Doğu Masası’nın bir eksiği yok mu?
Politikyol
Ana muhalefet partisi CHP, Türkiye’nin yaşadığı sorunlara çözümler üretmek için farklı adlarla çalışma grupları kuruyor. Bunlara da “masa” adını veriyor. “Ekonomi Masası”, “Esnaf Masası” gibi…
Son dönemde benzer bir çalışma grubu daha oluştu. Onun adı ise kamuoyunda “Doğu Masası” olarak biliniyor.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta yaptığı Diyarbakır ziyaretinde bu çalışmaya tepki göstererek; “Neymiş, Doğu Masası… Bugüne kadar neredeydiniz?” şeklinde tepki verdi.
Erdoğan’ın bu tepkisine bu masanın sorumlusu olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı; “Beyefendi rahatsız oldu. CHP’yi bundan sonra bölgede daha sık göreceksiniz” cevabını verdi.
Erdoğan’ın tepkisini çeken sadece masanın adı olmasa gerek. Rahatsızlığının temel nedeni, CHP’li Milletvekillerinin, PM Üyelerinin, farklı illerden yöneticilerin ve belediye başkanlarının Doğu ve Güneydoğu’da sahada görünürlükleri ve sürdürdükleri etkili çalışmalar olsa gerek. AK Parti’nin bölgede oylarının düştüğü, il, ilçe yöneticilerinin sahaya çıkmakta zorlandığı dönemde, CHP’nin sahada etkili bir varlık göstermesi elbette önemli.
MASA DEĞİL KOORDİNATÖRLÜK
Diğer yandan adı “Doğu Masası” olarak bilinse de, bu çalışma bir koordinatörlük. Adı da, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Koordinatörlüğü”.
Koordinatörlüğün başında akademisyen kökenli, araştırmacı PM Üyesi Devrim Barış Çelik var. Çelik önemli başka çalışmalar da sürdürüyor. Koordinatörlük 28 üyeden oluşuyor ve partinin örgütlenmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’ya bağlı.
Salıcı’nın bu çalışma kapsamında yaptığı açıklamalardan benim çıkardığım esas amaçlarının; “sahada yapılan çalışmalarla partisinin örgütsel kapasitesini artırmayı, buna bağlı olarak da bölgedeki oy oranını artırmak” olduğu öne çıkıyor.
Elbette bununla birlikte kendi ifadesiyle; “Biz birçok metropolde Kürt seçmenden de önemli oy aldık. Doğu'da da seçimden sonra bir hareketlilik oluştu. Bu hareketliliği örgütsel olarak bizim değerlendirmemiz gerekiyordu. … Temel mantığımız şu, biz Doğu bölgesinde uzun süredir düşük oy alıyoruz. Yüzde 2 oy aldığımız yerler var, ama tabii bunların içinde 2 milletvekili çıkardığımız Gaziantep de var, birer milletvekili çıkardığımız Tunceli, Kahramanmaraş, Elazığ, çok düşük oy aldığımız Ağrı da var. Bunların tamamına ortak bakışla gidiliyor. Amacımız ilk genel seçimlerde Doğu'dan, batı kamuoyunun sürpriz olarak görebileceği yerlerden milletvekili çıkarmak” hedefi de var.
Ve bu hedef de siyaseten anlaşılabilir.
CHP’nin Doğu ve Güneydoğu’da olması önemli. Yeniden örgütlenme, milletvekilleriyle, belediye başkanlarıyla, pati yöneticileriyle sahada olması çok çok önemli.
Bu noktada sorulması gereken bir soru var.
Bölgede yeniden ve sahici bir örgütlenme, parti olarak daha fazla sahada olmak, hedeflenen oy artışını ne kadar sağlayacak?
Sadece sahada olmak Kürtlerden oy almak için yeterli mi?
SAHADA OLMAK YETERLİ Mİ?
Salıcı’nın yukarıda andığım konuşmasında ifade ettiği; “Biz birçok metropolde Kürt seçmenden de önemli oy aldık. Doğu'da da seçimden sonra bir hareketlilik oluştu.” sözünün okuması/analizi iyi yapılmalı. Eksik okuma/analiz kaybettirir.
Şunu ifade ederek başlayalım; son yerel seçimde Kürt seçmenin adaylar üzerinden CHP’ye oy vermesi, siyasi değil, pragmatik bir tercihti. Ve bu tercihleri çok çok önemliydi.
Bu açıdan sadece Batı illerinde Kürtlerden alınan oydan hareketle bölgede olmak, yapılacak genel seçimde oy almak için yeterli olmayabilir. Olmayabilir çünkü eksiktir.
CHP’nin bölgedeki varlığını siyaseten anlamlı ve kalıcı hale getirecek olan şey, tek başına yeniden örgütlenme ve sahada olmak olmayacaktır. Bunu tamamlayacak olan şey hatta bu varlığı kalıcı hale getirecek olan şey, “söz”dür, “söylem”dir özetle “siyaset”tir. Yani Kürt sorununun çözülmesi konusunda yeni ve cesur yeni bir söylemdir.
İçinde olduğumuz koşullarda sadece Kürt siyasilerinde değil Kürtlerin yaşadığı temel hak ve özgürlükler konusundaki sorunlardan, bunlara yönelik çözüm önerilerinden söz etmeden bölgede var olmak, oy almak için yeterli olmayabilir.
CHP’nin ve Doğu Masası’nın temel eksiği de budur.
CHP’den Kürt sorununun çözümüne yönelik gelecek her açılım, partiyi, siyasi iktidar/devlet blokunun Kürtleri hak ve özgürlükleriyle siyaseten yok sayma politikasından net biçimde ayıracaktır.
Bu aynı zamanda devlet/iktidar blokunun Kürt sorunu, kimliği ve Kürt siyaseti konusunda muhalefet hapsetmek isteği siyasi alanın dışına da çıkmak olacaktır.
Bunun gerçekleştirilmesi, CHP kadar diğer muhalefet partilerinin Cumhur İttifakı’na karşı inşa edilmesini umduğumuz demokrasi bloku için de elzemdir.
CHP için bu aşamada öncelik, sahada yeniden örgütlenme ve var olma olabilir. Ama bunu hızlandıracak ve güçlendirecek olan şey ise; Kürt sorununun çözümü konusunda daha cesur bir çıkış olacaktır.
Not: Tüm okuyucularımızın bayramını kutluyorum
Yorumlar