Benim endişem “Biz türbana karşıyız, başörtüsüne değil.” söyleminin güncellenerek devam etmesi. Kemal Bey’in öz eleştirileri, çarşaflı kadınlara parti rozeti takmanın ötesinde kapsayıcı söz ve davranışları çok önemli… Hafta sonu Politikyol yazarları olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bir görüşme gerçekleştirdik. Herkes kendi ilgi alanıyla ilgili eleştiri, düşünce ve sorularını paylaştı. Kemal Bey toplantının planlanan süreden daha fazla uzamasına ve katılması gereken bir başka programa geç kalmasına rağmen herkesi teker teker dinledi ve cevapladı. Şahsıyla ilgili eleştirileri de hoşgörüyle dinleyerek bazılarının nedenini açıkladı, bazıları içinse dikkate alacağını ifade etti. Zaman ne gösterir bilemiyorum ama Kemal Bey iktidar koltuğuna oturursa, umarım muhalefetteyken gösterdiği hoşgörüyü iktidarda da gösterir. Benim gündemimin ilki, 2022 sayılı yasada yapılan değişiklik ile maaşları kesilen engelli vatandaşlarımızın ve ailelerinin yaşadığı sorundu. İkincisi ise son günlerde fazla konuşulan endişeli muhafazakârlar oldu… Toplumda endişeli muhafazakârlar kadar endişeli bir CHP tabanı var. İki tarafın endişesini gidermek hiç kolay değil… Helalleşme ve çocuklara okul öncesi din eğitimi ile ilgili açıklamaları için kendisine teşekkür ettim. CHP’li diğer yöneticilerin de bu anlayışa sahip olması gerektiğine dair temennimi de ilettim. Normal şartlarda baktığımızda, başta iktidar olmak üzere ülkedeki her kesimin CHP’nin lideri olarak Kemal Bey’in değişiminden ve yaklaşımından memnun olması gerekir ama biz enteresan bir toplumuz. İzninizle yukarıda değindiğim endişe mevzusunu biraz açmak istiyorum. “Endişeli muhafazakâr”dan kastım; uzun süren Ak Parti iktidarında belirli yaşam standardına ulaşmış, buna alışmış ve sonunda bu kazanımlarını kaybetme endişesi taşıyan kesimdir. Siyasi tarihimizi göz önüne aldığımızda böyle bir endişe duymakta haksız sayılmazlar. Bu söylem, toplumun bazı kesimleri tarafından şımarıklık olarak değerlendiriliyor. Ve Kılıçdaroğlu’nun helalleşme gibi, başörtüsü gibi muhafazakâr kesime yönelik rahatlatıcı ve güven verici sözleri tabanında rahatsızlık yaratıyor. Olası bir iktidar değişikliğinde Ak Parti iktidarını çağrıştıran şeylerin gitmesi isteniyor. Ki bunların başında din geliyor. Ak Parti’nin söylemlerinde dini kullanmasının sorumlusu dindar insanlarmış gibi…  Ya da uzun zaman iktidarda kalmasının tek sorumlusu muhafazakâr kesimmiş gibi… Benim endişem, geçmiş zamanlarda yaşadığımız “Biz türbana karşıyız, başörtüsüne değil.” söyleminin güncellenerek devam etmesi. Bu anlayışın bizi tükettiğini ve siyaseten körleştirdiğini görmemiz gerekir. Yukarıda bahsettiğim yaklaşıma sahip arkadaşlar, AK Parti iktidarının insanları kutuplaştırdığı şikâyetinde olmalarına rağmen sırf bu şekildeki tutum ve davranışları sebebiyle karşısındakileri “AK Parti’yi desteklemek” dışında seçenek bırakmadığının ne yazık ki farkında değiller. Kemal Bey’in öz eleştirileri, başörtülü veya çarşaflı kadınlara parti rozeti takmanın ötesinde kapsayıcı söz ve davranışları toplum nezdinde çok önemli… Millet olarak sosyal ve ekonomik adaleti ve özgürlüğü eşit bir şekilde yaşayabileceğimize inanmamız lazım. Ve belki de en önemlisi, bu inancı gerçekleştirebilecek kararlı ve güçlü siyasi kimliklere ihtiyacımız var.