Kırsal Dönüşümün Kısa Bir Hikayesi
Kırsal dönüşüm, kapitalizme geçişle birlikte hızlanan endüstriyel gelişmenin doğal sonuçlarından biri olan kır-kent eşitsizliğini dengeleyecek yönde birtakım reformların yapılması böylelikle kırın geri kalmışlığının bir ölçüde giderilmesidir. Kırsal sorunların tartışılması tarihçesi 19. yüzyıla kadar götürülebilir. Klasik iktisatçılar, iktisadi ve toplumsal olayları, genel ve evrensel yasalara göre incelemişlerdir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra az gelişmiş ülkelerin kalkınma sorunları çerçevesinde kırsal ve köylü sorunları tartışılmaya başlanmıştır.
Köy Enstitüleri ve Kırsal Dönüşüm
Türkiye'de kapsamlı bir kırsal dönüşüm çalışması ilk olarak 1940'lı yılların başında Köy Enstitüleri ile başladığı söylenebilir. Köy Enstitülerin amacı; yarı feodal toprak düzeniyle birlikte feodal düşünceyi tasfiye ederek çağdaş düşünceyi getirmekti. Köy Enstitülerinin kurulmasıyla birlikte, bu dönemde “Toprak Reformu” çalışmaları başlamıştır. O dönemde özellikle köylüye ya da köy öğretmenlerine verilen kooperatif ya da vatandaşlık derslerinin altını çizmek lazım. Günümüze kadar birçok kırsal dönüşüm çalışmaları yapılmıştır. Bu kırsal dönüşüm çalışmalarında rol oynayan kamu kurumların belli dönemlerde kapatılıp tekrar farklı bir isimle kurulması, yatırım ve programlarda istikrarsızlığa neden olmuştur. Türkiye'de 1980 sonrası kırsal dönüşüm çalışmalarında popülist politikalarla birlikte Neo-klasik iktisadi politikalar ön plana çıkmıştır. Bu yüzden, kırsal dönüşüm çalışmalarında genellikle fiziki yapı ön plana çıkarken en önemli ayağı hep eksik kalmıştır. Kırsal dönüşüm çalışmaları daha çok “köylü” yerine “köy” eksenli olmuştur. Yani köylünün eğitim ve bilinç düzeyini yükseltmekten çok köydeki teknolojik (traktör, tohum, ilaç vb.) ve fiziki şartların (yol, su, elektrik vb.) düzeltilmesi yönünde olmuş ve bu yüzden bir çok kırsal dönüşüm yatırımlarından istenilen sonuç alınamamıştır. Toplumsal dönüşümün temelinde yer alan insan faktörü bütün aşamalarda ön plana çıkartılarak, her aşamada aktif katılımın sağlanması gerekirken, Türkiye'de kırsal dönüşüm çalışmalarında ise insan faktörü göz ardı edilmiştir.
Kilit Unsur Tarımsal Kooperatifler
Türkiye’de kırsal kalkınma çalışmalarının ya da tarım politikası çalışmalarının çakıştığı ve çözemediği temel konuların başında etkin olarak örgütlenemeyen bir kırsal kesim gelmektedir. Üretimden ticarete, tarımdan sağlığa kadar farklı hizmet alanları ve sektörlerde rol alan kooperatifler ülke ekonomisinin gelişmesine de önemli katkılar sağladığı gibi özellikle kırsal dönüşüm ya da tarım politikasının en önemli araçların başında gelmektedir.
Kooperatifçilik, birlikte hareket etme, dayanışma ve sorunlara ortak çözüm bulma noktasında ön plana çıkmaktadır. Türkiye’de Cumhuriyet öncesi imece, lonca veya ahilik gibi benzer oluşumlar, Cumhuriyet ile birlikte imece ve kooperatifçilik şeklini almıştır. Türkiye’de 2014 verilerine göre yaklaşık 74.000 kooperatif, 1.200 birlik bulunmaktadır. Tarımsal kooperatiflerin sayısı yaklaşık 12.500’dür. Türkiye kooperatif sayısı çok olmakla birlikte etkin ve verimli çalışan kooperatif sayısı bu sayının çok ama çok düşük bir kısmını oluşturmaktadır.
Türkiye’de Tarımsal Kooperatifler Neden Etkin Değil?
Yunanistan Girit’te Akdeniz Tarım Örgütüne bağlı bir enstitüde ekonomi ve yönetim alanında ikinci mastırımı yaparken, AB Kooperatifler Ulusal Konseyi Genel Sekreteri ve Avrupa Birliği'ndeki Tarımsal Kooperatifler Konfederasyonu Başkanlığı yapmış Prof. Dr. Gert Van Dijk’ten Kooperatifçilik dersi almıştım. Hocam, kooperatif fikrinin sağlık bir şekilde işlemesi için üç sağ ayağının olduğundan bahsetmişti.Bunlar; DEMOKRASİ-DAYANIŞMA VE REKABET’tir. Köy enstitüleri döneminde özellikle köylüye yada köy öğretmenlerine verilen kooperatif ya da vatandaşlık derslerinin anlamı daha ön plana çıktığı sonucuna da varabiliriz. 1940’larda köylüye ya da köy öğretmenlerine verilen vatandaşlık ya da kooperatif derslerinden, 70 yıl sonra kooperatifleştirmeyi özendirmek için şu kadar baş hayvan verilme politikasına gelinmesi, kırsal dönüşümde neden ilerlenemediğinin en güzel örneği olsa gerek. Oysa Prof. Dr. Gert Van Dijk’in de altını çizdiği gibi demokrasi ve dayanışma bilinci olmadan kooperatif kurmanın pek te anlamı olmamaktadır. Bu durumda kısa ve orta vadede kooperatiflerden bir şey beklemek çok ta gerçekçi olmamaktadır. Türkiye’de özellikle batı bölgelerinde az da olsa iyi çalışan kooperatifler bulunmaktadır. Ama bunların genelin içindeki oranı çok az olmaktadır.
Kırsal Dönüşüm için Ne Kooperatifle Oluyor Ne de Kooperatifsiz
Sonuç olarak, Türkiye’de köylü odaklı kırsal dönüşüm çalışmaları olmadan (demokrasi ve dayanışma bilinci gelişmeden) etkin kooperatifçilik örnekleri görmek pek de mümkün olamayacağını düşünüyorum. Ama uzun dönemli eğitim çalışmaları ile kooperatifçilikte istenilen noktaya gelinebilir. Bu süreç içerisinde de etkin olan kooperatiflerin geleceğe taşınması için her türlü desteğin verilmesi lazım. Kırsal dönüşümde yapılacak iyi şeyler kooperatifçiliği etkin hale getireceği gibi etkin bir kooperatifçilikte kırsal dönüşümü daha da iyi noktaya çekecektir. Burada anahtar d e m o k r a s i ve d a y a n ı ş m a kelimeleridir. Bu iki faktör olmadan bırakın kırsalı kentte de sağlam örgütlenemezsiniz. Dönüp dolaşıp yine bir çok yazı da olduğu gibi çağdaş eğitim sistemlerine gelinmektedir.