Bütün bu zorlama tartışmalar, İmamoğlu’na rağmen İmamoğlu’nu seçimlerde aday yapma ve kazandırma potansiyeli taşımaktadır. AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz hafta MB’nin yaklaşık 7 milyar dolar satarak düşürdüğü döviz kurlarının verdiği özgüvenle çıtayı her gün biraz daha yükseltiyor. Son günlerde gelen açıklamalara bakılırsa yeni hedefi, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu. Bunun ilk işareti geçtiğimiz aylarda gerek Erdoğan gerekse İçişleri Bakanlığı tarafından verilmişti. Her iki açıklamada da İBB’de terör örgütleri ile iltisaklı olduğu iddia edilen kişilerin işe alındığı ve çalıştırıldığı iddiası vardı. Son olarak örgüt ismi ve sayı verilerek yapılan açıklamalar, iktidar kanadında ciddi bir çalışma olduğunu gösteriyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu geçtiğimiz ay dile getirilmeye başlayan bu iddialarla ilgili olarak hem İçişleri Bakanlığı’na hem de Cumhurbaşkanlığı’na birer mektup yollayarak, iddiaların gerçek olmadığını, varsa ellerinde bilgi ve belgeleri talep ederek, suçlu olanlarla ilgili yasal işlem yapılmasını istedi. Belli ki bu mektuplara ne bir cevap verilmiş ne de herhangi bir işlem yapılmış. Hatta Erdoğan bu durumu İmamoğlu’nun adını anmadan “Utanmadan bir de mektup göndermiş” diyerek kamuoyuna deklare etti. Erdoğan’ın bu konuşmasının ardından konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı “özel teftiş” başlatıldığını açıkladı. Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada; “İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bağlı kuruluşları ve şirketlerinde işbaşı yaptırılan personelden, 455’inin PKK/KCK, 80’inin DHKP-C, 20’sinin MLKP, 2’sinin MKP, ayrıca bazılarının FETÖ ve diğer terör örgütleriyle iltisaklı/irtibatlı olduğu yönünde ihbar, şikayet ve elde edilen tespitler üzerine, konunun tüm yönleriyle soruşturulması için Bakanlığımızca özel teftiş başlatılmıştır.” ifadeleri kullanıldı. Örgüt isimleri, iltisaklı/irtibatlı sayısı verilerek yapılan bu açıklama, iktidarın bu konuda hayli araştırma yaptığını göstermektedir.
İktidar İBB’ye açılacak soruşturma sonrasında İmamoğlu’nu görevden almayı hedefliyor olabilir. Anormalin, normalleştiği bir dönemde kayyum atama dahil hiçbir şey “normal” olmayacaktır.
Ancak hemen şunu hatırlatalım ki, İBB’de işe başlayan herkes için işleyen bir güvenlik soruşturma aşaması var ve bunun da sorumluluğu adli sicil kayıtlarının alındığı iktidarın parçası olan Adalet Bakanlığı’dır. Eğer örgütlerle iltisaklı/irtibatlı olduğu, Bylock kullandığı iddia edilen kişiler İBB’de işe girmişlerse; bu durumda bu bilgileri İBB ile paylaşmayan gerekli adımları atmayan İçişleri Bakanlığı’nın sorumluluğu ne yapalım? Burada bu suçlamalar gerçek olsa bile sorumluluk İBB’den çok Adalet ve İçişleri bakanlıklarına aittir. Ancak hepimiz biliyoruz ki, bu tartışmanın arkasında olan bu suçlamalar değildir. Şunu en başta ifade edelim ki, Erdoğan ve iktidar İstanbul başta olmak üzere yerel yönetimlerde uğradığı yenilgiyi hazmedebilmiş değildir. Nitekim İBB’den yapılan açıklamada; “31 Mart seçimleri öncesi ve sonrasında başlayan ve hala devam eden hukuksuz ve devlet ciddiyeti ile örtüşmeyen bu hamleleri kamuoyu takdirine sunarız.”  ifadesi bu durumu yeterince açıklamaktadır. Elbette bu yaşananlar sadece siyasi başarısızlıkla ilgili değil, bu büyükşehir belediyeleri üzerinden iktidara yakın olan kurumlar, kişilere bağlanmış olan yardımlarla, bağışlarla doğrudan ilgilidir. Siyasi iktidarın son hamlesi, İBB’ye açılacak soruşturma ve sonrasında Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu görevden almayı hedefliyor da olabilir. Anormalin, normalleştiği bir dönemde iktidardan gelebilecek görevden alma, kayyum atama dahil hiçbir şey “normal” olmayacaktır. İmamoğlu’nu görevden almaya teşebbüs eden ya da son günlerde olduğu gibi İmamoğlu’nu siyasi tartışmanın odağına koyan her tartışma; siyasi iktidarı kaybetmeye mahkum olduğu bir oyuna başlaması olacaktır. Ki, bunun provası 2019 yerel seçimlerinde yaşadık. Bütün bu zorlama tartışmalar, İmamoğlu’na rağmen İmamoğlu’nu seçimlerde aday yapma ve kazandırma potansiyeli taşımaktadır.