Sayın Mehmet Şimşek başarılı bir ekonomi yönetimi için “şeffaflığın” ve “hesap verebilirliğin” önemini söyleye dursun, önceki başkan Sayın Kavcıoğlu’nun bir başarısızlık sonucunda mı görevden alındığı, yoksa bir başarısından dolayı mı BDDK’nın başına atandığı kamuoyunda hala cevap bulmuş değil. Ekonomik gündem bakımından geçen hafta yoğun geçti.  TCMB’nin enflasyon raporunun içeriği ve yeni başkanın bu raporu sunuşu, TCMB yeni başkan yardımcılarının atamaları bu yoğunluğu yaratan iki önemli gelişme oldu. Bu toplantı ve atamalar hem yurtiçinde hem de yurtdışında ilgi çekti ve olumlu karşılandı. Çok uzun zamandır yaptığı uygulamalar ve açıklamalarla piyasaların beklentilerinden ayrışmış olan TCMB,  bu kez kamuoyundan “geçer oy” aldı. Yeni başkan profesyonel bir sunum yaparken, enflasyona yönelik gerçekçi tahminler yapıp, doğru teşhislerde bulunduğu için piyasalar tarafından kabul gördü. Ama daha da önemlisi “saygı gördü”. Bu şekilde piyasalardan onaya almasını bilmiş olan başkan, toplantının ardından da ödüllendirildi. Önce kur üzerindeki baskı azaldı, ardından çok uzun zamandır çok yüksek seviyelerde seyreden ve ekonominin “iflas riskini” gösteren CDS’ler 400’ün altını düştü.  İtiraf etmek gerekirse, bunlar hiç de küçümsenmeyecek etkiler. Enflasyon raporunun kamuoyundan geçer not aldığı günün ertesinde üç yeni, liyakat sahibi başkan yardımcısının atanması, kamuoyunda yaratılmış olan bu algıyı güçlendirdi. Belli ki önceden çalışılmış, zamanlaması planlanmış hamlelerdi.  Ama tüm bunlara rağmen, önceki üç başkan yardımcısının neden görevden alındıklarıyla kamuoyu pek ilgilenmedi. Tıpkı önceki TCMB başkanının görevden alınması gibi. Sayın Mehmet Şimşek başarılı bir ekonomi yönetimi için “şeffaflığın” ve “hesap verebilirliğin” önemini söyleye dursun, önceki başkan Sayın Kavcıoğlu’nun bir başarısızlık sonucunda mı görevden alındığı, yoksa bir başarısından dolayı mı BDDK’nın başına atandığı kamuoyunda hala cevap bulmuş değil. Bu yeni atamalarla birlikte iktisatçıların geçtiğimiz aylarda yönelttiği eleştiriler de boşa düşmüş oldu. Öyle ya, daha dün faizleri düşüren para kurulu üyelerinin, başkan değişince bu kez herhangi bir nesnel gerekçe ileri sürmeden faizlerin artırılmasına onay vermesi, geçtiğimiz aylarda kamuoyu tarafından sorgulanmıştı. Yeni atamalarla en azından görünür olan bu çelişki ortada kaldırılmış oldu. “Görünürde” dememin sebebine ise, o eski üyelerin de faiz politikası konusunda siyasilerle aynı görüşü paylaştıklarına şahsen inanmamamdır. Ama bu arkadaşların kusuru, siyasetçinin direttiği kararlara karşı duracak “basireti” gösterememiş olmalarıdır. Şimdi yeni başkanın ve yardımcılarının böyle bir basireti gösterip, gösteremeyeceğini hep birlikte göreceğiz. İlginç olan, şu anda piyasaların ve “piyasa esnafının” bu konuda herhangi bir merakının olmamasıdır. Günü kurtarmak ve bugün alınan faiz kararları yeterli seviyede olmasa bile, piyasa beklentileriyle aynı yönde olması onları memnun etmiş görünüyor. O yüzden iyimser olup,  meselenin bu yönünü göz ardı etmeyi tercih ediyorlar. Ama gün gelecek TCMB’nin alacağı kararlar onlar için de yeterli olamayacak. O zaman TCMB yöneticilerinin tercihlerini ne yönde ve ne boyutta bir artış yönünde kullanacağı onlar için önem kazanacak; siyasilerin ısrarı mı, yoksa piyasaların zorlaması mı bu karalarda etkili olacak meselesi daha çok fiyatlanacak. Hani derler ya, “Allah’ın” bildiğini kuldan saklamak” gibi… Şu anda buna benziyor piyasaların durum. Bunu hep birlikte göreceğiz. Zira önceden bir şey söylemek mümkün değil. Neden mi? Çünkü insanlar şeffaf ve samimi değiller. Onların gerçek niyetini gerçekten karar anı gelmeden anlayabilmek mümkün değil. Ama bugünlerde asıl ilginç , “tüm piyasa esnafı” yeni ekonomi yönetiminin siyasi kısıtlarını bile bile, TCMB başkan ve ekibinin vermeye çalıştıkları mesajlara inanır görünüyor.