Bütünsel ve durumu tüm boyutlarıyla ele alan bir yaklaşım olmadığı ve sürekli günü kurtarmaya çalıştığımız sürece kalıcı bir çözüm mümkün olmayacaktır.1 EKİM 2008 SONRASI SİGORTALI OLANLAR: TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ? Tüm sigortalılar emeklilik hususunda yaş itibarıyla yorum ve değerlendirmeler yapsalar da esas sorun 08 Eylül 1999 öncesi ilk defa çalışmaya başlayanların farklı, 08.09.1999-01.10.2008 arası ilk defa çalışmaya başlayanların farklı, 01 Ekim 2008 sonrasında ilk defa çalışmaya başlayanların farklı emekli aylığı hesaplama yöntemine tâbi olmasıdır. 01 Ekim 2008 tarihinden sonra ilk defa çalışmaya başlayan sigortalılardan hiç kimse daha emekli olmadığı için sigortalılar esas sorunun farkında değillerdir. Örnekle durumu somutlayacak olursak; 08 Eylül 1999 öncesi ilk defa çalışmaya başlayan, asgari ücretli olarak çalışan ve emekli olan bir vatandaşımıza 100 TL aylık bağlanırsa, 01 Ekim 2008 sonrasında ilk defa çalışmaya başlayan, asgari ücretli olarak çalışan ve emekli olan bir vatandaşımıza 52 TL aylık bağlanacaktır.( Örnek; 08 Eylül 1999 öncesi ilk defa çalışmaya başlayan ve 9000 gün çalışan bir sigortalı için ABO yüzde 76, 01 Ekim 2008 tarihinden sonra ilk defa çalışmaya başlayan ve 9000 gün çalışan bir sigortalı için ABO yüzde 50 olarak üst sınırdan hesaplanarak bulunmuştur.) Gerek EYT’ den emekli olacak vatandaşlarımızın, gerekse senelerce çalışmış ve emekli olmuş vatandaşlarımızın şu an aldıkları aylıklar açlık sınırının altındadır. (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Mayıs 2023'e ilişkin açlık ve yoksulluk sınırı verilerini açıkladı. Verilere göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 10 bin 362,01 TL’dir.) Maalesef, 01 Ekim 2008 tarihinden sonra ilk defa çalışmaya başlayan sigortalılar emekli olduklarında, yukarıda belirtilen açlık sınırının altındaki aylıklardan daha düşük bir emekli aylığı ile karşılaşacaklardır. Esas sorun buradan kaynaklanmaktadır. 08 Eylül 1999 tarihi öncesi ilk defa çalışmaya başlayanlar açısından sorun kısmen çözülse de emeklilik sistemi bağlamında ne ilk ne de son sorun olacaktır. Bütünsel ve durumu tüm boyutlarıyla ele alan bir yaklaşım olmadığı ve sürekli günü kurtarmaya çalıştığımız sürece kalıcı bir çözüm mümkün olmayacaktır.
EYT sorunu çözüldü mü?
Politikyol
EYT sorunu tamamen çözülmüş müdür? Ne yazık ki hayır. Çünkü, yapılan yasal düzenlemeler hızlıca ve günü kurtarmak için yapıldığından istenen sonucu vermemiştir. Türkiye’de emeklilik sistemi, yamalı bir bohça misali sürekli düzeltmelere ihtiyaç duyar hâle gelmiştir.
4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu 08.09.1999 tarih, 23810 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu değişiklikle, tüm çalışanları etkileyen ve emeklilikte yaş şartını belirleyen kanuni düzenleme uygulanmaya başlamıştır. Bu düzenlemeyle, yıllardır çalışan sigortalılar, çalışmaya başladıkları tarihte geçerli olan emeklilik koşullarına göre emekli olmayacak, yeni yapılan düzenlemeye tâbi olarak emekli olacaklardır. Başka bir ifadeyle; yeni emeklilik sisteminde oyun içinde yapılan kural değişikliği ile artık emeklilik için yaş şartı, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi eş zamanlı olarak sağlanmalıdır. Kamuoyu gündeminden uzun süre düşmeyen ve Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) olarak adlandırılan sorun böylece başlamıştır.
Kendilerini EYT’ liler olarak tanımlayan ve bu sorunun çözümü noktasında yoğun mücadeleler veren tüm vatandaşlarımızı kutlamak gerek. Zira, hükümetin gündeminde olmayan bu sorunu kamuoyunun gündemine getirerek, ortak mücadele ile 03.03.2023 tarih, 32121 Sayılı Resmi Gazete’ de Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yayımlanmasını sağlamışlardır. 08 Eylül 1999 tarihinden önce işe girenler için, yaş şartının emeklilik şartı olarak değerlendirilmemesi bu kanuni düzenleme ile ve elbette kendini EYT’li olarak tanımlayan vatandaşlarımızın yoğun çabaları ile gerçekleşmiştir.
Ancak bu sorun tamamen çözülmüş müdür? Ne yazık ki hayır. Çünkü, yapılan yasal düzenlemeler hızlıca ve günü kurtarmak için yapıldığından istenen sonucu vermemiştir. Türkiye’de emeklilik sistemi, yamalı bir bohça misali sürekli düzeltmelere ihtiyaç duyar hâle gelmiştir. Ülke tarihinin yaşadığı en ağır depremlerden biri olan 17 Ağustos 1999 depremi sonrası, tüm ülke depremin yaralarını sarmak için uğraşırken, tüm çalışma yaşamını ve emeklilik sistemini etkileyen 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nda apar topar değişiklik yapılması bu durumun en net göstergesidir. Sonrasında, 5510 Sayılı Kanun ile SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur tek çatı altında birleştirilerek Sosyal Güvenlik Sistemi’ndeki sorunlar çözülmeye çalışılsa da hedeflenen amaca ulaşılamamıştır. Aksine sorun daha farklı bir düzleme taşınmış ve emeklilik özelinde sigortalılar aleyhine bir durum oluşmuştur.
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
İstanbul'da deprem meydana geldi