Aslında Tekine değil Altılı Masaya çullanıyorlar. İstiyorlar ki masa dağılsın, herkes kendi yoluna gitsin, Türkiyeye de demokrasi falan gelmesin. Bunu yapmanın en kolay yolu da ne? HDP üzerinden İYİ ile CHPyi karşı karşıya getirmek. Bizim Kadıköy çarşısında bir Rum kilisesi vardır balıkçıların orada ve balıkçılar arada bir artıkları kilisenin önüne boca ederler. Balık kafaları, kuyruklar, şunlar bunlar yerlere saçılır. Sonra görün siz İstanbul’un bütün martıları nasıl üşüşüyor o atıklara… CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, katıldığı bir televizyon programında şak diye “pek tabii ki HDP’ye de bakanlık verilebilir,” deyince esmayı üstüne sıçrattı. Milliyetçiliğe sığınan ne kadar siyaset esnafı varsa bir anda Gürsel Tekin’e saldırmaya başladı. İstifasını isteyenden partiden atılsın diyene, neler neler. Oysa, hepsinin de çok iyi bildiği gibi, Tekin, Altılı Masa’nın seçimleri kazanması durumunda HDP’ye bakanlık verileceğini söylemiyor. Söylediği, Meclis’te olan, yasal olarak bulunan istisnasız bütün siyasi partilerin yetkililerinin uygun görüldüğü takdirde bakanlık da yapabileceği. 2015’te, Haziran ile Kasım arasındaki geçiş döneminde de benzerini görmüştük. Kabinede iki HDP’li bakan görev aldı -sonra kendi istekleri doğrultusunda istifa edip ayrıldılar. Ayrıca, bugün Meclis Başkanvekili bir HDP’li ve bütün partiler bunu kabul edip o makamdan söz istiyorlar. Gürsel Tekin’in söylediğine karşı çıkmak HDP’yi alenen şeytanlaştırmaktır. Neymiş, HDP, terörle arasına mesafe koysunmuş. Şimdi bir Selahattin Demirtaş’ın söylemlerine ve yaptıklarına bakın, bir de Devlet Bahçeli’nin. Hangisi daha barışçı? Hangisi uzlaştırıcı? Hangisi gazetecilerin dövdürülmesini, mafyayla kol kola gezilmesini savunmuyor, siz söyleyin. Fakat aslında Gürsel Tekin’e değil Altılı Masa’ya çullanıyorlar. İstiyorlar ki masa dağılsın, herkes kendi yoluna gitsin, Türkiye’ye de demokrasi falan gelmesin. Bunu yapmanın en kolay yolu da ne? HDP üzerinden İYİ ile CHP’yi karşı karşıya getirmek. İyi de, Gürsel Tekin orada bir ilkeyi savunuyor; meşru Kürt siyasetinin ve siyasetçilerinin en az Türkler kadar eşit haklara sahip olduğunu söylüyor. Hani Anayasa Madde 66’ya göre hepimiz eşitiz ya, onu vurguluyor. Aynı cümlede HDP yerine yasal herhangi bir partiyi koysanız Tekin gene aynı yanıtı verecektir size. Seçilme yeterliliğini haiz olan bir parti her türlü siyasi mevkiye gelebilir, zaten siyaseti de bunun için yapar. Türkiye’ye ırkçılıktan başka bir şey önermeyen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ diyor ki, “Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri, Enerji, Milli Eğitim olabilir mi? Buna Gürsel Tekin ‘kesinlikle olmaz’ diyecektir.” Ben Gürel Tekin’in böyle bir şey söyleyeceğini sanmıyorum ama affedersiniz niye olmayacakmış? Biz kimin, nereye aday olup olamayacağını ne zamandan beri ırkçılara danışır olduk? Yani düşünün, Ümit Özdağ bu ehliyetiyle Türkiye’yi yönetmeye aday olacak ama misal HDP’li bir vekil Dışişleri Bakanı olamayacak. İmlası, sentaksı düzgün şekilde bir sayfa Türkçe kompozisyon yazabilecek yeterliğe sahip olmadan sürekli Türkçülük satacaksın, sonra da Anayasa’ya aykırı olduğunu bile bile Türkiye vatandaşlarının bir bölümünün ne yapsalar bakan olamayacağını söyleyeceksin. Bakmayın siz Özdağ gibilerin muhalif gözüktüklerine… Muhalefet böyle bir şey değil, zaten Özdağ’ın yaptığı insani de değil. Gerçek muhalefet, Gürsel Tekin’in sözlerinde yatıyor. Maalesef, demokrasi açısından o kadar geriye gittik ki, “HDP dahil siyasi partilerin hiçbirini şeytanlaştıramazsınız” demek bile bir ton tantanaya yol açıyor. Bir insan bir makama layıksa ve bu liyakat, herhangi bir sebepten ötürü hukukla çelişmiyorsa o insan oraya gelebilir. Bazen martılara üşüşecekleri artıkları atmak iyidir. Üşüşmeye başladıklarında kartal sandığınız bazı sahtekarların da martı olduğunu görürsünüz.