Seçim süreçleri, seçmenlerin zihninde bu iki sorunun defalarca yanıtlandığı dönemler: anketler ise, doğru düzgün yapıldıkları, kitabına uygun yapıldıkları ve dahası tüm boyutlarıyla doğru yorumlandıkları zaman bile sadece anlık bir görüntü veriyorlar. Ve seçimlere kadar, anlık görüntü sürekli değişiyor.  Kamuoyu araştırmalarına hakikaten büyük ilgi duyar ve önem veririm. İlgi duymanın ötesinde de, yıllarca kamuoyu araştırmalarının metodolojisi üzerine Avrupa’nın çeşitli üniversitelerinde ders aldım. Profesyonel olarak anketlerle de, akademik olarak da çalıştım; kamuoyu araştırmalarında da yıllardır görev alıyorum. Anket tiryakiliği, günlük hayatımızda o kadar yer etmiş ki; oğlumla, günlük hayatımızdaki birçok konuyu bile anketler üzerinden konuşur, tartışırız. Buna karşılık, bence; 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerine giderken artık anketleri polemik ve takıntı konusu olmaktan çıkmalı. Elbette, siyasi partiler kendi çalıştıkları kamuoyu araştırma şirketleri ile, performanslarını ölçecek; nabzı tutacak. Partilerin kendilerini sorgulaması; neyi doğru neyi yanlış yaptıklarını ölçmeleri önemli, gerekli; hatta hayati. Mesele, “kazanacak aday” tartışmasında olduğu gibi, anketlerin muhalefetin kendi arasında polemik, rekabet ve boy ölçüşme mekanizması haline gelmesinin önlenmesi. Bundan sonra en önemli anket, en büyük olanı: 14 Mayıs’taki seçimler... Anketler, doğru metodoloji, örneklem kullanılarak yapıldıkları zaman; elbette, siyasetin ve dahası toplumun dinamiklerine dair bir çok ipucunu veriyor. Ne var ki, anketlere; seçimlerin sonuçlarını, maç skorlarını bilircesine, bire bir öngörecek araçlar gibi “yaslanamayız”. Dünyanın kamuoyu araştırmaları piyasasının en büyük ve gelişmiş olduğu ABD’de, son beş başkanlık seçiminden dördünde anketler yanıldı. Diğer bir deyişle anketler; Demokratlara olan desteği, gerçek seçim sonuçlarına nazaran yüksek ölçtüler. Örneğin; kamuoyu anketlerinin geneli, ABD’de 2020’deki başkanlık seçimlerinde, Demokrat Joe Biden’ın kazanacağına işaret ediyordu. Buna karşılık, araştırmalar; Cumhuriyetçi Donald Trump’ın ikinci kez başkan olmaya ne kadar yaklaşacağını öngöremediler. 2022’deki ara seçimlerde ise anketler, Demokratların alacağı desteği ölçemedi. ABD’nin 2020’deki seçimlerinin ardından, Amerikan Kamuoyu Araştırmaları Derneği (American Association for Public Opinion Research), 2800 anket sonucunu inceledi ve bir rapor hazırladı. Kamuoyu araştırmaları üzerine yapılan bu araştırma, Demokratların ortalama 4 puan yüksek ölçüldüğünü ortaya koyuyordu. Araştırma sonucunda, Cumhuriyetçi seçmenlerin tercihlerini saklamaya daha yatkın davrandıkları hipotezi öne sürüldü. Yine de, anketlerin bazılarının da bu olasılığı öngörerek; tercih saklayanların gerçek seçimlerini tespit etmeye çalışılarak hazırlandığını unutmayalım. Trump taraftarları, sisteme olan güvensizlikleri ve kendilerine yönelik önyargılara ilişkin şüphecilikleri ile tercih saklamaya özellikle eğilimli olabilirler. Türkiye’nin 2023 seçimlerinde de, böylesi bir “iktidardan eğilimini saklamaya çalışanlar” grubu olması mümkün. “Tercih saklayanlar”, farklı farklı şekillerde karşımıza çıkabiliyor: 7 Haziran 2015 seçimlerinde de, HDP’ye oy verenlerin bir kısmının anketlerde gerçek tercihlerini açıklamaması söz konusuydu. Buna karşılık, sandığa giderken oluşan dinamikler de, “oyunu değiştirebilen” faktörler. 1 Kasım 2015’teki “ikinci seçimde” ise, yaklaşık 5 ay önceki denklem tamamen bozulmuş ve seçmen, güvenlik endişesi ile hareket eder hale gelmişti. ABD’nin 2022’deki ara seçimlerinde de, Anayasa Mahkemesi’nin kürtaj yasağını mümkün kılan (yani tarihi “Roe, Wade’e Karşı” davasının sonuçlarını tersine çeviren) kararı, seçmenleri ciddi biçimde etkiledi. Bu etkinin, Cumhuriyetçilerin tercihlerini pekiştireceği düşünülüyordu; ama, seçimleri kesinleşenlerin eğilimi Demokratlardan yana oldu. “En büyük ankete” gün sayarken, dünya genelindeki tecrübeli kamuoyu araştırmacılarının kendi sonuçlarını yorumlarken kullandığı iki soruyu hatırda tutmak gerek. Bir adayın veya partinin kazanması için iki soruluk şu testi göğüslemesi lazım: -İktidarın adayı ve/veya iktidar partisine karşı oy kullanmak için güçlü ve etkili en az bir sebep var mı? -Muhalefet, tercih edilebilir (veya en azından kabul edilebilir) alternatif sunuyor mu? Bu iki sorudan önce, ilkine “Evet” denmesi lazım ki; muhalefet seçeneğine kendi tabanları dışında da sıcak bakan seçmenler çıkabilsin. Seçim süreçleri, seçmenlerin zihninde bu iki sorunun defalarca yanıtlandığı dönemler: anketler ise, doğru düzgün yapıldıkları, kitabına uygun yapıldıkları ve dahası tüm boyutlarıyla doğru yorumlandıkları zaman bile sadece anlık bir görüntü veriyorlar. Ve seçimlere kadar, anlık görüntü sürekli değişiyor.