Dört nala Asya steplerine
Politikyol
NATO Zirvesi’nde zaten fazlaca ikili ilişki konularına girilmesi beklenmiyordu. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Biden’ın buluşması bile kendi başına bir anlam ifade edecekti. Bol bol photo-op dediğimiz, “geldi, elimi sıktı, güldük poz verdik kameralara” usulleri gerçekleştirildi.
Ama başbaşa toplantıya girildiğinde ABD Başkanı yanında muhtemelen ABD Dışişleri’nde görevli Türk asıllı tecrübeli tercümanı ile masadaydı. Erdoğan ise kurumsal hafıza, mahremiyet, not tutma gibi ihtiyaçları bir kenara bırakarak, genç ve parlak bir kadın danışmanını masaya oturtmuştu. Bu aslında iki tarafın da ikili görüşmeden “ne var ne yok, eh sizde nasıl durumlar” dışında teknik detay konuşmayacaklarının işaretiydi.
Heyetler arası görüşmeler AK Parti sözcüsünden iletişim başkanına kadar herkesin yine kendini tıka basa resme sokmaya çalıştığı klasik AK Parti dış politikasına dönüştü ama karşı taraf dosyalarını bile masaya koymamıştı. Bakanlar arasında önünde yazmak için beyaz kağıt alan bile yoktu. Konuşulacak şeyler azdı belli ki.
TABİİ İNŞAATSIZ OLMAZ
Biden muhtemelen şöyle konuştu:
“Siz S-400’le devam edin, biz de YPG ile devam edeceğiz. Kusura bakmayın. Hani bu arada içerideki Kürt sorununuzu çözerseniz belki YPG meselesi sizin için sorun olmaktan çıkar. Libya’daki Arap unsurlarını da çıkarın. Sizin askeriniz, üssünüz sorun değil ama Suriyeli savaşçıları orada tutmanız ülkenin zararına. NATO müttefikleri de aynı şeyi söylüyor. Suriyeli Çeçen, Çinli ne kadar El Nusra’cı varsa gitmeli.”
Bizim taraf da belki şöyle demiştir:
“Biz de NATO’nun önemli bir üyesiyiz. 60 yıllık katkımız var. Kabil Havalimanı’nın yönetimi konusuna talibiz. Tabii sadece havalimanı ile olmaz. Ülke yıkıntı halinde. Bizim çok iyi müteahitlerimiz var. NATO masrafı karşılasın, inşaat işine girelim. Böylelikle Talibana katılacak gençlere de istihdam yaratırız.”
BİR KISRAK BAŞI GİBİ ORTA ASYA’YA GERİ DÖNMEK
Ve evet. Avrupa ve ABD’nin bu çok heyecanlanmadığı ama “eh giderlerse bari oraya gitsinler” dediği Afganistan görevi aslında Ak Parti Dış politikasının artık Bakü’yü bile rahatsız eden, “SİHA’mız var, İnşaat şirketlerimiz var” sloganı ile işlediğinin ispatıdır. Türkiye artık batı için demokrasi modeli, piyasa ekonomisi, eşitlik, laiklik ve İslam meselesiyle birlikte anılmayacaktır.
Silah üreten, habire silahları ile gururlanan, heryere silah satmaya ve ABD’nin Orta Asya’daki ayak izi olmaya talip olan bir ülkeye kimse “ya dur, biz senin için daha iyi planlara sahiptik” demez. Merak eden Saddam’ın hayatını okusun.
Hatta Ankara’nın yaratıcı ve “bileşik kaplar cinliği” taşıyan “yabancı savaşçılar” politikasında belki de Libya’daki Nusracıları uçaklarla Kabil’e nakletmek de olabilir. Nasılsa alıştı bu arkadaşlar uçaklarla oradan oraya indirilmeye. Yorulunca İstanbul’da Antep’teki dairelerinde aylarca dinlenip maaş almaya. Büyük güç olmanın sırrı: Radikal dinciyi oradan boşalt buraya doldur.
Ama bu arada tabii Afganistan’da binlerce askerini kaybeden Rusya, sakin ve soğukkanlı bir biçimde “gelmeseniz sizin için iyi olur, o adamları da getirmeyin” mesajı verdi bile.
“Çin’i de dengeleriz, ona tampon, buna kalkan oluruz, sizin için ölürüz” diye yırtınıp, ileri karakolluk görevini Asya steplerine çekenler, “Türkleri Asya’ya süreceğiz” diyen Lord Curzon’un hayallerini yerine getireceklerini bir kez daha düşünsünler. Ayasofya düşmez, Kudüs düşmez. Ama Kabil’e davetsiz giden, Mezar-ı Şerif’te kalabilir.
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu