Hakikatin geometrisi
Politikyol
İyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış gibi mefhumlar bağlamdan bağımsız düşünülemezler. Örneğin, “vicdan iyidir” fakat zalime koyacağınız sınır, zulme göstereceğiniz öfke, istismarcıya sergileyeceğiniz “vicdansızlık” söz konusu bağlamda bizzat vicdanın kendisi olur.
Doğru-yanlış mefhumları, kimileri için çok nettir. Özellikle ahlaki mevzular ve “ulvi” kavramlar söz konusu olduğunda. Hepimizin zihninde iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış ve birçok başka kategori daha vardır. O ya da bu deme eğilimindedir insan. Yalnızca birini seçmek zorundayızdır. Her ikisini de kapsayacak kesişim kümelerimiz yoktur. Bu nedenle 0,0001 puan kayıpla “iyiyi” kötü kümesine atmak zorunda kaldığımız olur. Elde yalnızca iki kategori olduğunda birinden biri seçilmek zorundadır. 0,0001 farkla da olsa “iyi” kötü kümesine sokulabilir.
Bölünmüş, kategorik, dualist bakış tek düzlemden görür hayatı. Doğru mu, yanlış mı, o mu, bu mu, bizden mi, öteki mi düzlemlerinde yeşeren, dereceliliğe izin vermeyen bir zihniyettir bu. Kelimelerin ve kategorilerin içine sıkışmış, sözün duvarlarını aşamamış, gerçekliği dilin içerisinde bükmeye çalışmış ve hakikati ön tanımlamalara kurban etmiştir.
MESELA HAYATIN GEOMETRİSİ BİR KÜP OLSA…
Hayat çok boyutludur oysa. Biz tek bir düzlem varmışçasına ve gerçeklik çizgiselmişçesine algılamadığımızda farklı açılardan başka türlü gözükür yaşam. Aynı anda birçok şey, aynı anda zıt şeyler ve aynı anda farklı yerlerdedir gerçeklik. Hayatın geometrisi bir çizgi değil de bir küp olacak olsa aynı zamanda hem çizgi, hem nokta hem kare olur hayat. Hepsi doğru ve hepsi yanlıştır.
Tanımlamalarımız, düşüncelerimiz, inançlarımız hayatı bir çizgi üzerine yerleştirebilmeyi hedefler. “Vicdanlı olmak iyidir, vicdansızlık kötüdür”, “fedakâr olmak iyidir, bencil olmak kötüdür” gibi birçok ikilik ve değer yargısı da dünyaya anlam verebilmemize ve onu tutarlı bir hikâye gibi algılamamıza yardımcı olur. Hayatın bir dolu ara rengi, kavramlara sığmayan gerçeklikler, anlamdan taşan hakikat, temsilleri imha eden “asıllar” dilsel ve düalist bu tür söylemlerin içerisinde kaybolur.
Tek boyutlu değerlendirildiğinde siyah ya da beyaz algılanabilecek olan hayat, bağlamsal değişkenleri hesaba kattıkça kaotik, ikircikli ve çelişkiler ile dolu yapısını göstermeye başlar. İçinde düzen barındıran ve hakikate yaklaşma kapasitesi artan bu korkutur. Bu yüzden insan, Nasrettin hoca gibi karanlık bir samanlıkta kaybettiği tespihini daha aydınlık diye sokakta arar. Kendi 0-1, siyah-beyaz düşünme sistemine döner. Böylece bağlamsal faktörleri ihmal ederek ikili tanımların “güvenli” eteğine sığınır. “Ahlaklı mı ahlaksız mı” sözlüğünü açar gibi kendi öğreti ve genellemelerine bakar ve karar verir.
Bağlamı göz önünde bulundurmak, yaşamı çok boyuta çıkarır. Bir fon ya da zemin gibi düşünebiliriz bağlamı. Üzerine koyacağımız herhangi bir şey, ondan etkilenerek şekil alacak ve renk değiştirecektir. Belki sadece görüntüde belki de gerçekte yeniden şekillenecektir. Tek başına krem rengi olan bir nesne, yeşilin üzerinde farklı gözükecektir. Nasıl ki bir nesnenin bağımsız ve ayrık görüntüsü farklı bağlam üzerinde farklı ise yaşamdaki her olgu da böyledir. Üstüne üstük yaşamın içinde hiçbir şey bağlamdan kopuk ve ayrık olamaz. Aksine bağlam içinde bağlam, düzlem üstünde düzlem bulunur.
İyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış gibi mefhumlar bağlamdan bağımsız düşünülemezler. Örneğin, “Vicdan, iyidir” fakat zalime koyacağınız sınır, zulme göstereceğiniz öfke, istismarcıya sergileyeceğiniz “vicdansızlık” söz konusu bağlamda bizzat vicdanın kendisi olur. “Yardım etmek iyidir” diyecek olsak hemen sormak gerekir; “hangi motivasyonla, ne zaman, kime, hangi sonuçlar için”.
BAĞLAMSAL DÜŞÜNÜRSENİZ, “A, B’DİR” DİYEMEZSİNİZ
Bağlamı; hem mevcut koşulların özellikleri hem yapılan şeyin işlevi hem de motivasyon kaynaklarımız şekillendirir. Ayrık olarak aynı gözüken “şeyler” ancak ve ancak onu bağlamına yerleştirdiğimizde anlaşılabilir olur. Birilerini geçmek için çalışan insanla, kendini geliştirmek için çabalayan kişinin kazancı görünürde aynı olabilir ancak psikolojik işlevleri ve sonuçları farklı olacaktır.
Bağlamsal düşünmek, kısa cümleler kurmayı ve genellemeler yapmayı zorlaştırır. Sekiz renkli bir yelpazeden yüzlerce ara rengi barındıran bir skalaya geçiş yapmayı gerektirir. “A, B’dir” diyemez olursunuz. A, hangi koşulda, hangi açıdan, hangi zamanda B’dir? “İstikrar, iyidir”. Hangi koşulda, hangi niyetle, hangi konularda istikrar? Bu sorular bize esasen dilin tuzaklarından kurtulma fırsatını sunarlar. Bağlamı göz önünde bulunduran incelemeler “vicdan” kelimesinin vicdan anlamına gelmediği tuzakları ortaya döker. Birçok zaman kelimeler, bir daha cümleyi bitirmeden işaret etmek istedikleri anlamdan kaymış olurlar. Bu tuzağı ruhumuz duymadığında ahlaktan bahsedip dururken ahlaksızlığı anlatmak mümkün olur. Bağlamsal düşünce dili detaylandırmayı, ince ayarlar yapmayı ve dilsel ara notaları çoğaltmayı gerektirir.
Düz tanımlamalar ve kategorizasyonlar, hayatı ve hakikati ıskalamak anlamına gelir. Bağlamdan kopuk değerlendirmeler gerçeği bizim tanımlamalarımız içinde eğip büker, gerekli parçaları keser atar ve dairenin içine kareyi bir şekilde sokar. Bağlamı hesaba kattığımızda ise bakış açımız genişler, açıklamalar çoğalır, kavramlar bazen erir, iyi-kötü gibi uçlar ise yer yer iç içe geçer… Hakikat, sözleri aşar. Bağlamsal bakış ile insanı; dilin, sözün, el yapımı kurallarının dışına taşar. Ki bu da onu hakikate yaklaştırır.
“Yazmak, güzeldir”.
Hangi konuda, hangi koşulda, hangi niyetle, hangi sonuçlar oluştuğunda. Yazmak derken? Güzel nedir?
Ve derken bir bakmışız şeyler iç içer geçer ve hayatı kolaylaştıran genellemeler eriyiverir. O şey hem nokta, hem çizgi, hem kare, hem küp, hem de hiçbiridir.
Yorumlar
Popüler Haberler
İstanbul'da üç eğlence merkezi kalıcı olarak kapandı
Milli Piyango sonuçları açıklandı
'Sarallar' operasyonu: Nadir Metal'in CEO'su Burak Yakın ile 'ünlülerin kebapçısı' Fikret Aydoğdu tutuklandı
TELE1, sunucusunun 'Ferdi Tayfur çıkışı' için özür diledi
Ferdi Tayfur hayatını kaybetti
Kabine kulisi: 'Yeri sağlam' görülen ve 'gidici' gözüyle bakılan isimler