Televizyonun, akşamları gündeme ilişkin haberleri vermenin yanı sıra gündüz ev/d/e bakım emeğini üstlenen ev kadınlarına ulaşabilmenin bir aracı olabileceğinin fark edilmesiyle beraber; gündüz kuşağı olarak nitelendirilen ve genelde çocukların okulda, çalışanların ise işyerinde olduğu saat 10.00 ile 16.00 arası “gündüz kuşağı” programları hayatımıza girdi. RTÜK’ün yapmış olduğu kamuoyu araştırmalarına göre, birbirine benzer formatlarda sabahtan akşama devam eden bu programlara özellikle ev kadınlarının ilgi gösterdiği görülüyor. Medyanın güçlü bir organizma gibi her şarta uyum sağlayıp, alternatif ittifaklar geliştirerek insan hayatına nüfuz ettiği günümüz dünyasında; gündüz kuşakları da özellikle ev kadınlarının değişim ve dönüşümüne etki etti. Televizyonda verilen mesaj ile izleyici olarak etkileşim kuran birçok ev kadını televizyon programlarındaki kadın karakterleri içselleştirdiği ve kendisiyle aynı hisleri paylaştığını düşündüğü kadın karakterle düşünsel olarak da benzer bir eğilim gösterdiği görülüyor. EVDEKİ KADINLARIN SAYISAL GÜCÜ Dünyada Oprah Winfrey ve Ellen DeGeneres ile kült haline gelen gündüz kuşağı programcılığı Türkiye’de Seda Sayan, Gülben Ergen, Ayşe Özgün ve Müge Anlı gibi birçok kadın sunucu tarafından yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Bu programlara bakıldığında izleyici ile sosyal, siyasi ve ekonomik birçok mesajın paylaşıldığı ve verilen mesajların toplumsal cinsiyetten seçimlere, ekonomik krizden belediye hizmetlerine, uluslararası tartışmalardan ekseriyetle gündelik yaşama sirayet eden birçok konuda ev kadınlarının düşüncelerini etkilediği görülüyor. TÜİK tarafından 2021 Mart ayında yayımlanan çalışmaya göre Türkiye’de halihazırda 10 milyon 309 bin ev kadını bulunuyor. Yine TÜİK tarafından 2015 senesi için yapılan “Zaman Kullanım Araştırması”’na bakıldığında ise gün içinde çalışma zamanı dışında gerçekleştirilen faaliyetlerin yüzde 94’ünü kaplıyor. Bu verilere göre Türkiye, dünyada en çok televizyon izleyen ülkelerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Buna paralel olarak, bir seneyi aşkın süredir tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını ile toplumun geniş kısmının evde kaldığı sürenin arttığına dair birçok çalışma bulunuyor.  Bu durum televizyon izleme sürelerinin daha da arttığı anlamına geliyor. Her ne kadar Türkiye’deki 10 milyonu aşkın sayıdaki ev kadınlarına dört başı mamur bir çerçeve çizmek doğru olmasa da ev kadınlarının seçmen rolüyle davranışları hem iktidar hem de muhalefet açısından dikkate değer bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Sahip olduğu geniş kitle ulaşım araçları ve devlet organları eliyle ev kadınlarına daha kolay temas edebilen iktidar ile muhalefetteki aktörler arasında ciddi bir imkân asimetrisi bulunuyor. Konveksiyonel medyayı doğrudan yönetme ve yönlendirme gücüne sahip iktidarın karşısında muhalefetin yeni medya araçlarını kullanarak hitap ettiği kitle televizyona göre farklılık arz ediyor. Ev kadınları özelinde bilgi akışı büyük çoğunlukla yeni medya ile değil hâlen televizyon üzerinden sağlanıyor. KADINI KİM, NASIL İKNA EDER? Araştırma şirketi IPSOS’un 24 Haziran 2018 seçimleri sonrasında yaptığı anket, bu anlamda dikkate değer sonuçlar içeriyor. Çalışmanın sonuçlarına göre farklı toplumsal kesimler arasında Erdoğan en çok ev kadınları arasında oy alıyor. Benzer şekilde Rawest Araştırma’nın 2021 Ocak Ayı Bölge Raporu da kadınların yeni kurulan partilere yüksek oranda “nötr” kaldıklarını kaydediyor. Aynı çalışmada ortaya konan DEVA Partisi’ne oy vereceğini ifade eden kişilerin sadece yüzde 18,8’inin kadınlardan oluştuğu bulgusu da kadın seçmene temas için televizyonun hâlen en önemli araçlardan biri olduğunu göstermesi açısından önemlidir Bu ve buna benzer saiklerle muhalefetin iktidar karşısında ev kadınlarına temas ettiği alanlar çok dar görünüyor. AK Parti ile ev kadınları arasında doğrudan bir ilişki tesis eden belediyeler tarafından organize edilen doğrudan sosyal yardımların iktidarın elinden çıkarak halihazırda CHP belediyeleri tarafından yapılıyor olması surda açılan önemli bir gedik olsa da,  muhalefetin ev kadınlarına temas edebileceği alanlar için farklı enstrümanlar geliştirmesi gerekiyor.