Kobanê Davası, 2014 yılında bütün dünyayı sarsan IŞİD’ın karanlıklar imparatorluğu yaratma çabalarına karşı durma çabası gösterilmesi ile başka bir yaşam arzusu bahane edilerek sürdürülen bir siyasi kavganın ürünü.
AK Parti seçim yenilgisini ilk kez 7 Haziran 2015 seçimlerinde tattı. İkinci kez ise İstanbul, Ankara büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde tattı ve ciddi siyasal sarsıntılar yaşadı.
2023 Mayıs seçimlerine bu yenilgilerin tecrübesiyle hazırlandı. Her iki yenilginin belirleyicisinin önemli bir siyasal aktörünün Kürt siyasal hareketi olduğunu tespit etti. Bu tespit iktidar partisini, Kürtleri (HDP’yi) demokratik siyaset alanından dışlama, etkisizleştirme, tasfiyesini hızlandırma arayışına ve çabalarına yönlendirdi.
Anayasa Mahkemesi’nde görülen HDP’nin kapatılması istemli dava ve IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırısı sonrasında yaşanan 6-8 Ekim 2014 olayları nedeniyle, HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş dahil 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê davasının 2019 yerel seçimlerinden hemen sonra açılması tesadüf olmasa gerek.
Bu iki davanın, 2013-2015 çözüm sürecinin bitirilmesi sonrası izlenen güvenlikçi ve tasfiye politikaların son aşaması olduğu anlaşılıyor.
Bu süreçte Kürt siyasetçilerine yüzlerce dava açıldı, binlercesi tutuklandı. Bu iki dava dahil bütün bunlar, 30 Ekim 2014 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararlarında, Kürt demokratik hareketini çökertme planı şeklinde tanımlandı.
MGK toplantısı sonrasında yapılan MGK genel sekreterliğinin açıklamasının A bendinde “
milli güvenliğimizi tehdit eden, kamu düzenini bozan, iç ve dış legal görünüm altındaki illegal faaliyet yürüten paralel yapılanmalar ve illegal oluşumlar ile yürütülen mücadelenin kararlıkla sürdürüleceği vurgulanmıştır” cümlesi yer alır. Burada sözü edilen, altını çizdiğim hedefin esas olarak HDP ve demokratik Kürt siyaseti olduğu süreç içinde bütün çıplaklığıyla görüldü.
Bu davaların siyasi kumpas davaları olduğu bütün dünyaca biliniyor. Bu iki davada da siyasi iktidarın ihtiyaçlarına göre yol alındığı görülüyor.
2024 Yerel seçimleri öncesi her iki dava sonuçlanmış olacak. HDP Eş başkanlarının, Anayasa Mahkemesinde görülen kapatma davasına ilişkin son sözlerini sonbaharda söylemeleri bekleniyor.
Görüldüğü kadarıyla hızla sona yaklaşılıyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılının eşiğinde Kobanê davası, HDP’nin kapatılması davasının yasal zeminini oluşturacak.
ÂDETA MİLLİ DAVA
Kapatma davasının güçlendirilmesi veya karara meşruiyet zemini yaratılması için, öncesinde Kobanê davası sonuçlandırılmaya çalışılıyor.
Kobanê davası, 2014 yılında IŞİD’in Kobanê'yi işgal girişimini protesto etmek için HDP MYK’sının Ekim 2014 tarihinde twitter üzerinden yaptığı açıklama nedeniyle altı yıl sonra açıldı. 2020 yılında açılan Kobanê davasında savcı 14 Nisan 2023 tarihinde son mütalaasını verdi.
Savcının 13 sayfada özetlediği 5268 sayfalık mütalaasına karşı hazırlanmaları için HDP eş başkanlarına ve siyasetçilere sadece 28 gün tanındı. Haftada dört gün süren 53 periyotluk dava süreci bu hafta tamamlandı. Duruşmaların hiç birinde, şüphelilerin ve savunmanların hiç bir talebi kabul edilmedi, lehte olan deliller toplanmaya çalışılmadı.
Davanın avukatlarından Nuray Özdoğan, hafta başı yapılan duruşmada bir ilk, ilginç bir gelişme yaşandığını duyurdu. Diyanet İşleri Başkanlığı, HDP’lilerin “
dini değerleri temelden sarstığı” gerekçesi ile davaya müdahil olarak katılma talebinde bulunmuş.
Keza Esenyurt ve Pertek Belediyeleri, olaylardan 9 sene sonra, mahkemeye “yardımcı olmak istiyoruz” diyerek başvurmuşlar.
Avukat Nuray Özdoğan duruşmada, Diyanet İşleri Başkanlığının dilekçesinde “Dini değerleri referans alarak, dini değerler üzerinden bir tartışma yürüttüğünü ve siyasi bir davaya müdahil olmaya çalıştığını” ifade etti.
Türkiye’nin geldiği yeri göstermesi bakımından çok ilginç gelişmeler.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu taleple “siyasi bir aktör olarak toplumsal alanda sahne almaya” soyunmuş durumda. Bunun sonuçları kestirmek zor olmasa gerek.
Kısacası muhalefet krizinden çıkabilmek için, Kürt sorunu gibi milli meseleler söz konusu olduğunda bir an önce “Kobanê düştü düşecek” diyenlerle birlikte hizalanmayı terk etmesi gerek.
Daha da tehlikelisi bütün bunların sol muhalefet ve toplum tarafından görülmüyor, görmezlikten geliniyor veya kavranamıyor olması.
İktidarın bu davada, başka davalarda da uygulayabileceği normlar yarattığının ne yazık ki muhalefet güçleri farkında değiller. Sessizce köşelerinde izliyorlar.
2016 yılında “anayasaya aykırı ama dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet diyeceğiz” tutumundaki gibi yeni rejimin inşasını kolaylaştırıyorlar.
Sabah akşam, olur olmaz Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan şikâyet edenler, ‘devlet laisizminin’ yok edilmesinden yakınanlar, söz konusu Kürt siyasal hareketi olduğunda gıklarını çıkarmıyor.
Görüldüğü kadarıyla hızla sona yaklaşılıyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılının eşiğinde Kobanê davası, HDP’nin kapatılması davasının yasal zeminini oluşturacak. Aynı zamanda Kürt sorununun geleceği açısından turnusol kâğıdı işlevi görecek ve yeni rejimin karakterini belirleyecek.
Çünkü bu dava, 2014 yılında bütün dünyayı sarsan IŞİD’ın karanlıklar imparatorluğu yaratma çabalarına karşı durma çabası gösterilmesi ile başka bir yaşam arzusu bahane edilerek sürdürülen bir siyasi kavganın ürünü.
Kısacası muhalefet krizinden çıkabilmek için, Kürt sorunu gibi milli meseleler söz konusu olduğunda bir an önce “
Kobanê düştü düşecek” diyenlerle birlikte hizalanmayı terk etmesi gerek.