olmasa, kendi kendine çok rahatlıkla erişebileceği bir bilgiyi gönüllüler aracılığıyla elde ediyordu. Hatırlayalım ki, kişi cezaevinde koğuştan belli sebepler dışında çıkamıyor; kullanabileceği bir bilgisayar bir çoky erde yok; o bilgisayar olsa bile internet bağlantısı zaten onlar için yok. Bu durumda, örneğin bir web sayfasına girerek öğrenilebilecek bilgileri dahi öğrenemiyorlar. Avukatları görmeye gelmedikçe ona da ulaşıp soramıyorlar. Hatta avukatlarının iletişim bilgilerine sahip olmayabiliyorlar hele ki özel avukatları değil atanmış bir avukat söz konusu ise. Nitekim cezaevinde bulunan bir çok kişinin soyo-ekonomik sorunları nedeniyle özel avukat tutması söz konusu olmuyor. Haftada bir gün iki saatlik bir sürede, herkese azami on dakika ayrılabilen ve internet üzerinden hemen elde edilebilen bir bilgiyse o an, hemen ulaşılması mümkün değilse, gelecek hafta kendisine ulaştırılan basit bir bilgi projesinden bahsediyoruz. Örnek vermek gerekirse, en çok sorulan şeyler, kişilerin uzun süren (yıllardan bahsediyoruz) Yargıtay veya İstinaf Mahkemesine yapılmış başvurudan elde edilen sonucun ne olduğu; tüm gün kitli kaldığı kapalı cezaevinden çıkıp dışarıda çalışıp, akşamları yatmaya döneceği açık cezaevine geçmesine dair koşullarının neler olduğu; yazışmalarda hukuki tabirler içeren kelimelerin anlamları gibi. Bu bağlamda, sürekli dört duvar arasında olan ve belirsizlikle yaşayan birisi için kendisine posta ve tebligatla aylar sonra ulaşacak bir Yargıtay dosyası bilgisinin sağlayacağı açıklığın ne kadar önemli olduğu açık. Beklemek ve birbirinin aynı günler ve geçmeyen zaman zaten cezaevinde bulunan kişiler için zor şeyler. Bu kadar basit bir çabanın ilk iki haftada toplamda 13 kişiye, sonraki iki haftada 34 kişiye ulaşması aslında ihtiyacı ortaya koymuştu. Elbette projede çalışan infaz memurlarının ve idarenin yapılmak istenen şeyin amacını anlaması ve kendi ellerini de rahatlattığını gördükleri işler açısından destek olması da çok önemliydi. Çünkü biz cevaplamasak o talepler kendilerine gelecekti. Maalesef bu işi pilot proje aşamasından çıkaramamışız. Kırılganlık sebepleri farklı olsa da, toplumsal ve ekonomik sorunların zorlaştığı bir başka dönemi yaşıyoruz. Cezaevinde kapalı olduğu için değil, sosyo-ekonomik açıdan zorluk yaşayan bir kişinin hukuki bilgiye erişimi maddi açıdan sınırlı. Burada, dışarıda olmasına rağmen, erişemeyeceği hukuki bir hizmetten bahsediyoruz aslında. Avukatlık ücretleri oldukça yüksek[1], örneğin kira sözleşmesi hazırlamak için bir avukatın alması gereken en düşük ücret 1350 YTL. Nitekim yaptığımız bir araştırmada Türkiye’deki şehirli nüfusun sadece %18,5’nin bugüne dek avukatı olduğunu ve bunun ikinci en büyük sebebinin avukatlık ücretini yüksek bulmasından kaynaklandığını tespit etmiştik[2]. Sosyo ekonomik açıdan zor koşullarda yaşayanların nasıl sorunları var diye düşünürsek, özellikle kirada yaşamaları halinde kira zammı veya evin durumu ile ilgili konular; borç ödeyememe nedeniyle icraya verilme; işverenden tahsil edilemeyen ücret ve güvencesiz çalışmayla ilgili meseleler; boşanma, velayet ve nafaka alacağı gibi aile içi sorun kaynaklı konular; hangi sosyal yardımlara başvuracakları gibi meseleler düşünülebilir. Nitekim, sosyo-ekonomik durum yanında, medeni durum ve ne barınma koşulları da kişilerin yaşayacağı hukuki sorunları etkiliyor. Örneğin, evli kişiler bekarlara; kirada oturanlar da kendi evi olanlara göred aha fazla hukuki sorun yaşıyorlar. Güçlendirme burada sosyo-ekonomik açıdan zorluk yaşayan kişinin hayatı üzerindeki kontrolünü artırmak için hukuki bilgiye dayanan seçim yapabilmeimkanı sunmak anlamına gelir. Dahası, kişinin kendini güçsüz hissettiği bir dönemde, başına gelen haksızlıkları veya kendisine haksız işlem yapan bürokrasinin yanlışlarını kabul etmemeyi sağlar. Unutulmamalıdır ki, sosyo-ekonomik sorunlar, uzun süre devam eden, hastalık ve engellilik içeren, boğuştukça çoğu zaman kişilerde akıl sağlığı sorunları da yaratan meselelere işaret eder. Bu anlamda, aslında zaman bu gruba yönelik gönüllülük zamanı. Çok önemli olsa da birbirimize sadece askıda faturaları ödeyerek para ile değil, sosyo-ekonomik sorunları dinleyip, çözme yolunda adımlar atarak, mesleki bilgi sunarak destek olma zamanı. Zira okumuş insanların bile anlamakta zorlandığı hukuki metinlerin veya usullerin, sosyo ekonomik açıdan eğitimi yüksek olmayan kişiler için çok daha zor olduğunu ve genel anlamda hukuki prosedürlerin yoksul dostu olmadığını düşünmeliyiz. Dolayısıyla belki de öyle bir proje geliştirmeliyiz ki, bu seçeneklere uyan kişileri doğrudan hedefleyerek onlara destek olmalıyız. Yanımızda belediyeleri buluruz belki. Hayal kurduğumu sanmıyorum. --- [1]2022 senesi için düşünülen tarifeye buradan ulaşılabilir: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/11/20211120-20-1.pdf [2]Seda Kalem (Der) 2009, Adalet Gözet: Yargı Sistemi Üzerine Bir İnceleme, https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/tr/publication/23-adalet-gozet-yarg-sistemi-uzerine-bir-inceleme/