Terör örgütlerinin etkin oldukları bölgelerde (Güney Filipinler, Güney Tayland) bulunan (veya kurulma potansiyeli olan) kamplar ve söz konusu örgütlerin El-Kaide, Taliban ve IŞİD ile olası bağlantıları terörün ileride önemli sorunlardan birisi olacağını gösteriyor. Terör, uzun bir süredir Güneydoğu Asya’daki en önemli sorunlardan biri. İslami ve etnik unsurlara dayalı terör ile devlete karşı devam eden direniş, Afganistan’da Taliban’ın başa gelmesi sonucu bir kez daha gündemi işgal eden ana konulardan biri oldu. Aslında Güneydoğu Asya ülkelerinin kültürel, etnik ve dilsel farklılıkları, koloni geçmişleri ve dini farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda ortaya çok karışık bir bölge çıkıyor. İşin içine Güneydoğu Asya ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklar, ekonomik kalkınmada yaşanan sorunlar, eşitsizlikler ve siyasi istikrarsızlıklar da eklenince bölgede ciddi sosyoekonomik sıkıntıların yaşandığı söylenebilir. Tabii mevcut sorunların bir kısmı da bölgedeki çeşitliliğe ek olarak inşa edilmeye çalışılan devlet yapılarından ve demokratikleşme çabalarından da kaynaklanıyor. Etnik ve dini farklılıklar çözüme kavuşturulamadığı zamanlarda sonuç teröre kadar gidebiliyor. ENDONEZYA İSLAM DEVLETI VE İSLAMİ TERÖR Güneydoğu Asya’da İslami terörün çıkış kaynağı İslam devleti kurma idealinden kaynaklanıyor ve aslında geçmişi 16. yüzyıla kadar gidiyor. Örneğin 16. yüzyılda İspanyollar tarafından sömürge haline getirilen Filipinler’deki yerel halk ilk kez aynı dönemde sömürgecilere karşı direniş göstermiş fakat başarısız olmuştu. Bu direnişte amaç İslam devleti kurmaktan ziyade egemen güçlerden kurtulma çabası olsa da direnişin paydaşları arasında İslam devleti savunucuları da bulunmaktaydı. Uzun süren sömürge dönemi, II. Dünya Savaşı’nın bitişiyle son bulmaya başlarken İslam devleti kurma hedefi ilk olarak 1940’ların başında şekillenmeye başlamıştı. 1949’da Batı Java’da (Endonezya) kurulan ve Aceh bölgesine kadar genişleyen Endonezya İslam Devleti (Negara Islam Indonesia, 1949-1962) Darül İslam hareketinin bir sonucu olarak yayıldığı bölgelerde ilk devlet başkanı Sukarno tarafından kanlı bir şekilde dağıtılmasına rağmen, bu hareket farklı noktalarda varlığını sürdürmüştür. DARÜL İSLAM HAREKETİNDEN İSLAM CEMAATİNE (JEMAAH ISLAMİYAH) VE MORO KURTULUŞ ÖRGÜTÜNE UZANAN YOL Günümüze geldiğimizde Malezya’da kurulan ve kökenleri Endonezya’daki Darül İslam hareketine dayanan İslam Cemaati, bölgedeki diğer İslami terör örgütleri gibi Güneydoğu Asya’da şeriata dayalı bir İslam devleti kurmayı amaçlıyor. Öte yandan 1970’lerin başında kurulan Moro Kurtuluş Örgütü ve 1990’larda bu oluşumdan ayrılarak ayrı bir terör örgütü haline gelen Ebu Sayyaf, Güney Filipinler’de uzunca bir süredir İslam devleti kurmayı amaçlamaktadır. Zaman içerisinde hükümet ağırlıklı olarak Müslümanların yaşadığı Güney Filipinler’deki Mindanao bölgesini özerk bölge ilan ederek hem terörü bitirmek hem de bölgedeki insanların taleplerini karşılamaya çalışsa da başarılı olmamıştır. Uzun süren kavganın sonunda Moro Kurtuluş Örgütü’yle devlet arasında barış 2014 yılında ancak sağlanabilmiştir. İmzalanan bu anlaşma Covid-19 salgınında bir adım daha ileri götürülerek sokağa çıkma yasakları süresince asker ve Moro Kurtuluş Örgütü birlikte çalışıp Güney Filipinler’de halkı kontrol altında tutmuşlardı. İşgalci devletlere karşı verilen mücadele sırasında ortaya çıkan ve II. Dünya Savaşı sonrasında başlayan bağımsızlık hareketiyle zaman zaman çelişen radikal İslami hareket, zaman içinde dönemin hükümetleri tarafından bastırılmıştır. Sonrasında kurulan örgütler özellikle Endonezya, Filipinler, Malezya ve Tayland’da ciddi terör eylemleri gerçekleştirmiş ve bu ülkeler için farklı dönemlerde güvenlik risklerini oluşturmuşlardır. Buna rağmen son dönemde Taliban’ın Afganistan’da yönetimi ele geçirmesi İslam devleti fikrinin Güneydoğu Asya’da devam edeceğini gösteriyor. Özellikle terör örgütlerinin etkin oldukları bölgelerde (Güney Filipinler veya Güney Tayland gibi) bulunan (veya kurulma potansiyeli olan) kamplar ve söz konusu örgütlerin başlıca El-Kaide, Taliban ve IŞİD’le olası bağlantıları terörün ileride de bölgede önemli sorunlardan birisi olacağını gösteriyor.