Erken seçimlerin ekonomi politiği: Erken seçimler çare mi?
Politikyol
Tablolarda yer alan veriler, iktidar değişimine yol açan erken seçimler sonrası ilk yıllara ilişkin ekonomik performansın, iktidarın değişmediği erken seçimlere göre daha yüksek olduğuna işaret etmekte.
Hafta içinde Kemal Kılıçdaroğlu ile Meral Akşener’in görüşmelerinde bir kez daha dillendirilen erken seçim talebi önümüzdeki günlerde siyasi gündemin başlıca tartışma konularından biri olmaya devam edecek izlenimi veriyor. Doğru olan da bu. Enflasyon, Türk parasının değer kaybı, işsizlik gibi temel ekonomik göstergelerdeki negatif yükseliş, yurttaşların sadece yarın ne olacak sorusuna yanıt verememelerine değil, bugün ne yapacağız sorusu karşısında da aciz kalmalarına yol açıyor. Bu veri durum Türkiye ekonomisinin cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı ölçüde yurttaşları perişan eden olumsuz çıktılarıyla birlikte düşünüldüğünde, gidişatın sürdürülebilir bir yanı olmadığı ortada. Muhalefetin erken seçim talebi bu nedenle önemli ve yerinde. İktidar ise erken seçime karşı. Kamuoyuna seslenirken, konuya ilişkin gerekçeleri; ya ‘her şey yolunda’ ya da ‘bu sorunlar geçici, Türkiye bu zor günleri atlatacak’ şeklinde. Yaşanan siyasi istikrarsızlığı bir kenara bırakalım, ekonomideki çöküşün yurttaşlarda neden olduğu yoksullaşma, geleceğin bugünden tüketilmesi karşısında erken seçim Türkiye için bir çare olabilir mi sorusuna, erken seçim deneyimlerinin ekonomi-politiği temelinde yanıt aramak önemli.
TÜRKİYE SİYASİ HAYATINDA ERKEN SEÇİMLER
Siyasal hayatımız çok partili dönemde neredeyse tüm seçimlerin yarısı kadar erken seçim deneyimi yaşadı. 1950’den 2018’e yapılan 19 genel seçimin 9’unda seçimler erkene alınarak sandığa gidildi. 1957,1987,1991,1995,1999,2002, 2007, 2015 ve 2018 seçimleri zamanından önce yapılan erken seçimler olarak seçim tarihimizde yerlerini almıştır.
Çok partili dönemde ilk erken seçim olup, 1958’de yapılması gereken seçimin bir yıl öne alınarak 27 Ekim 1957’de yapılma nedeni, zayıflayan DP karşısında muhalefeti hazırlıksız biçimde yakalamak ve yeniden kazanmaktı. Öyle de oldu. DP lideri Menderes ekonomik koşulların daha da kötüleşebileceği bir zamandan daha önce sandığı seçmenin önüne koyarak, DP’nin sandıktan birinci parti olarak çıkacağı düşüncesindeydi. Erkene alınan seçimler DP oylarında 1954’e göre 10 puanlık kayba rağmen, partiyi yine tek başına iktidara taşıdı. Fakat bu kez karşısında bir önceki seçimle karşılaştırıldığında oylarını 6 puan arttırarak, milletvekili sayısını 31’den 178’e çıkaran bir CHP ve parlamentoda sesi daha güçlü çıkan muhalefet oluştu. Sandık hilesi iddialarının olduğu seçimde parlamentoda DP 424, CMP ve HP 4’er milletvekiliyle temsil edildi.
Erken seçimlerin seçim tarihimizde ağırlığı sahip olduğu dönem asıl 1983 sonrasıdır. 1960-80 döneminde erken seçim kararı alınmazken, 7 Eylül 1987’de yapılan siyasi yasakların kaldırılmasıyla ilgili referandumda “Hayır” oyunu savunan Özal’ın isteği gerçekleşmeyip, sandıktan “Evet” oyları ağırlıkta çıkınca, ANAP erken seçim kararı alarak 29 Kasım 1987’de seçime gidildi[1]. ANAP oyları 1983’e göre % 45,1’den %36,3’e gerilemekle birlikte, seçim sisteminde yaptığı değişiklikle 211 olan sandalye sayısı 81 artarak 292’ye yükselmiştir. Erken seçimleri “iktidarların değiştiği” ve “değişmediği seçimler” şeklinde sınıflandırırsak, 1991,1995,1999 ve 2002 seçimleri iktidarların değiştiği, 1987, 2007, 2015 ve 2018 ise iktidarların değişmediği erken seçimlerdir.
Kasım 1992’de yapılması planlanan genel seçim, Mesut Yılmaz’ın ANAP’ta Haziran 1991’de genel başkanlığa seçilmesinin ardından 20 Ekim 1991 olarak erkene alınmıştır. Yılmaz seçimde elde edeceği bir başarıyla parti içi ve dışında meşruiyetini arttıracağı düşüncesiyle erken seçime gitse de, partisinin oyları bir önceki seçimle karşılaştılığında %36,3’ten %24’e gerilemiş, milletvekili sayısı 178’den 115’e düşmüştür. 1991 seçimi iktidarı değiştiren ilk erken seçim olarak dikkat çekicidir. İkincisi ise 24 Aralık 1995 erken seçimi. “Tansu Çiller başbakanlığında 5 Ekim 1995'te kurulan DYP azınlık hükümeti 15 Ekim’de TBMM'de yapılan oylamada güvenoyu alamadı. Başarısız güven oylamasının ardından, 16 Ekim'de bir araya gelen Çiller ve Baykal erken seçime gidilmesi koşuluyla DYP-CHP hükümetinin kurulması konusunda anlaşmaya vardı”[2]. Bu seçimde DYP oyları 1991’e göre %27’den %19,2’ye gerilerken, milletvekili sayısı da 178’den 135’e düşmüştür.
Türkiye siyasi hayatında iktidarın değiştiği 3.erken seçim 18 Nisan 1999 seçimi olup, 28 Şubat’ın anti-demokratik ve çalkantılı döneminde kurulan ANASOL-D hükümeti döneminde “Mesut Yılmaz ile Deniz Baykal arasında varılan mutabakatla, Aralık 2000'de yapılması gereken milletvekilliği seçiminin yerel seçimlerle birleştirilerek 18 Nisan 1999 tarihinde yapılması kararlaştırıldı”[3]. Aynı seçimde iktidar ortağı ANAP oyları %19,6’dan %13,2’ye gerilerken, sandalye sayısı da 132’den 86’ya düşmüş, 1. parti olan DSP ile MHP koalisyon hükümeti kurmuştur. İktidarın değiştiği son erken seçim 3 Kasım 2002 seçimi olup, iktidar ortağı MHP’nin lideri Bahçeli, 2001 krizinin ardından iktidar ortakları arasında yaşanan sorunların da etkisiyle 3 Kasım 2002’de erken seçim yapılmasını talep etti. Zamanından önce gidilen bu seçimde koalisyonu oluşturan partiler bir önceki seçime göre ciddi oy kaybına uğrayıp parlamento dışı kalırken, AKP seçim sistemindeki baraj nedeniyle parlamento dışı kalan partilere yönelen seçmen desteğinin ürettiği parlamenter temsil aritmetiğinin de katkısıyla %34,3 oyla 363 milletvekili elde edip, iktidara gelmiştir.
Türkiye siyasi hayatında iktidarın değişmediği ilk erken seçim belirttiğimiz gibi 29 Kasım 1987 seçimi iken, ikincisi 22 Temmuz 2007’de yapılan seçim olup, seçim tarihinin erkene alınma nedeni görevi sona eren Ahmet Necdet Sezer’in yerine parlamentonun yeni Cumhurbaşkanını seçememesidir. Bunun üzerine Anayasa gereği seçime gitme kararı alınmıştır. AKP seçimde oylarını %34,3’ten %46,6’ya çıkarırken, milletvekili sayısı ise 2’den fazla partinin parlamentoya girmesine bağlı olarak 363’ten 341’e düşmüştür.
1 Kasım 2015’te yapılan iktidarın değişmediği erken seçime gidilme nedeni ise 7 Haziran seçimlerinin ardından hükümetin kurulamaması ve Anayasa gereği seçimlerin yenilenmesi kararının alınmasıydı. Aynı seçimde 7 Haziran’a göre AKP oyları %40,9’dan %49,5’e yükselirken, sandalye sayısı 258’den 317’ye çıkmıştır. Normal tarihi 3 Kasım 2019 olan genel seçim Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında yaptığı erken seçimin gerekliliğine ilişkin açıklamayla 24 Haziran 2018’de yapılmış, iktidar partisi AKP’nin oyları 1 Kasım’a göre %49,5’den %42,3’e, sandalye sayısı ise 317’den 295’e gerilemiştir.
Bu tarihsel arka plan göstermektedir ki erken seçimler her zaman seçim kararı alan iktidar partisi ya da iktidar ortaklarının lehine oy ve sandalye dağılımı sonuçları üretmiyor. Nitekim, 9 erken seçimin dördünde iktidar değişirken, 1957 seçimleri dahil, 5 seçimde değişmemiştir.
ERKEN SEÇİMLER VE İKTİDARLARIN EKONOMİK PERFORMANSI
Burada üzerinde durulması gereken temel husus; erken seçimlerin ne tür ekonomik çıktılar ürettiği ya da erken seçimlerin ekonomik göstergelere olumlu yansıyıp yansımadığı, genel anlamda ekonomik sorunların çözümüne yönelik çare üretip üretmediğidir. Aşağıdaki tablolarda erken seçim kararının alındığı yıl ve bir yıl sonrasına ilişkin 3 temel ekonomik gösterge ve değişimleri (büyüme, enflasyon, işsizlik oranları) veri alınarak, iktidarların değiştiği ve değişmediği erken seçim yılı ve 1 yıl sonrasında Türkiye ekonomisinin nasıl bir ekonomik performans gösterdiği ve iktidar değişmesi ya da değişmemesinin ekonomiye nasıl yansıdığı genel hatlarıyla sunulmaktadır.
Tablo:1 İktidarların Değiştiği Erken Seçimler*
Tablo 1’deki 3 temel göstergeye göre, iktidarın değiştiği erken seçim yılı ve 1 yıl sonrasında erken seçimin yapıldığı yıla göre büyüme +5,1 ile +10 arasında artmakta veya -0,2 ile -0,5 arasında azalmaktadır. Enflasyon oranındaki değişime bakıldığında, enflasyon -29,8 ile -5,1 arasında düşmekte ya da +3,7 artmaktadır. İşsizlik oranındaki değişim +0,3 ile +0,7 artış ya da -1 ile -1,2 arasında düşüş şeklindedir.
Tablo:2 İktidarların Değişmediği Erken Seçimler**
*,** Tablolardaki veriler TÜİK’in konuyla ilgili raporları ve Mahfi Eğilmez’in yayınlarından yararlanarak hazırlanmıştır. Bkz. Mahfi Eğilmez; Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi, 2020, https://www.mahfiegilmez.com/
Tablo 2’de yer alan ve iktidarların değişmediği erken seçim yılı ile 1 yıl sonraki 3 temel göstergeye göre, büyümedeki değişim negatif olup, -2,0 ile -7,4 arasındadır. Bu kategorideki erken seçimlerde iktidarını sürdüren hükümetlerin seçimden 1 yıl sonra ekonomik performanslarında büyüme bağlamında artış yaşanmıyor. Enflasyondaki değişime bakıldığında artış +1,7 ile +22,1 arasında değişmesine karşılık, azalma -0,3 ile -8,8 arasında daha düşük seyretmektedir. İşsizlik oranı ise iktidarların değişmediği erken seçim yılının 1 yıl sonrasında 4 seçim örneğinde de +0,3 ile +1,2 düzeyinde artış şeklinde gerçekleşmiştir.
ERKEN SEÇİM ÇARE Mİ?
Demokratik sistemlerde siyasal rekabetin seçimler aracığıyla yurttaş algısında demokratik meşruluğu pekiştiren başlıca araçlardan biri olduğu konusunda şüphe yoktur. Seçimler bu özelliğiyle yönetilenlerin siyasal sisteme olan güvenini arttırdığı gibi, özellikle bizim gibi siyasi katılım kanallarının çok dar olduğu ülkelerde yurttaşlık görevinin ötesinde bir demokratik siyasi eylem pratiğidir de. Bu nedenle, şartlar oluştuğunda, seçimler siyasete olan güven ve meşruiyeti pekiştirme kadar, alternatif politikalara sahip kadroları iktidara taşıma fırsatı sağlayarak, ortak iyiye yaklaşma konusunda katkı yapar. Bugün Türkiye’de gözlenen demokratik gerileme ve ekonomik kriz, alınacak bir erken seçim kararıyla yurttaşın sisteme olan güven düzeyini pekiştirebileceği gibi, iktidar değişimi durumunda iktisadi anlamda yeni politikaların hayata geçirilmesine ve ekonomik krizin zayıflatılmasına, belki de sona erdirilmesine katkı yapabilir. Yukarıdaki tablolarda yer alan veriler iktidar değişimine yol açan erken seçimlerin, sonrasındaki ilk yılda iktidarların ekonomik performansının, iktidarın değişmediği erken seçimlere göre daha yüksek olduğuna işaret etmekte. Bunun muhtemel nedenleri piyasaların yeni iktidarlara ilişkin pozitif beklenti refleksleri kadar, işbaşına gelen iktidarların yönetme kapasiteleriyle de ilgili olabilir. Bu veri koşullarda erken seçimin özellikle iktidarların değişmesi durumunda Türkiye’nin en azından kısa vadede ekonomik performansında bir iyileşmeye yol açacağını söylemek subjektif bir değerlendirme olmayacaktır. Çünkü, geçmiş deneyimler ve ürettiği iktisadi çıktılar ortada. Karar tabii ki seçilmiş politik karar alıcılara ait.
[1] İnan Ketenciler; “Türkiye’nin erken seçim tarihi: Kimler kazandı, kimler kaybetti?”, https://t24.com.tr/haber/turkiyenin-erken-secim-tarihi-kimler-kazandi-kimler-kaybetti,607638, Alıntı tarihi: 19 Kasım 2021.
[2] A.g.m.
[3] A.g.m.
Yorumlar
Popüler Haberler
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu