Buzu konuşarak, örgütümüzü ve halkımızı gezerek, onlarla konuşarak kıracağız. Yolu açacağız. Yolu açıp değişeceğiz ve dönüşeceğiz. Bunun için de CHP Gençlik Örgütlerinin de kongre takviminin başlaması gerektiğine dair çağrımızı buradan tekrarlamak istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’nde seçimlerden bu yana kamuoyunun da önünde süregelen bir değişim tartışması var. Bu değişim tartışması partinin vitrin isimleri üzerinden dönüyor. Buna genel başkanlık da dahil. Oysa Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorunu kılcallarına kadar işlemiş durumda ve mahalle teşkilatlarından genel başkanlığa; kadın kollarından gençlik kollarına kadar her bir kurumunda yaşanıyor. Gençlik Örgütlerinin veya Kadın Örgütlerinin de bu tartışmaya katılması gerekiyor. Çünkü hiçbir yapı birbirinden bağımsız değil. Türkiye’de bir nesil, yaşamının büyük bir bölümünü ve hatta belki tamamını otoriterliğinin ve yozlaşmasının sınırı olmayan AKP ile geçirmiş durumda. Bu yıllar içinde genç kuşağın deneyimlediği fırsat eşitsizliği, artan gelecek kaygısı, güvencesizlik ve sosyal baskılar için 2023 Genel Seçimleri adeta bir umut ışığıydı. Bütün bu sıkıntıların bitebilecek olmasına dair olan umudu sadece bu sorunları yaşayanlar anlayabilir. Fakat gelgelelim sonuca. Seçimler kaybedildi. Sonrasındaki süreç yönetilemedi ve hâlâ da yönetilememeye devam ediyor. Bu topraklardaki demokrasi tarihinin değişim arzusunun, her zaman ilk filizlendiği yerler üniversiteler olmuştur. Dolayısı ile üniversitelerdeki durumu anlamak, siyaset ortamının doğru analizi için hayati önem taşımaktadır. Ankara’da Bilkent’te arkadaşlarımızla beraber kurduğumuz ve ardından farklı modellerle Türkiye’deki bir çok üniversiteye taşıdığımız Sosyal Demokrasi Kulüpleri aracılığı ile siyasetin analizini doğru yapabildiğimi düşünüyorum. Baskıya karşı demokrasi, tek tipçiliğe karşı çoğulculuk, toplumsallık, sosyal özgürlük alanlarının genişlemesi, eğitimde fırsat eşitliği gibi bir çok farklı talep vardı. İşte genel seçimlerdeki başarısızlık bütün bu taleplerin gerçekleşeceğine dair olan umudun da sona ermesiydi. Fakat bunu fark edebilmek için halka gerekli temasları kurabilecek bir parti bileşenine Cumhuriyet Halk Partisi olarak sahip değildik. Genel merkezde, parti jargonu ile “ana kademe’nin” hakim yönetici grubu bunu fark edemedi. Bu durumda hakim grup tarafından göreve getirtilen Gençlik Kolları’ndan da bir çıkış beklenemezdi zaten. Bundan sonra yaşanan iletişim kazalarını, ses çıkması gereken yerlerdeki sessizlikleri konuşacağız elbette. Zamanı gelecek. Fakat buraya nasıl geldiğimizin analizini yapmadan ne teşhisi doğru koyabiliriz ne de gerekli tedaviyi uygulayabiliriz. Filmi birazcık geriye saralım. Gençlik Örgütleri’nin son kurultayına. Gençlik Örgütleri’nin seçimlerinde genel merkez yönetiminin her zaman desteklediği bir aday olmuştur fakat gerçekleştirilen son kurultay bu desteğin açık ve örgüt kültürünü çok sert zedeleyen bir müdahalesine döndüğüne tanıklık etti. CHP Gençlik Örgütleri Genel Başkanlık adaylıklarından çekilenler, tavsiye ile çektirilenler ve “iktidara yürürken uyumlu çalışacak bir gençlik yapılanması arayışı” altında atattırılan bir başkan ile yönetimi. Örgüt içinde demokratik yarışı savaş, tartışmayı kavga, siyaseti rakip olarak görmenin bedeli bu süreçte ağır oldu. Genel merkezin açık müdahalesi, kurultaydan bu yana özellikle Gençlik Örgütleri Genel Merkez yönetiminin Kılıçdaroğlu’nun adaylık sürecindeki genç ofisi hâlini alması ise bugün kamuoyuna yansıyan süreçler dizisini başlattı. CHPnin Gençlik Örgütlerinin özerkliğinin güvence altına alınması bir zorunluluktur. Bir diğer konu da belediyelerin partinin bütün bileşenlerinin siyasetine finansal gücünü ortaya koyarak karışması gibi gençlik örgütlerinin de siyasetine karışması. Bu özellikle örgütten beklenen özgür düşünce ortamını ezdi. Bu belediye müdahalelerine zemin hazırlayan iki sorun var. Birincisi gençlik örgütlerinin bütçe sorunu. Bir diğeri de belediye oligarklarının varlığı. CHP Gençlik Örgütlerindeki emekçilerin sosyal ve ekonomik durumu güvence altına alınmadan, Türkiyedeki gençlerin güvenceli hayat arayışlarına yanıt veremeyiz. Konuşulması gereken problemlerden bir diğeri de son zamanlarda sıkça gündeme gelen danışmanlar hakkında. Danışmanlar tarafından gençlik örgütleri birer laboratuvar olarak kullanılmakta. Danışmanların örgüt birlikteliğine darbe vurabilecek bu durumlarının partinin tüzüğünde karşılığı olmayan kişi veya kişilerce gerçekleştirilmesi de ele alınması gereken sorunlardan. CHP Gençlik Örgütlerinin partinin geleceği olması ne yazık ki sadece pankartlarda. Danışman sorununun çözülmesi gerekiyor. Bu danışmanlar tarafından oluşturulan paralel çalışma gruplarına ihtiyacımız yok. Gençlik burada. Parti burada. Çalışmalarımız da burada olmalı.
Seçimden, demokrasiden ve yenilenmekten kaçamayız. Buna ne zamanımız var ne de tahammülümüz. Geleceğimiz için mücadeleye, mücadelemiz için örgütlenmeye devam edeceğiz.
Bu sorunlar başta olmak üzere daha sayfalarca olan sorunlar bugün CHP Gençlik Örgütleri’nin örgüt işlevselliği kitlemiş durumda. Bir duruş ortaya koymak yerine verdikleri demeçlerden söyledikleri sözlere, toplumla her iletişim kurduğunda bir kaosa ve kavgaya yol açan başkanların varlığı yukarıda saydığım ve sayfalarca uzatabileceğim sorunların çığ gibi büyümesine yol açtı. Dışlanmış, müdahalelerce açık hedef olmuş, farklı odakların güç çekişmelerinin bir aracı olmuş CHP Gençlik Örgütleri kendi yapısını ve partiyi besleyemez hâlde. Değişim tartışmaları, zümreler arası bir mücadeleye dönüşmediğinde bu sorunların çözümü için çok faydalı. Sorunların kökleşmiş hâli radikal sözlerin, vaatlerin ve tartışmaların yaşanmasını zorunlu kılıyor. CHP’nin genelinde olduğu gibi Gençlik Örgütleri’nde de demokrasiden, katılımcılıktan, çok seslilikten korkmanın sonuçlarını yaşıyoruz. Umut yine kendimizde. Umut tarihimizde ve geleceğe dair olan inadımızda. Türkiye’de demokrasiden git gide uzaklaşan bir kuşak olarak demokrasiye olan bağlılığımızda ve inancımızda elbette ki kararlıyız. Yaşanan sorunları dile getirmekteki inatçı tutumumuz gençliğimizi ayırdığımız ve ayıracağımız partimizin hak ettiği yere gelme arzusundan başka bir şey olmadı ve olamaz. Artık etkileri herkesin gözünün önünde yaşanan sorunları tartışmak, yorulmuş kadroları yenilemek ve radikal çözümleri konuşmaktan kaçınılmamalı. Seçmeni suçlamak yerine seçmenin seçim sonrasında bizlere gösterdiği hesap pusulasından korkmamalıyız. Kavga eden değil tartışarak ilerleyen, sokağa inebilen, sokağı dinleyebilen ve partinin geleceğinde söz sahibi olan gençlik örgütü bir hayal değil Türkiye şartlarında bir zorunluluktur. Tıpkı parti içinde genel oy hakkından, özgür irade ve düşüncenin önünü açacak bütçe sorununun çözümüne; şeffaf ve katılımcı bir örgütten, üniversitelerde, iş yerlerinde örgütlenebilecek özerk bir örgüt yapısının da zorunluluk olduğu gibi. Buzu konuşarak, örgütümüzü ve halkımızı gezerek, onlarla konuşarak kıracağız. Yolu açacağız. Yolu açıp değişeceğiz ve dönüşeceğiz. Bunun için de CHP Gençlik Örgütleri’nin de kongre takviminin başlaması gerektiğine dair çağrımızı buradan tekrarlamak istiyorum. Seçimden, demokrasiden ve yenilenmekten kaçamayız. Buna ne zamanımız var ne de tahammülümüz. Geleceğimiz için mücadeleye, mücadelemiz için örgütlenmeye devam edeceğiz.