Muhalefet HDP’siz kazanamaz. Ama İYİ Partisiz de. CHP’siz hiçbiri kazanmaz. Gerçek bu iken siyaset, dar siyasi hesaplara, kişisel egolara ve üretilmiş hassasiyetlere kurban edilmemelidir.
İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin katıldığı bir TV programında
“İktidar olursanız HDP'ye bakanlık verecek misiniz?” sorusuna; TBMM'de başkan vekillerinin her partiden seçildiğini ifade ederek; “
HDP'li başkana elimizi kaldırıyor muyuz? Buna genel başkanlar dahil. 'Sayın başkanım söz hakkı istiyorum' Şimdi bunu hak sayacaksınız ama bu ülkeyi yönetmek için bu kabul olmaz... O zaman seçime sokmayın kardeşim. Böyle bir şey olabilir mi? O zaman milli irade nerede kaldı? Bu seçmen yarın nasıl oy verecek kendi partisine? Elbette HDP'ye bakanlık verilebilir, her partiye verilebilir.” cevabını verdi.
Tekin’in sorulan soruya verdiği cevabı bir bütün olarak değerlendirdiğimizde siyaseten doğru bir cevap.
Ancak bazı dönemler var ki, salt siyasi doğrular yeterli olmuyor. Böyle zamanlarda siyasilerin söylediklerinde normal şartlardan biraz daha fazla dikkatli olması gerekiyor. Bir CHP’linin HDP konusunda yapacağı herhangi bir açıklama da böyle bir dikkati gerektiriyor.
Bu açıdan her ne kadar doğruysa da Tekin’in içinde olduğumuz konjoktürde bu cevabın gayet istismara açık olduğunun farkında olunması gerekirdi.
İLK TEPKİLERE DİKKAT
Tekin’in bu açıklamasına ilk tepkiler İYİ Parti’de yakın zamana kadar etkili konumda olan ama şu anda yönetim kademesinde olmayan Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu’ndan geldi.Sonrasında parti liderleri devreye girdi, CHP ve İYİ Parti arasında yükselen gerilim düştü.
Bu gerilim bize Altılı Masa’nın ne kadar naif olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Ve itiraf edelim ki muhalefet açısından zaaftır.
Ancak iki parti arasındaki bu gerilim bize, 6’lı masanın siyaseten ne kadar naif olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Ve itiraf edelim ki bu durum sadece 6’lı masa için değil muhalefet açısından da zaaftır.
İYİ Parti, “milliyetçi” hassasiyetleri gereği HDP ile yan yana anılmak istemiyor. Bu siyasi bir tercih olsa da sorunlu.
Sonuç olarak Tekin’in ifade ettiği gibi Meclis çalışmalarında İYİ Parti’liler, HDP’li Meclis Başkanvekilinin yönettiği çalışmalara katıldıkları gibi söz isterken de HDP’liye “başkan” diye hitap etmektedirler.
Meclis çalışmalarında birlikte çalışan partilerin siyaset sahnesinde yan yana gelememesi elbette ki sorunludur. Kabul edelim ki burada sorun İYİ Parti’dedir.
HEDEF NE?
İYİ Parti’nin içinde olduğu 6’lı masa da, HDP’nin başını çektiği Sol Blok da son tahlilde Türkiye’nin Çin’de olduğu tek adam rejiminin sona ermesini istiyorlar. Bu açıdan İYİ Parti’nin de HDP’nin de hedefi ortak.
Durum bu iken İYİ Parti’nin aynı ortak hedef noktasında HDP ile ilişkisizlik üzerine kurduğu bu yaklaşım sorunludur.
İYİ Parti’nin içinde olduğu Altılı Masa da, HDP’nin başını çektiği Sol Blok da tek adam rejiminin sona ermesini istiyorlar. Durum bu iken İYİ Parti’nin HDP ile ilişkisizlik üzerine kurduğu bu yaklaşım sorunludur.
Sonuç olarak HDP Meclis’te temsil edilen, siyasal meşruiyeti olan bir partidir. Muhalefet partilerinden biri olan HDP’yi siyaseten muhatap almayan hiç bir muhalefet partisinin doğru bir siyaset izlediğini iddia etmek mümkün değildir. Hassasiyetleri ne olursa olsun.
Siyasi parti olarak HDP’yi muhatap almayan bir muhalefet onu PKK ve şiddetin kucağına itmekten başka bir şey yapmadığının farkına varması gerekiyor.
Muhalefet siyaseten HDP’ye sahip çıkmadıkça onu PKK ve şiddetin kucağına itecektir. Oysa muhalefet ve siyaset, HDP’ye ne kadar sahip çıkar onun siyaset yapmasına alan açarsa bu, HDP’nin PKK ve şiddete daha çık karşı çıkmasına olacak tanır ve siyaseten güçlendirmiş olur.
Bu süreçte muhalefetin HDP’ye sahip çıkması kadar, HDP’nin de siyasete sahip çıkması üzerinde kurulmak istenen şiddet vesayetine karşı çıkması o kadar önemlidir. O yüzden muhalefetin HDP’ye adım atması kadar, HDP’nin de muhalefete doğru adım atması önemi ve gereklidir.
Evet muhalefet HDP’siz kazanamaz. Ama İYİ Partisiz de. CHP’siz hiçbiri kazanmaz. Gerçek bu iken siyaset, dar siyasi hesaplara, kişisel egolara ve üretilmiş hassasiyetlere kurban edilmemelidir.
Tüm muhalefetin siyasetin alanını yeniden inşa etmek için ortak noktada buluşması bir bütün olarak siyasetin güçlenmesine katkı sunacaktır.
Bu açıdan muhalefetin başarısı, muhalefetteki tüm partilerin kendi kimliklerini koruyarak üst kimlik olarak, demokrasi, özgürlük, adalet yani “siyaset” üst kimliğinde buluşması zorunludur.
Parti adlarından bağımsız olarak muhalefet partileri var olan sistemin devamını istemiyorlarsa asgari müştereklerde buluşmak zorundalar. Bu da kişisel hesaplar, dar kimlik hassasiyeti ile değil; demokrasi, özgürlük ve adalet ortak keseninde bir uzlaşma zorunlu kılmaktadır.
Evet muhalefet HDP’siz kazanamaz. Ama İYİ Partisiz de. CHP’siz hiçbiri kazanmaz.
Gerçek bu iken siyaset, dar siyasi hesaplara, kişisel egolara ve üretilmiş hassasiyetlere kurban edilmemelidir.