Vatandaşının, bir komedyenin üstelik de gerçek hayatın içinden esinlenerek yarattığı bir tiplemeye gülmesine, gülerken düşünmesine bile tahammül gösteremeyecek kadar rijitleşen bir söylemin, vay ki ne vay, eylemine! Demek ki vakti geldiğinde…Ülkemizde nerede bir toplumsal bir kötülük yapıldıysa hepsi bir değer savunusundan feyz aldı. Ahlakçılık diye bir akım yaratıldı adeta. Kim zayıfladıysa ona tutundu. Ve maalesef ki bu ahlakçılık gömleğini üzerine almayla ilgili bir haritalandırma yapılsa dünyada, Türkiye’nin giysisi siyahtan başka bir renge boyanamaz. Son olarak, vatandaşının, bir komedyenin üstelik de gerçek hayatın içinden esinlenerek yarattığı bir tiplemeye gülmesine, gülerken düşünmesine bile tahammül gösteremeyecek kadar rijitleşen bir söylemin, vay ki ne vay, eylemine! Demek ki bir vakit geldiğinde -ki dileriz yanılıyoruzdur- bu söylemleri içinde kaynatan akıllar, kendilerinden olmayanları sadece televizyon kanallarından yok etmeyecekler… Ne diyelim, umarız böyle olmayacak ve tarih bizi yanıltacaktır.
Haftalık hakaret dozu: Cem Yılmaz
Politikyol
Bahçeli’nin Cem Yılmaz’a yönelttiği hakaretamiz laflar, gündemle ilgili fikrini arz etsin diye kendisine verilen kamusal bir hakkın çiğnenip geçilmesinden başka bir şey değil.
Devlet Bahçeli, 21 Haziran Salı günü partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin kimi açıklamalarda bulundu. Salı günleri siyasi partiler için bu zaten bir rutin. Hatta grup toplantısı partilerin biz vatandaşlar için ajandalarının açıldığı yer. Mühimler de bu sebeple. Meclisteki kendi temsilcileri arasında dayanışmayı da sanıyoruz pekiştirdikleri bu görüşmelerde grup olarak memleketin hali karşısında nerede yer aldıklarını işaretliyorlar bir bakıma. Kimin ne tarafta olduğunu bilmek kadar doğal bir hakkımız olamaz da nitekim. Fakat gündeminin bir başlığını, sığınak dediği aile hayatının değerlerini hiçe sayan Netflix gibi kanallar ve bu kanallardan bildiğimiz kimi karakterler oluşturuyordu.
İsmini açıktan vermese de yaratıcı olduğu Erşan Kuneri karakterine gönderme yaparak Cem Yılmaz gibi komedyenler başta olmak üzere kendilerini eleştiren hemen herkese ağır şekilde ithamlarda bulundu. Ülkemizin bir kesimi haftalık hakaret dozunu almış oldu yine.
Demokrasi gibi çok derin bir mevzunun derinliklerine giremeyeceğiz. En azından bu yazı özelinde. Ancak şöyle demekte fayda var. Bizim için çok partili sistem demokrasiye ne kadar içkinse, bir partinin işleyişini düzenli olarak kamuya arz etmesi de bir o kadar olağandır. Kendisine arz edilecek olan kesim, yani demos bunu zaten talep edecektir. Ancak, neyleyelim ki, siyaset yapmanın nezaketsizlik ve hatta küfürleşme rekabetine dönüştüğü ülkemizde, grup toplantıları da siyasilerin kendisi gibi olmayanlara ağızlarını açıp gözlerini yumdukları arenalar furyasına karışmış durumda. Bahçeli’nin Cem Yılmaz’a yönelttiği hakaretamiz laflar, oysa gündemle ilgili fikrini arz etsin diye kendisine verilen kamusal bir hakkın çiğnenip geçilmesinden başka bir şey değil.
Ve dahası…Bu toplantıları, çoğumuz izliyoruz. İster o partiden olalım ister olmayalım. Birlikte yaşayacağımızı bildiğimiz her kesimi merak ediyoruz. Kim, ne yapıyor diye elbette ki bir fikir edinmek istiyoruz. Hele Milliyetçi Hareket Partisi gibi kurulduğu 60’lı yıllardan beri, Türkiye siyasetinin niceliksel olarak büyük bir kesimini temsil etmese de niteliğinde çok önemli bir rolü olan bir partiye özel ilgimizin olmaması zaten akıl işi değil. Bu ülkedeki ana akım politikada neylenirse MHP eyler, desek abartmış olmayız. Ayrıca, MHP’nin 2015’ten bu yana iktidarın resmi ortağı olduğunu düşündüğümüzde, liderinin açıklamaları bizi, ülkecek ziyadesiyle bağlıyor. Dolayısıyla, toplum için bu kadar önemli birinin üslubunun ve onun bu üslubunun kendini sürekli üretebilmesine özellikle dikkat kesilmemiz gerekiyor belki de.
Aynı tarafta olmadıklarımızla, aramızdaki ayrışmanın ne boyuta varacağına ilişkin masum öngörülerimizi takip edeceğimiz kamusal yerlerde, kimi görüşler ve bu görüşlerin dile getirilişinde kullanılan üslup bize bir şey daha söylüyor aslında: Birileri kendi kudreti uğruna kılıcı çoktan kuşanmış! Bizden olmayanı bilmek vazifelerin en büyüğü sözü, bizden olmayanlar ortalığı kötü söze bularken, donup kalıyor maalesef ki. Hele bir de bu söz kaba bir ahlakçılık üzerinden kendisine zemin yaratmaya çalışıyorken bize bildiğimiz yetiyor da artıyor bile.
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Selçuk Üniversitesi, mutluluğun formülünü aramayı bıraktı
Liderlik hayali kuran Türkiye, puansız Karadağ'a takıldı